Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi açılış programında yaptığı konuşmada, “Ruhunu kaybetmiş bir milletin cesetten ibaret kalacağı anlayışıyla medeniyetimizin, tarihimizin, kültürümüzün köklerine inmeyi gaye edinen her çabayı desteklemek boynumuzun borcudur. Tarihe iz bırakmak demek; dişinizle, tırnağınızla, yüreğinizle, zihninizle vereceğimiz bir büyük mücadeleyi göze almak demektir” dedi.
Nevruz, Türk kültürünün başlangıç devirlerinden beri baharın gelişi, tabiatın uyanışını sembolize eder. Farsça kökenli Nev (yeni) ve Ruz (gün)ün birleşmesi yeni gün, halen Türkistan coğrafyasında Türk milletinin yaygın olarak kutladığı milli bayramımız. Türkistan’ın ötesinde Balkanlar’da da kutlanır.
Nevruz, Mart 9’u olarak da bilinir. Eski hesap kullandığımız takvimin 13 sonrasından geldiği için güncel takvimde 21 Mart’a tekabül eder. Selçuklu Sultanı Melik Şah’ın hazırtlattığı Celali takvimine göre yılın ilk günü 21 Mart’a, yani Nevruz’a denk gelmektedir. Nevruz’un Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk döneminde resmi olarak kutlandığı da bilinir. Anadolu ve Akdeniz, Güneydoğu’da canlı olarak kutlanan Nevruz, ne yazık ki Erzurum’da kutlanmaz.
Nevruz haftası nedeniyle İran’dan Türkiye’ye hatırı sayılır turist gelir. İran kaynaklı turizmin meyvesini neredeyse Van tek başına yemektedir. Bu yıl Erzurum’da yine Nevruz hatırlanmayacak.
Bunun için köklere dönmek önemli. Köklere dönmeyi, eski yaşama dönmek olarak görmek hatadır. Köklere dönmek, o günkü ruh ve gayretin hızını geçmişten alarak yarınlara dair tahayyül ettiğimiz güzelliklerin güncellenmesi olarak algılamalıyız.
Lafla peynir gemisi yürümez!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ruhunu kaybetmiş bir milletin cesetten ibaret kalacağı anlayışıyla, medeniyetimizin, tarihimizin, kültürümüzün köklerine inmeyi gaye edinen her çabayı desteklemek boynumuzun borcudur. Tarihe iz bırakmak demek, dişinizle, tırnağınızla, yüreğinizle, zihninizle vereceğimiz bir büyük mücadeleyi göze almak demektir. Hiçbir aksiyona girmeden, sadece oturduğu yerden yapılanları eleştirerek tarihe mal olmuş kimse göremezsiniz. Geride ister fikri ister fiili ister maddi eser bırakmamış olanların yerinde yeller eseceğini söyleyen gönül sultanlarının bizatihi kendi mirasları bu hakikatin en somut örneğidir” diye ekledi.
“Medeniyet yolculuğumuzun işaret taşlarını yaşatma konusunda daha hassas olmamız gerektiği anlaşılıyor”
Şimdi yeniden ve yeni bir başlangıç zamanıdır. Bu başlangıç söz ile değil, yaşama anlayışımızın değişmesiyle olacaktır.