Dünden kalan yazı dizimize bu günde devam edelim. 1o milyona yakın insanın hayatını kaybettiği aynı zamanda İkinci Dünya Savaşının çıkmasının temel nedeni olan Birinci Dünya Savaşını kaldığımız yerden okumaya devam.
Zira küçük bir devlet olan Sırbistan’dan gelen saldırıya bile tam karşılık verememişlerdi. İş yine Almanlara kalmıştı. Bu sırada batıdaki Alman askerleri de Paris’e kadar varmıştı. O anlarda Fransız askerleri çok güçlü bir direniş sergilediler. Almanlara karşı son güçleriyle savaştılar ve Almanları geri püskürtmeyi başardılar. Bunun üzerine Almanlarda kuzeye doğru taarruz ettiler. İki tarafta kendilerini siper savaşında buldular. Siper savaşı nedir bilmeyenlere açıklayayım. Siper savaşı demek iki taraf ve ortada kimsenin olmayan ve herkesin ele geçirmek istediği bir bölgeye verilen addır. Bir taraf diğer tarafı bomba yağmuruna tutuyordu ve bu da askerlerin psikolojilerini etkiliyordu. Sonra bir taraf saldırıya geçer fakat diğer taraf onların geçmesine izin vermez. Bu böyle haftalarca sürerdi. Fakat iki tarafında amacı artık toprak kazanmak değil, düşmanı öldürmekti. Böylece herkes bu savaşın bir şeye yaramayacağını anlamıştı. Sadece birbirlerini yıpratmak için savaşıyorlardı. Ayrıca itilafların asker sayısı olarak üstünlüğü vardı. Bir sürü sömürgelerden askerleri getirmişlerdi. Ayrıca İngilizlerin bahsettiğimiz yeni donanmaları da Almanya’nın tek kıyısı olan Kuzey denizinde bekleyerek Almanlara erzak gelmesini engelliyordu. İki tarafta bu sorunun çözümünün yeni bir müttefikte olduğunu biliyordu. Japonya, İtilaf devletlerinin yanında savaşa katıldı ve Uzakdoğu’daki Alman sömürgelerini ele geçirdi ve kısa sürede savaştan çekildi. İtalya önce İttifak devletleri safında savaşa katıldı. İtalya’ya toprak vaat edilince oda İtilaf devletleri safına geçmiştir. İttifak devletlerinin müttefiki ise Osmanlı devleti olacaktı. Osmanlı Devletinde bazıları savaşa katılmak bazıları ise savaşa katılmamak istiyordu. Hükümetin önemli isimleri savaşa katılmak istiyordu. Sonunda Karadeniz’deki Rus limanları topa tutulunca Osmanlı devleti savaşa girmişti. Osmanlı’nın savaşa girmesini İngiltere şaşkınlıkla izliyordu. Zira Osmanlı devletinin jeopolitik konumu çok önemliydi. Ortadoğu ondaydı. Ve Ortadoğu’da petrol vardı. Petrol ise para demekti. Osmanlı devleti savaşa girdikten sonra cephelerde yoğun bir savaş maruz kalmıştı. İlk cephe Kafkasya’da açılmıştı. Ağır kış şartlarına yenik düşen Osmanlı binlerce şehit vermişti. Irak cephesinde başarılı olunmasına rağmen cephe mağlubiyetle kapanmıştı. Asıl mücadele ise Çanakkale cephesinde olmuştu. Çanakkale’de destan yazan Türkler olmuştu. Kanal, Suriye-Filistin, Hicaz-Yemen, Irak cephesi derken Osmanlı devleti birçok cephede mücadele etmişti. Savaşın uzamasına Osmanlı devleti neden olurken savaşın kısalmasında ise ABD’nin savaşa girmesi etkili olmuştur. Savaşın seyrini değiştiren olaylardan biri de Rusya’da başlayan devrim olmuştu. 1917’de Çarlık Rusya yıkılmış ve yerine SSCB adıyla bilinen devlet kurulmuştu. Romanya ve Yunanistan, itilaf devletleri yanında savaşa girerken Bulgaristan ise İttifak devletleri safında yerini almıştı. Savaştan ilk çekilen ittifak devleti ise Bulgaristan olmuştur. Osmanlı devleti ise 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla savaştan çekildiğini tüm dünyaya ilan etmiştir. Almanlar ise savaşa Versay Antlaşmasıyla veda etmiştir. Sadece 20 yıl kadar…