İslam ülkelerinin çoğunluğuna baktığımızda savaş, yoksulluk, geri kalmışlık, kargaşa, kula kulluk, fikir hürriyetinin, sorgulamanın, eleştirinin olmadığı bir baskı ortamı görüyoruz.
Bu durumun sorumluluğunun önemli bir kısmının din anlayışımızda, hayata bakışımızda, yaşam tarzımızda olduğunu görmek çok zor olmasa gerek.
Bu noktada şu sorulabilir; yaşadığımız, öğrendiğimiz, anladığımız, anlattığımız İslâm Allah’ın gönderdiği ve uyulmasını istediği İslâm mıdır?
Bu sorunun ardından şu soru da gelir; toplum İslam’ı tamamen ve kurallarına uygun yaşarsa İslam ülkelerinin durumu yine aynı şekilde ve bugünkü gibi mi olacaktır, düzelecek midir?
Allah bizlerden, toplumdan, yöneticilerden, siyasetçilerden ne istemekte, ne emretmekte ve bu emirlere ne kadar uyulmaktadır? Bütün bunlar değerlendirildiği zaman yukarıdaki soruların cevabı, sorunların çözümü ortaya çıkacaktır.
Şimdi okuyan, araştıran, ibadetlerini yerine getiren her Müslümanın defalarca okuduğu ve mutlaka uyulması gereken Allah’ın toplumsal, sosyal, ekonomik, dini hayatımıza yön veren emirlerine kısaca bakalım ve ardından kendimizi, çevremizi, yöneticilerimizi sorgulayalım.
Allah; adaletli olmamızı, bizim gibi düşünmeyen insanlara ve toplumlara, kin, öfke, nefret duyuyor olsak bile, adaletli olmamızı emretmektedir. Burada anamız, babamız, evladımız bile olsa, din, dil, ırk, makam, mevki, zenginlik, güç ayrımı yapmadan adalet emredilmektedir.
Allah; ortak aklı, istişareyi, emaneti yani görev ve sorumlulukları işin ehline, uzmanına, bilenine vermeyi, burada da liyakate mutlaka dikkat etmeyi emretmektedir.
Allah; dinde zorlama olmadığını bildirerek; din adına hiç kimseye baskı, zorlama, tehdit yapmamayı, usulünce tebliğ etmeyi, öğüt vermeyi, doğru, dürüst, ahlâklı davranarak iyi örnek olmayı emretmektedir.
Allah; bölünmeyi, parçalanmayı, ayrışmayı, kıskançlığı, çekememezliği yasaklayıp uzlaşmayı, kardeş olmayı, birlik olmayı emretmektedir.
Allah; sosyal ve toplumsal hayatta, ticarette, ekonomide insanların haklarının tam olarak verilmesini, emeklerin ziyan edilmemesini, hile yapılmamasını, insanların aldatılmamasını, rüşvetin olmamasını, nepotizm yapılmamasını emretmekte, her türlü israfın, özellikle içinde bütün milletin hakkı olan devlet malını israfın haram olduğunu söylemektedir.
Allah; düşünce, fikir, ifade özgürlüğünün sağlanmasını, iyinin, doğrunun yanında olunmasını, kötünün, zulmün, zalimin karşında durulmasını, hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden, adalete ve hukuka riayet eden bir topluluk olunmasını emretmektedir.
Allah; barışı emretmekte, size saldırılmaması ve zulüm yapılmaması durumunda sizinle savaşmayanlarla iyi geçinmeyi ve onlara karşı da adaletli olmayı emretmektedir.
Allah; toplumda zenginlerle fakirler, yöneticilerle yönetilenler arasında gelir, sosyal hayat, hak, hukuk, adalet, yaşam biçimi, alınan hizmetler açısından uçurum olmamasını, buna sebep olan bütün etmenlerin ortadan kaldırılmasını, bütün haksızlıkları ortadan kaldırarak fakir fukaranın, ihtiyaç sahibinin hakkının vakit geçirmeden teslim edilmesini ve sosyal adaletin sağlanmasını emretmektedir.
Allah; bilime, bilgiye, akla değer veren, düşünen, araştıran, sorgulayan bir toplum olunmasını emretmektedir.
Allah; bir toplumun ekonomik, sosyal, insanlık açısından müreffeh toplumlar seviyesine çıkmasının, ilerlemesinin, mutlu, huzurlu, barış içinde yaşayabilmesinin kendi yaptıklarına bağlı olduğunu, hiçbir toplumun tembelliğini, sorumsuzluğunu, beceriksizliğini, basiretsizliğini kadere daha doğrusu Allah’a yüklememesini emretmektedir.
Şimdi kendimize, yaptıklarımıza, yaşantımıza, beklentilerimize, bağlandıklarımıza, yöneticilerimize, nerede ayrıştığımıza, neden parçalandığımıza, hangi sebeplerle bölündüğümüze ve Allah’ın Kur’an’da emrettiklerine, bizlerden ne istediğine, bu istek ve emirlere ne kadar uyduğumuza bakalım, kendimizi, çevremizi, yöneticilerimizi sorgulayalım sonra da ülkemizin ve İslâm ülkelerinin neden bu durumda olduğunu anlayalım, önlemini alalım.
Adaletli olmak her kulun uyması gereken şiarı olmalıdır. En çok kaybımızda burda olmakta.
Hocam bu yazıyı partisini tutmayanı dinsiz, liderine biat etmeyeni imansız olarak niteleyen çoğunluğa yazdığınızı unutmayın. İnanın Allah, Kur'an kimseyi ilgilendirmiyor. Lider, parti ve tabi ki menfaat herkesi ilgilendiriyor.
Yüreğinize sağlık sayın hocam. Kimsenin sorgulamaya ve gerçekleri görmeye niyeti yok. İnsanlar böyle mutlu.
Hocam bu dinden ve insanlıktan kopuş herkesin işine geliyor. Din kimsenin umurunda değil. İnsanlık zaten bitmiş. Allah sizden razı olsun, teşekkürler.
Hocam bu kadar aydınlatıcı ve sıkılmadan okunan bir yazı kaleme aldığınız için var olun.
Sayın hocam öncelikle ellerinizden öperim elinize sağlık, maalesef başımızdakiler sistem insanlığı Müslümanlığı hep kötü yere sürüklüyor baştakiler doğru yapmadık sürece düzelemez hocam toplum çok bozuk Allah herkese yardım etsin Allah sizin gibi değerli hocalarımızı var etsin saygılar sayın hocam
Baş nereye giderse kuyruk onu talip eder şimdi bulunduğumuz nokta kötü bir yerde yani baştakiler düzelmeden bu toplum düzelmez
Sayın hocam, iyi olan , güzel olan, doğru olan, olması gerekenler bir çok mslüman olmayan ülkelerde mevcut. Bunuda insan hakları, ahlak kuralları gereği uygulamaktalar. Ne yazıkki İslam toplumlarında hatta hiç birinde bu doğrulra rastlamak mümkün değil. Savaş, kargaşa , adaletsizlik, liyakatsizlik, cekememezlik, slam'ın var oluşundan başlamış hala günümüze kadar devam etmekte. Selam ve saygılar...
Sayın hocam Rabbim sağlıklı ömürler versin. Liyakat kariyer nerelerde adamın varsa başköşelerdesin. Fazla yazmayacağımı biliyorsun. Kalem tutan elleriniz dert görmesin.
Mübarek dinimizin hükümlerini ve tabi ki neden bu haldeyiz sorusunun cevabını muhteşem özetlemişsiniz. Allah razı olsun hocam.
Haklısınız Berhan Hocam, Biz İslamiyeti, hakiki islamiyeti, hakkıyla yaşasaydık, diğer milletler de dalga dalga Müslüman olacaklardı. Selamlar