İBB Başkanı ve Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu Erzurum’da seçim çalışması yapıyor; kendisini dinlemeye gelen vatandaşlara seçim konuşması yapıyor.
O arada bir taş yağmuru başlıyor.
Taş dediysem öyle küçük çakıl taşı falan değil...
Kocaman beton, mermer ve kaldırım taşları...
*
Müsaadeniz olursa size bir anekdot aktarmak istiyorum...
Yıl 1919...
Mekân yine Erzurum...
Mustafa Kemal, Kongre’ye hazırlanıyor...
Tüm Doğu Anadolu İllerinden gelen Delegeler Erzurum’da...
Savaşlardan ve Ermeni katliamından arta kalan, elinde-avucunda bir şeyi olmayan fukara, evinde ekmeği, yatacak yatağı olmayan ama Paşasından yana umutlu Erzurumlular, dışarıdan gelen yüzlerce misafire kucak açıyor, ekmeğini paylaşıyor.
*
Evet, Erzurum insanı misafirperverdir...
Yemez yedirir, içmez içirir...
Değerlere ve fikirlere katılmasa bile hoşgörülüdür, hele de konuğuysa...
İşte bunun içindir ki Erzurum, Kadim bir şehirdir.
Bunun içindir ki Cumhuriyetin temelleri bu şehirde atılmıştır.
İşte bunun içindir ki yapılanlar bu kente yakışmamıştır.
*
Sayın İmamoğlu da şehrimizin misafiridir, onu ve onu dinleyenleri incitmeye, hele de taş atmaya, korku empoze etmeye hakkı olamaz...
Bu provokasyonu yapanların amacı nedir bilmiyorum ama Erzurum insanına mal edilemez...
Zaten atılan taşlara maruz kalanlar da böyle düşünüyor...
Erzurum, bu anlamda Milli İrâde’nin vücut bulduğu şehirdir...
Dün Erzurum‘da yaşananlar, şehrimizin bir misafirine yapılan linç girişimidir bence...
Bu itibarla Ekrem İmamoğlu’nun yaşadığı, karşılaştığı provokasyondan Utandım...
Milli değerlere, geleneksel yapıya bu kadar saygılı olan şehrim adına üzüldüm...
Şehir, reva görülen bu muameleyi inanın hak etmedi.
Türkiye’nin değişik şehirlerinden arayan çok sayıdaki gazeteciye de aynı şeyi söyledim.
*
Merak ettiğim için bu satırlarda dillendiriyorum.
Sahi Güvenlik Güçleri neredeydi, seyretmek yerine önlem alamazlar mıydı ?
SON SÖZ...
Dadaşlar, misafire reva görülen porovokasyona asla itibar etmemektedir...