“Fidan, MİT’in başından uzaklaştırılıyor mu?”
7 Haziran’da yapılacak seçimler için 10 Şubat 2015’e kadar kamu görevlilerinin adaylık için son istifa günüydü. 7 Şubat günü Hakan Fidan Ak Parti’den milletvekilliği adaylığı için görevinden istifa etti. İstifa MİT’te ciddi sarsıntıya yol açtı. 7 Şubat’ta istifa eden Hakan Fidan 9 Mart 2015’te görevine geri döndü.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun istifadaki rolü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu istifayı doğru bulmadığını açıklaması dönen bir oyunu da hatırlatması için önemliydi.
Fidan, 12 Mart’ta Bylock’un şifresinin çözülmesi için talimat verdi. Marttaki talimat Ocak ve Şubat aylarında ilgili MİT birimlerinin FETÖ/PDY’ye yönelik teknik imkânlardan istifade ederek merkezi düzeyde yürüttükleri çalışmaların üstüne gelmişti. Ocak ayında FETÖ’nün 81 “il imamı”, Şubat’ta ise 160 “ülke imamı” tespit edilmişti.
Nihayet Bylock operasyonu başladı. Bu operasyonda gerek planlamanın gerekse planlama doğrultusunda harekete geçmenin kolay olmayacağı açıktı, zira MİT içerisindeki FETÖ mensuplarının süreci sabote etme ihtimali söz konusuydu.
Bu yüzden İç Güvenlik Birimleri teyakkuz halindeydi.
Operasyon görevi Siber Savunma ve Güvenlik Dairesi Başkanlığına verildi. 18 kişilik siber tim içerisinde veri tabanı uzmanları, kripto analistler, ağ uzmanları, beyaz hacker’lar ve tersine mühendislik uzmanı istihbaratçılar vardı.
Bu özel ekip kısa bir süre içerisinde Bylock sunucusunun bulunduğu merkeze ulaştı. Litvanya’da FETÖ’ye sunucu hizmeti veren firmanın adı Bastic Servers’ti. Bundan sonraki siber taarruz aşamasına geçmek için Ağustos ayı beklemek gerekecekti.
Mart ayının sonunda FETÖ, MİT’ten bir darbe daha yedi. Başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofislerine dinleme cihazı yerleştirmeleri nedeniyle aranan firari eski Emniyet Müdürleri Sedat Zavar ve İlker Usta, MİT’in girişimleriyle Romanya’dan Türkiye’ye getirildiler.
Seçimlere doğru kaos!
Bu dönemde, MİT’in mücadele etmesi gereken tehditler hem çok katmanlı hem de çok sayıdaydı. MİT, stratejik kuşatılmışlığı aşmaya çalışırken ve bunun müsebbiplerinin beslediği FETÖ ile sert bir mücadeleye girişmişken, PKK ve DEAŞ yurtiçindeki faaliyetlerine hız vermişti.
PKK seçimlere doğru Nisan ayında tüm çözüm ihtimallerini kundakladı ve Ağrı Diyadin’de askerlere ateş açtı. DEAŞ ise Mayıs ayında HDP Adana ve Mersin’deki binalarına saldırı gerçekleştirdi. Tememuz ise çok sıcak gelişmelere gebeydi. Ayın 11’inde PKK/KCK Yürütme Konseyi “ateşkes”i sonlandırdıklarını ilan etti ve Çözüm Süreci kesin bir şekilde nihayete ermiş oldu. Bunun ardından PKK ve DEAŞ’ın eylemleri can yakacaktı.
Ardından PKK Şırnak, Yüksekova, Silvan, Varto, Hakkari, Sur, Batman, Silopi, Cizre ve Nusaybin gibi yerleşim birimlerinde “özyönetim” ilan ettiğini duyurdu. Böylece örgüt “kıra dayalı şehir gerillacılığı” temelli yeni stratejisi çerçevesinde güvenlik güçleine yönelik saldırılarını şehir merkezlerine taşıdı.
(Kaynak: Polat Safi, Milli İstihbarat Teşkilatı (1826-20023, İlk Defa Yayınlanan MİT Arşiv Belgeleriyle) s.296-347 /Kronik)