Çok acayip dertliyiz! Öyle böyle değil hem de:
Baksana; doğal denge, iklimler alt üst!
Ormanlar yangın yeri; tevriye değil bu, sahiden öyle!
Nüfus dengesi, demografik politikalar artık hak getire...
Üstüne üstük hem evde hem memlekette bütçe delik.
Çocuğun okul masrafları ne olacak, eylülde kızın üniversite yurdu ev kirasını geçer mi, ev kirası seneye maaşın kaçta kaçı ya da kaç katı olur?
Emekliler huzursuz, akaryakıt pahalı, arabanın vergisi arttı, toplu taşımaya zam geldi, aidatlar uçtu, vergileri zaten sorma, çarşı-pazar kâbus, ekonominin şâgülü durumundaki TÜİK’in güvenilirliği tartışılıyor; öte yanda canım sokak hayvanlarını düşünmekten bî-hâl olduk ve o konuda da kamplara bölündük ama burada, hayatla ölüm arasında bile yani net bir tercih yapamıyoruz; ne yazık! Neler oluyor bize?
“Acayip” bulduğumuz şey bu sorunlar yığınıdır işte!
Ve bu sanrı değil, abartı değil, politika hiç değil; bu gerçekten ‘var’ olan bir şey!
★★
Ama hepsi bu değil, dahası da var tabii:
Dahası ‘sonra, yarın, ati, akıbet’ dediğimiz şeylerin bütünü: ‘Gelecek’ yani...
Demin örneklediğim dertlerin hâlini, şimdiki durumunu biliyoruz, görüyoruz, hissediyoruz, bazılarının üstesinden geliyoruz, bazılarının altında eziliyoruz; onların devamı ise henüz oluşmamış, zuhur etmemiş, hakkında bilgi sahibi olmadığımız şeylerdir...
Belki yarın çözülmüş olacak...
Belki biraz daha uzayacak...
Belki başkalarının öyle dertleri vardır ki bizimki onun yanında hiç sayılır...
Bilmiyoruz!
Hâl buyken de derdimizin yarın öyle ya da böyle yok olup gidebilecek olması ihtimali, bizi belki daha kaliteli dertlere kafa yormaya teşvik edebilir. Etmeli de!
★★
Duydum; ‘Kaliteli dert ne ola ki?’ dediniz...
Benim bunu açıklamam kolay değil ama belki iyi bir giriş dipnotu olacaktır diye anımsatıyorum: ‘İnsanın değeri, derdinin değeriyle ölçülür.’ demiş Mevlâna (1207-1273)
Bu sözün sızdırdığı önerme son derece önemli. İnsanın derdi değerli olabilir. İnsan derdiyle değer kazanabilir.
Çünkü;
İnsanın derdi=İnsanın ütopyası
İnsanın derdi=Sosyal sorumluluğu ve sosyal etkisi
İnsanın derdi=Kendi mütevazı maişet çemberinin dışı
İnsanın derdi=İnsanın topluma, ulusa, vatana, ülkeye, diğer canlılara, dünyaya karşı görev ve sorumlulukları...
Mevlâna’nın ifadesiyle bu eşittir işaretinden sonraki ayrıntıların her birinin çapı ve derinliği, ona eğilen insanın çapını, derinliğini veya yüksekliğini; daha özet bir deyişle ‘o insanın kalitesini’ belirler.
İşte bu yüzden kimi dünyayı değiştirmeyi düşler, kimi dünyadan sadece geçip gider.
Dünyayı iyi, doğru, güzel, insanlara ve canlı-cansız bütün varlıklara yarar sağlayacak yönde değiştirmeye çalışanlara; bu uğurda kendini lime lime edenlere candan gönülden selam olsun öyleyse...
Sayın Yazar, ülkenin durumunu çok güzel özetlemişsiniz, söyleyecek bir şey yok. Teşekkür ederim. Geçen günlerde, Mood's, ülkenin notunu, B-1'den B1'e yükseltti diye birileri adeta havalara uçtular, övgü üstüne övgü düzdüler. Bu notla, ülkenin yeri ; Uganda, Togo, Kamerun, Zimbabwe, Irak, Suriye gibi, üçüncü dünya ülkeleri ile aynı kategoride. ABD, AB, G. Kore, Japonya, Singapur gibi, birinci kategoride ve ikinci kategorideki ülkelerde yerimiz yok. Tabi ülkenin çivisi çıkmış, ülke bitmiş, ne kadar liyakatin varsa o kadar yerin var. 2002' den önce ,173 ülke içerisinde, kendi kendisine yeten 7 ülkeden biri iken, ne hale gelmişiz. Üçüncü dünya ülkeleri ile sıra paylaşıyoruz. Acı hem de çok acı, vahim bir durumdur. O zaman bu idareciler de aynı kategoride. Yine geçende Forbes dergisi, enflasyonda, Arjantin yüzde 247, Suriye yüzde 142, Türkiye yüzde 112 ile dünyanın üçüncü sırasında olduğunu açıkladı. İşte ülkenin hal-i pür melali ortada. Vaaaaah, vaaaaah, vaaaaah !.. Selamlar.