Zorluk derecesi yüksek bir maçtı Kocaeli maçı. Mali anlamda piyasa değeri açısından ilk üçte yer alıyor olması, Kocaeli’nin ne istediğini anlatıyor bir defa. Son iki maçını da kayıpsız atlatması, tesadüf olamazdı. Herşeyden önce, geçen yılki kadrosundan daha sağlam bir kadro yapılanmasına gittiğini gözlemledim Kocaeli’nin. Ama gol pozisyonu yönünden sıkıntı yaşarsa papaz her daim pilav yemez, bir gün duraklama dönemine geçer. Kazanma alışkanlığı bir takım için artı avantajdır her daim. Kazanma alışkanlığını bir istikrara bağlarsa bir süre daha zirve takibini sürdürür.
Erzurum’a gelince. Bir kere daha söylemeliyim, iyi ki yönetim onca sorun ile uğraşırken iç transferi halletmeyi başarmış. Yine dedim, yine diyorum. Bu sezon Erzurum’un en iyi transferleri iç transferde sözleşme yenilediği oyuncular olmuş. Ezber bozmadılar yine. Canla başla oynadılar. Isıran takım özelliğini kaybetmemesi, kolay yenilir lokma olmadığını göstermesi kıymetli bir şey. İleriye uzun toplarla Eren’i buluşturup tehlike olma planları uygulamaya konuldu ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Adam akıllı ne kendi pozisyon buldu, ne de rakibine verdi. İlk golü atan takımın kazanacağı maç havasına bürünen bir maç oldu ki zaten finalde de o yaşandı. Kornerden gelen top sonrası konsantre kaybı, pahalıya mal oldu. Geçen hafta Ankaragücü’nü vurduğu silahla bu defa kendi vuruldu. Bu tür kayıplar olacak. Bu ne ilk, ne de son olacak. Yeter ki takım içinde o direnç, istek ve arzu devam etsin.
--
He ya olur. Dakika üç gol iki. Pilav olmayınca, lapaya dönüştürün. Neden o tahta iki yıldır yeni açıldı. Neden iyi transferler yapılmadı?. Bu kurtlar sofrasında transfer yapılmazsa yaşama şansı çok azdır.