Şehrimizin göz bebeği, eğitimin uzun yıllar parlayan yıldızı Erzurum Lisesi bizim için bir taş yapıdan ibaret değildi. Erzurum Lisesi, lisemiz, lisem bizim yuvamız ve geleceğimizin şekillendirildiği yerdi. 90’lı yıllardı ve okulda her güne yeni bir şeyler katan hocalarımızın öncülüğünde günlerimiz dopdolu geçirdi. Bahçede, kantinde ve sınıflarımızda huzur içinde dolaşır, derslerimize aşkla şevkle devam ederdik. Hocalarımızın hepsi kıymetliydi, katkıları çoktu fakat bazıların etkisi bizler üzerinde daha fazla olurdu. Erzurum Lisesinde bende farklı izler bırakan hocalarımdan biriydi Yasemin Akın (Alkan) hocamızdı. Hocamızın soy ismini tam hatırlayamadığım için özür dilemek hocamdan iki soy ismi de yan yana kullandım 90’lı yıllarda ülkemizde liselerde uygulanan kredili sistem Erzurum Lisesinde de uygulanıyordu. Dolayısıyla hemen hemen her dönem derslerimize giren hocalarımız değişiyordu. İyi de kredili sistem uygulanır olmuş, zira okulda ki tüm hocalarımızı tanımak fırsatını da böylelikle yakalamış olduk. Bunu yıllar sonra anlamıştı. Zira o yıllarda neden iki de bir sevdiğimiz hocalarımız alınıyor diye söylenir dururduk. Hâlbuki her gelen hocamız bir önceki hocamızı aratmaz, bizlere kendini kısa sürede sevdirirdi. Abdülkadir Özcan hocamızdan sonra derslerimize Yasemin hocamız gelmişti. Yasemin hoca tarih ve coğrafya derslerine girerdi. Bizim bir dönem tarih derslerimize eşlik etmiş üzerimizde derin izler bırakarak aramızdan tayini nedeniyle erken ayrılmıştı. Benim yıllar içerisinde tarih öğretmeni olmamda Yasemin hocam ve Şükrü Özdemir hocalarımızın etkisi çok fazla olmuştur. Yasemin hocamız olaylara bakış acısı, anlatımındaki sadeliği, sevdiren, öğreten ve farkındalık ortaya koyan bir eğitimciydi. Derste sorduğumuz her soruya mutlaka cevap vermeye çalışır ve bizi canlı tutmaya çalışırdı. Ses tonu sakindi. Okul çıkışlarında kendisine okulun hemen alt tarafındaki büfenin yanında yer alan otobüs durağına kadar eşlik eder, muhabbetine doymazdık. Yasemin hoca onunla durağa kadar eşlik etme teklifimizi kabul eder, bizi kırmazdı. Yanında bir koruma ordusunu andıran öğrencileriyle yürür, sorularımıza bu yürüyüş esnasında da cevap vermekten geri durmazdı. Hocamızla yürümeye çalıştığımız mesafe bize o kadar uzun gelirdi ki sormayın gitsin. Aslında mesafe 5 dakika bile sürmeyecek kadar yakındı. Yasemin hocamız bakımlı, şık, nazik, narin ve insancıl biriydi. Yanlış hatırlamıyorsam eşinin tayini çıkmasından dolayı onunda tayini İzmit-Kocaeli ’ye çıkmıştı. İlk duyduğumuzda inanmak istemedik. Yalandır diye düşünmüştük. Zamansızdı bu ayrılık, lakin gitmek zorundaydı. Öylede oldu. Yasemin Akın (Alkan) hocamız bir gün veda dersiyle Erzurum Lisesine dolayısıyla da bizlere veda etmişti. Hangi gün, hangi saat, hangi dersten sonra bizde ayrılmıştı o sorunun cevabı bende hiç olmamıştı. Cevap vermek istemiyordum. Gidici bizi çok üzmüş, okul çıkışlarında gözlerimiz hep o otobüs durağında kalmıştı. Bu gün bile Erzurum Lisesinin önünden geçerken hep gözüm o büfede ve durakta olur. O günden sonra hocamızdan hiç haber alamadım. Verdiğiniz emeklerden dolayı hocam sizlere çok ama çok minnettarım. Bizleri duyuyor ve bu satırları okuyorsanız hasretle ellerinizden öperim. Bu arada bende sizin gibi tarih öğretmenliği yapıyorum. Bizler öğrencilerimizin gönlünde sizler kadar yer edinebildik mi bilmiyorum ama en azından sizi hep örnek almaya çalıştım. Sizleri tanıdığım ve Erzurum Lisesi mezunu olduğum için kendimi çok şanslı görüyorum. Değerli hocam var olun.
Sayın Yazar, ben de Erzurum Lisesi mezunuyum. Hatta lise 3. sınıfta iftihar listesine geçmiştim. Yıl 1971. O zamanlar Erzurum ,Türkiye eğitiminde parmakla gösterilirdi. Erzurum her sahada, Türkiye'nin 14.,15. sıralarında bir şehirdi. Her şeyi kendisine fazlasıyla yeten ,üreten fazlasını dışarıya satan bir bölge şehri, Doğunun Paris'i bir şehirdi. Erzurum Lisesi ve mezunları,Türkiye'de parmakla gösterilen, Türkiye'de her daim ismi geçen, ağırlığı olan, devlete birçok bürokrat yetiştiren bir lise idi. Şimdi ne Erzurum ne eğitimi ne de bu güzide Lisesi ne tanınıyor ne de biliniyor. O günler İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerle aynı statüde bulunan bu şehir , şimdi her sahada ,özellikle eğitimde ismi , daha dün kurulan, Iğdır, Ardahan, Kars , Ağrı, Bitlis, Muş, Bingöl ile aynı statüde anılıyor. Nereden, nereye. Allah bu şehri bu hâle düşürenlerden sorsun bari. Bu halk bunlardan bunu sormuyor, körü körüne biat edip itaat ediyor. Yazıklar olsun. Hayırlı iftarlar, selamlar