İsrail’in Gazze’ye saldırıları 1 yılı dolduruyor. Gazze’de 40 binin üzerinde çoğunluğu çocuk ve kadın insan katledildi. Milyon insan yerinden sürüldü, sürülüyor. İsrail ve MOSSAD’ın Hamas üzerine zaferi yok. Aynı MOSSAD’ın İran üzerinde nasıl bir etki ürettiği ise tartışma konusu. Son olayların ardından Dini Lider Hamaney’in gizli bir yere nakledilmesine dair haberler, İran’ın ve rejimin içine düştüğü durumu özetler durumda.
MOSSAD, ABD/CIA ve müttefiklerinin sağladığı destekle birçok operasyona imza attı. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın helikopter kazasının suikast olduğu üzerinde ciddi iddialar bulunuyor. İsrail, destek gördüğü batılı ülkelerin teknik ve silah yardımına, istihbarat kuruluşlarının katkısına rağmen Hamas’ın üst düzey liderlerine karşı suikast gerçekleştiremedi. Aynı MOSSAD, İran’ın başkenti Tahran’da Haniye’yi, Lübnan’da birçok Hamas yöneticisini suikast ile ortadan kaldırdı.
İran, Proxy (vekil) güçlerini satıyor mu?
Son olayların ardından İran’ın Şİİ Hilali olarak adlandırılan Suriye, Irak ve Lübnan’daki vekil güçlerini ayakta kalabilmek pazarlığı karşılığında sattığıyla ilgili tartışmalar var. Lübnan’da düzenlenen saldırıda Hizbullah Lideri Nasrallah ve çok sayıda üst düzey komutanın öldürülmesi olayının ardından bu kanının güçlendiğini görmek gerekiyor. Nasrallah’ın gizli toplantıya dair koordinat bilgilerinin İran yönetimi içinden bir “ajan” tarafından sızdırıldığı belirtiliyor.
Olayın başka bir yönü ise bu saldırının, Centcom ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı eliyle yapıldığına dair de ciddi emareler görülüyor.
ABD’nin başarısı!
“Hizbullah/Haşdi Şabi/DAES vs. örgütlerin tamamı ya İsrail/ABD tarafından kurulmuş, ya da zamanla ele geçirilmiştir. ABD'nin -kısmen- organik olarak da yeşerebilen bu oluşumlara (başlangıç aşamasında) müdahale etmemesinin ana sebebi, Siyonizmin en etkin aktörlerinden biri olan Kissinger'in 40 yıllık Ortadoğu mezhep savaşı planının gereği üzerine olmuştur -ki- bunda büyük ölçüde başarılı da oldular.
Yıllardır Şia yayılmacılığı üzerinden (Hizbullah vs. ile) Ortadoğu'da neredeyse Sünni Müslüman bırak-tır-mayan akıl, Şimdi sıraya tetikçinin kendisini, yani Şia'yı -da ekledi. Kendisine biçilen rolün sonuna geldiğinin gayet farkında olan İran (ateşin kendi topraklarına sıçramaması için) ABD/İsrail'in istediği tüm hedefleri teker teker verdi, vermeye de devam ediyor.
Bakın burada esas hedef Nasrallah, o, bu gibi reklam yüzler değil (onlar zaten uzun zamandır ABD/İsrail taşeronu) Esas hedefte olanlar: Şia Hilalinin 'gerçekten' gerçekleşeceğine inandırılarak yıllardır örgüte katılan yüz binlerce Şia militanıdır.
Bugün İsrail Lübnan/Beyrut'u aralıksız bombalarken, İsrail'de ki 3-5 izin verilmiş arazileri bombalamaktan başka birşey yapamayan Hizbullah'ı, Yıllarca tüm dünyaya Ortadoğu'nun 'en ciddi/korkunç gücü' olarak tanıtan yine ABD/İsrail medyasıydı.
Hülasa, Hizbullah/DAES vs. örgütlerinin başından itibaren ana görevi: ABD/İsrail'in proje alanında ki tüm ülkelerde kaos/mezhep savaşı (ve özellikle Sunni temizliği) üzerinden kendilerine biçilen süre boyunca varlık gösterip, final sahnesinde tüm bölgeleri (gel-gir/gel-kal ile) ABD/İsrail'e teslim etmektir.” (Hasan Basri Aydeniz @HasanAydeniz)