Aslında bir strateji haline geldi artık kanser gösterip vereme razı etmek.. Neredeyse günlerdir tartışılıyordu yurt dışı çıkış harcı, bilinen ismiyle harç pulu meselesi. Önce üç binler, sonra bin beş yüzler derken beş yüz Türk Lirasında karar kılındı sonunda. Peki nedir bu harç pulu meselesi, bir de bir hukukçunun gözünden bakın olaya. Yurtdışı çıkış harcı aslında bir vergi türüdür. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına özgü olan, yurt dışına çıkışlarında alınan bu vergi yurt dışına çıkacak kadar zenginsen o zaman vergini de ver mantığına dayanıyor. 5597 Sayılı Kanun ile düzenlenen bu harç, uzun yıllardan beri uygulanıyor. Seyahat özgürlüğü ile yakından ilgili aslında. Anayasamızın 23. maddesinde güvence altına alınmış temel bir haktır seyahat özgürlüğü. Bu hak, kişinin kendi isteğiyle ve hukuka uygun olarak bir yerden başka bir yere gitme ve seyahat etme özgürlüğünü kapsar. Peki Anayasa’da düzenlenen ve güvence altına alınan bu hakkın önünde engel değil midir, yurt dışı çıkış harcı? Bu nedenle Yurtdışı çıkış harcı meselesinin seyahat özgürlüğü ile çelişip çelişmediğinin derinlemesine analiz edilmesi gerekir. Anayasamızda, hakların sınırlandırılmasında genel sınırlandırma sebepleri kabul edilmemiştir. Her hak özelinde özel sınırlama sebepleri mevcuttur. Anayasa'da seyahat özgürlüğünün ancak kanunla ve belirli şartlarda sınırlandırılabileceği belirtilmiştir. Yurt dışına çıkarken bir vergi yükümlülüğü getirmek, seyahat etmenin maliyetini arttırmaz mı? Bu özgürlüğü kullanmayı zorlaştırmaz mı? Sonuçta yurt dışı çıkış harcı, seyahat maliyetlerine ek bir yük getiriyor ve doğal olarak bazı insanların seyahat etmelerini zorlaştırabiliyor. Özellikle de düşük gelirli insanlar için bu harçlar önemli bir engel! Bu nedenle, harcın Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatindeyim. Çünkü Yurtdışı çıkış harcının, seyahat özgürlüğüne doğrudan bir sınırlama getirdiği aşikardır. Vergi ödevi elbette ki her Türk vatandaşı için bir görevdir aynı zamanda. Vergi ödevi, vatandaşların kamu hizmetlerinden yararlanmalarına karşın ödemeleri gereken bir bedeldir. Ve bu bedelin, ülkenin kalkınmasına katkıda bulunduğu aşikardır. Ancak zaten yeterince vergi alınacak alan varken, zorlu şartlarda yurt dışına seyahat edenlere yeni bir külfet eklemek hiç de adil gelmiyor bana. Yurtdışı çıkış harcının savunanlar genellikle bu gerekçeleri öne sürmektedir. Konu aslında Anayasa mahkemesine de taşınmış. Anayasa Mahkemesi, 2018 yılında verdiği bir kararda, yurtdışı çıkış harcının Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiş. Mahkeme, harcın seyahat özgürlüğüne orantılı bir sınırlama olduğunu ve kamu maliyesine katkıda bulunmak gibi meşru bir amaca hizmet ettiğini belirtmiş. Ancak toplumda var olan eşitsizliğe yeni bir tuğla bu harç çünkü bu harç ve miktarı arttıkça yalnızca zengin kesimler için seyahat etmek kolaylaştırılabilirken, diğerlerinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaktadır Seyahat ederken insanlar bir de bu maddi külfeti düşünmek zorunda kalacaklar. Ne diyelim ya üç bin olsaydı, buna da şükür!!
YA BEŞ BİN OLSAYDI....BEŞYÜZEDE ŞÜKÜR....
milli gelirin, yüzde 49.5' ini alan, astronomik hayat yaşayanlar. Açlık sınırı, 26'bine dayanmış, 18 milyon insan aç, yoksulluk sınırı 65 bin olmuş, 50 milyon insan, yıllardan beri ( benim gibi devlete, 36 yıl hizmet etmiş, emekli lise branş öğretmeni) yoksulluk sınırının altında yaşıyor, siz halen, uzaylı hayat sürenleri yazıyorsunuz. Hele ülkenin durumuna. Bir zamanlar, 173 ülke içerisinde, kendi kendisine yeten, yedi ülkeden biri iken, şimdi üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düşmüşüz. İşte tablo, büyük resim bu. Bunları yazınız. Milyonlarca aç ,yoksul insanının bu durumlarını yazınız. Sorgulayın, eleştirin , yol gösterin. Neden bu durumda başarısızların başarısızlıklarını yazıyor, halka din üzerinden şükür vaazı veriyorsunuz ?. Gerçekleri görüp yazınız. Kaleminizin hakkını, hakkıyla veriniz. Selamlar.
Sayın Yazar, kuru kuruya şükürü bırakın da alev alev yanan piyasayı, ekonomisi batmış, bitmiş ülkeyi yazın. Halkın vampir gibi kanını emen , halkı inim inim inleten açlığa, yoksulluğa, fakirliğe sürükleyen enflasyonu yazın . Enflasyonda, Arjantin yüzde 247, Suriye yüzde 142, Türkiye yüzde 112 ile dünya üçüncüsü. Üçüncü dünya ulkeleri, Venezuela, Kolombiya, Angola, Zimbavye, sudan vb. bizden aşağıdalar. Geçende, İsviçre devlet bankası açıkladı. Bir milyonun parası olan Türklerin sayısı, 60 binden, 86 bine çıkmış . Halbuki, ingilterede böyle milyon zenginler yok. Çünkü onlar parayı kişilere değil, halkın refahına harcıyorlar. Bu paraların oraya gitmesine neden izin verildi. Genel seçim öncesi, seçimi kazanmak için, Karadeniz'de gaz çıkardık bir yıl bedava denildi, halbuki Rusya'dan gelen gaza 332 milyar TL para ödendi. Milyarlar halkın üzerine yüklendi, siz halen 500 TL'den bahsediyorsunuz, ne gülünç,değil mi ?. Hem o yurt dışına çıkanlar, bu aç, yoksul halk değil, tuzu kuru olan,