“Olmuş olan olmuştur, Olacak olan da olmuştur” Ahmet Amiş Efendi.
Günümüz dünyasının geldiği nokta, kişisel çıkarların öncelendiği ve başkasının umursanmadığı, gemisini yürütenin kaptan olduğu anlayış toplumları içten içe çürütüyor. Bu olgular kendiliğinden gelişmedi. Küresel sistemin milletlere, dünyaya dayadığı bir düzendi. Her yönden kuşatılan toplumlar ve bireyler önce yalnızlaşıyor ve ardından o dünyanın tüketim kölesi yapılıyor.
30 yaş ve üzeri kesimlerin yakındığı, sohbet edecek bir dost bulamamanın altında yatan şey, maddenin tek değer olarak kabulüdür. Onun içindir ki, toplum kültürü, değerler, geçmiş ve gelecek bir anlam ifade etmez.
Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e göre; “Küreselcilik tekno dinamiklerle, eko dinamiklerle kendini konumlandırıyor. Birinci gruba ben ideolojik çıktısı açısından Yappi hippi elitiz mi diyorum. Yappilik, bildiğiniz gibi tamamen bu dünyada geçerli olan maddi başarı şartlarına koşullanmışlığı ifade eder. Kariyer, başarı, zafer böyledir. Tartışmaz, onun parçası olur. Bu bireysel düzlemde de böyledir, kolektif düzlemde de de böyledir.
Dolayısıyla Yappilik küreselleşmenin çok itici ana motorudur. Bu 80’lerden beri tırmanan bir süreç. Kendi içinde kendi evrimini yaşamıştır. Bunun hippi yorumu. Biraz çiçek çocukluğu, çıt kırıldımlık, hassasiyet, alınganlık içerir. Bu yappi hippi kırması küreselcilik yorumu kuvvetli bir elitizimle kendini aşırılaştırdı.”
Yani kariyer, para ile başarı birleşmiş oldu. Küreseleleşme ile zihin yapısı dünyanın her yerine dağıldı. Örneğin; bugün iyi bir akademisyen olmanız çok önemeli olmayabiliyor. Hatta iyi bir doktor olmanız dahi bazı anlarda karşılık göremeyebiliyor. 13 – 15 yaşındaki bir Youtuber dahi ünlü kişiliklerin ulaşamadığı ilgiye ulaşabiliyor.
Prof. Süleyman Seyfi Öğün’ün Yappi-Hippi Elitizmine dönelim “Ve Bu gruplar halktan, avamdan koptular. Bu kopuş onlar için çok travmatik oldu. Konumlarını muhafaza etmek için ayrıca neredeyse faşizan bir üslupla bunu savunmaya başladılar. Dayatmacı. Mesela LGBT hakları. Ben LGBT’yi savunmuyor olabilirim, hatta eleştirebilirim. Bunu söylediğim zaman damgayı yiyorum. Yani söyleyemiyorsunuz. Bu dayatmacılıktır. Makul dinlemeleri lazım. Dinlemiyorlar. Sizi homofobik olmakla suçluyorlar. Sizi yok saymaya başlıyorlar.”
Bu yok saymaya çalışma biçimini Türkiye’de örnekleyebiliyoruz. Acı verici ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sokak çağrıları yapıp gençleri Saraçhane’ye toplamıştı. Ardından bir çıkarım yaparak milli ve yerli markaları, gazeteleri, TV’leri suçlamış ve öteki ilan etmişti. NTV gibi en tarafsız haber yapan kanalı tehdit etmiş, NTV sahibi Doğuş Grubunu Almanya’ya şikayet edeceğini beyan etmişti.
Benimle değilsen, ötekisin!
Prof. Öğün diyor ki; “Yappi hippi elitizmi dayatmacı bir çıktı üretti. Bu tabi büyük bir tepkiye de sebebiyet verdi. İkinci cenah şekillendi. Buna karşı duran, bunlarda küreselci. Bunun hiç lamı cimi yok. Küreselci. Ama onu milli tanımlıyorlar. Hippi gibi tanımlamıyor, milli tanımlıyorlar.
Belki arka planında güçlü bir bonapartizim ve popülizmi işleyen bir başka akım ortaya çıktı. Bunlar çatışıyorlar. Sonuç ne olacak. Sonuç ne olacaksa olacak. Belki zaten olmuş olan bişeyler olmakta. Fatih türbedarı Ahmet Amiş efendi vardır. Onun çok güzel bir sözü var, olmuş olan olmuştur, olacak olanda olmuştur. Bu çok derin bir laftır. Ben öyle görüyorum.
Yani bunlardan birinin galebe çalması diye bişey olmaz. Bu çatışmadan yenidünya türeyecek. Biz tam bu çatışmanın göbeğindeyiz. Bi defa süreci öyle görüyorum.”
Sürecin baştan aşağı bir değişim getirip getirmeyeceğini öngörmek zor. Fakat çıktıları itibariyle birçok farklılığı taşıdığını söylemeliyiz.
İzleyip göreceğiz