İşte o an gelmişti ve ekranda Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcüsü vardı. Tüm Türkiye nefesini tutmuş, sözcü tarafından açıklanacak kararları bekliyordu. Ve cumhurbaşkanlığı basın sözcüsü ilk açıklamasını yapmıştı: “-Üniversitelerimiz 3 hafta, ilk ve ortaöğretim okulları ise 2 hafta süre ile tatil edilmiştir.”
Kızlar diğer alınan kararları dinlemediler, çok üzüldüler ve usulca odalarına çekildiler. İki hafta okula gidemeyeceklerdi. Şimdiden okulu, öğretmenlerini ve arkadaşlarını özlemeye başlamışlardı. Ya, tatil uzarsa ne yapacaklardı? Biraz olayın etkisinden kurtulduktan sonra anne ve babalarının yanlarına gittiler. Aile meclisi toplanmıştı Onlarında bir karar almaları gerekiyordu. 2 hafta uzun bir süre idi ve okuldan çocuklar uzak kalacaklardı. Bir plan yapılmalı ve ona göre dersler işlenmeliydi. Onlar bunları konulurken Milli Eğitim Bakanı televizyona çıkmış ve açıklamalar yapıyordu. Bakan bu ara vermenin tatil olmadığını sadece tedbir olduğunu söylüyordu. İlk haftadan sonra uzaktan eğitime geçeceklerini ve öğrencilerin derslerinden uzak kalmayacağını dile getiren bakanı tüm aile alkışlamışlardı. Nazlı: -Babacım bu uzaktan eğitim nasıl olacak? İsmet Bey: -Kızım, Milli Eğitim Bakanlığımızın Eğitim Bilişim Ağı yani EBA aracılığıyla yapılacak. EBA, yıllardır var ve alt yapısı çok sağlam bir internet ortamı. Binlerce soru, deneme ve konu anlatımı bu sitede mevcut. Yani bakanlığımız her türlü senaryoya hazır. Tatil uzasa bile sizler derslerinizden eksik kalmayacaksınız. Bakanımız bir müjde daha verdi. TRT’ de aynı yayınları yapacak. Bizlerde evde alacağımız tedbirlerle bu süreci hep beraber aşacağız. Bu yüzden hepimize büyük görevler düşüyor. Evde kalacağız ve virüsün yayılmasını böylelikle engelleyeceğiz, dedi. Hadi bakalım şimdi uyku zamanı, yarın ola hayrola.
Cemrelerin düştüğü, havaların ısınmaya başladığı, börtü ve böceklerin topraktan çıkmaya başladığı bugünlerde eğitime verilen ara çocukların geç kalkmasına neden olmuştu. O gün 10.00’a uyuyan çocukları annelerinin sesi uyandırmıştı. Nazlı ve Aslı, yavaşça yataklarından kalktılar. Eller ve yüzler yıkandıktan sonra annelerinin yanlarına vardılar. Nazlı: “-Günaydın, annecim, Sevgi Hanım: “-Günaydın Nazlı,” Aslı: “-Günaydın, annelerin en güzeli,” Sevgi Hanım: “-Günaydın benim güzel kızlarım, dedi.” İsmet Bey’de gelince hep beraber sofraya oturdular ve kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltı da konu CORONAVİRÜS idi ve herkes bir şey öğrenmeye çalışıyordu. Nazlı: “-Virüs nedir?” dedi ve ilk soru ondan geldi. Sevgi Hanım: “-Virüsler çok küçük organizmalardır. Bakterilerden bile daha küçüktürler. Virüslerin kendi metabolizmaları olmadıkları için kendi başlarına yaşama ve üremeleri mümkün değildir.” Aslı: “-Yani yaşamaları için bir canlıya ihtiyaç mı duyarlar?” Sevgi Hanım: “ Evet, insan, hayvan veya bitki gibi canlılarda ancak yaşayabilirler. Virüsler girdikleri konak hücreye hemen yerleşir ve orayı tahrip etmeye başlarlar.” İsmet Bey: -“Peki, nasıl çoğalırlar?” Sevgi Hanım: -“Virüsler kendilerini kopyalayabilirler. Bazen o kadar çok çoğalırlar ki konakladıkları hücreden taşıp diğer hücreye dâhil olurlar. Orada da çoğalmaya devam ederler. Nazlı: -“ Annecim, bu virüslerin yaşayamadıkları yerler var mıdır?” Sevgi Hanım: “-Canlı olmayan yüzeylerde kısa sürede, birkaç saat içerisinde veyahut birkaç günde dağılıp yok olurlar.” İsmet Bey: “-Virüslere karşı antibiyotiklerin etkisi var mıdır?” Sevgi Hanım: -“Hayır, antibiyotiklerin virüs üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.” Aslı: “-Peki, virüslere karşı nasıl mücadele edebiliriz?”,
Sevgi Hanım:
“-ANTİVİRAL ürünler kullanabiliriz. Virüs karşı en etkili yöntem ise aşıdır.” Aslı: “-Aşı içerisinde yer alan hangi maddeler virüse karşı etkili olur?” Sevgi Hanım: “-Aşıyla vücuda enjekte edilen zayıflatılmış veya ölü antijenler, enfeksiyona neden olmadan vücudun antikor üretmesini ve bağışıklık kazanmasına sağlar.” Masada soru ve cevaplar kızların hoşuna gitmişti. İsmet Bey, Sevgi Hanım virüsle ilgili sorulara cevap bulmaya çalışıyor, kızları rahatlatmaya çalışıyorlardı. Çaylar tazelenmiş ve sorulara yeniden geçilmişti. Aslı: “-Virüsler insan vücuduna en çok hangi zamanlarda girer?” İsmet Bey: “-Bu soruya ben cevap vereyim, dedi. Virüs insan vücuduna en çok bağışıklık düştüğünde dâhil olur.” Sevgi Hanım, eşinin verdiği cevabı başıyla onaylamıştı. Virüsle mücadele de en fazla dikkat edilmesi gereken bağışıklığın kuvvetli tutulması idi. Nazlı: “Virüs, insana hangi yollarla bulaşır? diye farklı bir soru sordu. Bu soruya cevap kardeş Aslı’dan geldi.” Aslı: “-Bu soruya ben cevap vereceğim. Fen Bilimleri dersinde öğretmenimizi anlatmıştı. Virüsün bulaşma yolları şunlardı:
1) Hava yolu ile,
2) Doğrudan temas yoluyla,
3) Dolaylı temas yoluyla,
4) Yiyeceklerin tüketilmesi yoluyla,
5) Sivrisinek ve kene gibi hayvanlar aracılığıyla,
6) Öksürme ve hapşırma yoluyla virüsler bulaşmaktadır.
Kızlar diğer alınan kararları dinlemediler, çok üzüldüler ve usulca odalarına çekildiler. İki hafta okula gidemeyeceklerdi. Şimdiden okulu, öğretmenlerini ve arkadaşlarını özlemeye başlamışlardı. Ya, tatil uzarsa ne yapacaklardı? Biraz olayın etkisinden kurtulduktan sonra anne ve babalarının yanlarına gittiler. Aile meclisi toplanmıştı Onlarında bir karar almaları gerekiyordu. 2 hafta uzun bir süre idi ve okuldan çocuklar uzak kalacaklardı. Bir plan yapılmalı ve ona göre dersler işlenmeliydi. Onlar bunları konulurken Milli Eğitim Bakanı televizyona çıkmış ve açıklamalar yapıyordu. Bakan bu ara vermenin tatil olmadığını sadece tedbir olduğunu söylüyordu. İlk haftadan sonra uzaktan eğitime geçeceklerini ve öğrencilerin derslerinden uzak kalmayacağını dile getiren bakanı tüm aile alkışlamışlardı. Nazlı: -Babacım bu uzaktan eğitim nasıl olacak? İsmet Bey: -Kızım, Milli Eğitim Bakanlığımızın Eğitim Bilişim Ağı yani EBA aracılığıyla yapılacak. EBA, yıllardır var ve alt yapısı çok sağlam bir internet ortamı. Binlerce soru, deneme ve konu anlatımı bu sitede mevcut. Yani bakanlığımız her türlü senaryoya hazır. Tatil uzasa bile sizler derslerinizden eksik kalmayacaksınız. Bakanımız bir müjde daha verdi. TRT’ de aynı yayınları yapacak. Bizlerde evde alacağımız tedbirlerle bu süreci hep beraber aşacağız. Bu yüzden hepimize büyük görevler düşüyor. Evde kalacağız ve virüsün yayılmasını böylelikle engelleyeceğiz, dedi. Hadi bakalım şimdi uyku zamanı, yarın ola hayrola.
Cemrelerin düştüğü, havaların ısınmaya başladığı, börtü ve böceklerin topraktan çıkmaya başladığı bugünlerde eğitime verilen ara çocukların geç kalkmasına neden olmuştu. O gün 10.00’a uyuyan çocukları annelerinin sesi uyandırmıştı. Nazlı ve Aslı, yavaşça yataklarından kalktılar. Eller ve yüzler yıkandıktan sonra annelerinin yanlarına vardılar. Nazlı: “-Günaydın, annecim, Sevgi Hanım: “-Günaydın Nazlı,” Aslı: “-Günaydın, annelerin en güzeli,” Sevgi Hanım: “-Günaydın benim güzel kızlarım, dedi.” İsmet Bey’de gelince hep beraber sofraya oturdular ve kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltı da konu CORONAVİRÜS idi ve herkes bir şey öğrenmeye çalışıyordu. Nazlı: “-Virüs nedir?” dedi ve ilk soru ondan geldi. Sevgi Hanım: “-Virüsler çok küçük organizmalardır. Bakterilerden bile daha küçüktürler. Virüslerin kendi metabolizmaları olmadıkları için kendi başlarına yaşama ve üremeleri mümkün değildir.” Aslı: “-Yani yaşamaları için bir canlıya ihtiyaç mı duyarlar?” Sevgi Hanım: “ Evet, insan, hayvan veya bitki gibi canlılarda ancak yaşayabilirler. Virüsler girdikleri konak hücreye hemen yerleşir ve orayı tahrip etmeye başlarlar.” İsmet Bey: -“Peki, nasıl çoğalırlar?” Sevgi Hanım: -“Virüsler kendilerini kopyalayabilirler. Bazen o kadar çok çoğalırlar ki konakladıkları hücreden taşıp diğer hücreye dâhil olurlar. Orada da çoğalmaya devam ederler. Nazlı: -“ Annecim, bu virüslerin yaşayamadıkları yerler var mıdır?” Sevgi Hanım: “-Canlı olmayan yüzeylerde kısa sürede, birkaç saat içerisinde veyahut birkaç günde dağılıp yok olurlar.” İsmet Bey: “-Virüslere karşı antibiyotiklerin etkisi var mıdır?” Sevgi Hanım: -“Hayır, antibiyotiklerin virüs üzerinde herhangi bir etkisi yoktur.” Aslı: “-Peki, virüslere karşı nasıl mücadele edebiliriz?”,
Sevgi Hanım:
“-ANTİVİRAL ürünler kullanabiliriz. Virüs karşı en etkili yöntem ise aşıdır.” Aslı: “-Aşı içerisinde yer alan hangi maddeler virüse karşı etkili olur?” Sevgi Hanım: “-Aşıyla vücuda enjekte edilen zayıflatılmış veya ölü antijenler, enfeksiyona neden olmadan vücudun antikor üretmesini ve bağışıklık kazanmasına sağlar.” Masada soru ve cevaplar kızların hoşuna gitmişti. İsmet Bey, Sevgi Hanım virüsle ilgili sorulara cevap bulmaya çalışıyor, kızları rahatlatmaya çalışıyorlardı. Çaylar tazelenmiş ve sorulara yeniden geçilmişti. Aslı: “-Virüsler insan vücuduna en çok hangi zamanlarda girer?” İsmet Bey: “-Bu soruya ben cevap vereyim, dedi. Virüs insan vücuduna en çok bağışıklık düştüğünde dâhil olur.” Sevgi Hanım, eşinin verdiği cevabı başıyla onaylamıştı. Virüsle mücadele de en fazla dikkat edilmesi gereken bağışıklığın kuvvetli tutulması idi. Nazlı: “Virüs, insana hangi yollarla bulaşır? diye farklı bir soru sordu. Bu soruya cevap kardeş Aslı’dan geldi.” Aslı: “-Bu soruya ben cevap vereceğim. Fen Bilimleri dersinde öğretmenimizi anlatmıştı. Virüsün bulaşma yolları şunlardı:
1) Hava yolu ile,
2) Doğrudan temas yoluyla,
3) Dolaylı temas yoluyla,
4) Yiyeceklerin tüketilmesi yoluyla,
5) Sivrisinek ve kene gibi hayvanlar aracılığıyla,
6) Öksürme ve hapşırma yoluyla virüsler bulaşmaktadır.