Nedenini ister ekonomiye, ister psikolojiye, isterse sosyolojiye bağlayın, toplumun bir çoğu gergin. Bu gerginliğe tahammülsüzlük ve sabırsızlık eklenince hepimizin hayatını olumsuz şekilde etkiliyor. Caddede, sokakta, mağazada, parka, trafikte her yer aynı. Mağazaya giriyorsun, satış elemanı “başka işi yok mu buraya geldi” der gibi bakıyor. Devlet kurumuna gidiyorsun, borç para istemeye gitmişiz gibi isteksiz karşılama. Esnaf para kazanmaya doymuş gibi iş yapmaktan aciz!
Geçen hafta hastaneye diş dolgusu yaptırmak için gittim. Dudağımın kenarında küçük bir yara vardı. Doktor elinde ki ayna ile yaranın üzerine bastırarak bölgeyi görmeye çalışırken ‘çok çok kibar bir dille’ “hocam orada yara çıkmış canımı acıtıyor,” dedim. Söylemez olaydım, doktor başladı mırıldanmaya! Kafasını sallıyor, bir şeyler söylüyor... O an önlüğü çıkarıp “hocam bırakın, devam etmeyin” demek geçti aklımdan. Sonra bin bir türlü gıdanın girdiği yeri temizliyor, biraz hoşgörülü olmak gerekir diye düşündüm. Finalde ise çıkarken “hocam elinize sağlık, hakkınızı helal edin” dedim. Ömrü uzun doktor bir cevap vermeye dahi gerek duymadı. Canı sağ olsun. Bu olayı anlatmamın nedeni, herkes gergin, herkes stresli. Ancak taraflardan biri ateş ise diğeri su olacak ki işler yürüsün, ya da sorun büyümesin. O gün önlüğü çıkarıp atsaydım, tartışma çıkacaktı, doktor çok gergindi, belki karakolluk olacaktık. Diş dolgum tamamlanmayacaktı. O gün pek çok önemli işim vardı, hepsi aksayacaktı.
Yine geçenlerde trafikte yol verme kavgası yaşandı. Tarafların kavga, gürültü ile işleri olmadığı, normal hayat süren yurdum insanları olduğu çok belliydi. Birisi “afedersin” dese iki tarafta yoluna devam edecek. Ama demediler, diyemediler. Ve sonu karakolda bitti. Hiç gerek yokken o gün işler yarım kaldı. Planlara uyulmadı. Belki ziyaretler yapılamadı. Konu ile ilgili Russell Crowe’un ‘Unhinged’ filmini herkese tavsiye ederim. Trafikte nezaketsizliğin sonunun nerelere vardığını anlatan güzel ve ders çıkarılması gereken bir film.
Son olarak hareketlerinden şüphe duyduğunuz çocuğu, genci, yaşlıyı mutlaka bir psikiyatriye götürünüz. Size zarar vermese dahi kendine, çevresine zarar verecektir. Antidepresan ilaçlardan korkmayın. O ilaçları deliler ya da ruh hastaları kullanmıyor. Asıl Antidepresan ilaçlarını kullanmayıp uyuşturucu ya da alkole yönelenler delidir, hatta psikopattır.
Toplumsal Sorunlardan Çıkar Sağlamaya Çalışmak
Sorunları sadece kadın cinayetlerine getirerek politik propaganda aşılayanların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Amaçları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Allah aşkına hiç mi trafikte neden yokken ölesiye dayak yiyen erkekleri görmüyorsunuz? Hiç mi sevgilisi ile plan kurup kocasını öldürenleri okumuyorsunuz? Hiç mi okulda dayak yiyen erkek öğretmeni ve hastanede erkek doktoru duymuyorsunuz? Narin bebeğin annesini de mi izlemediniz! Yaşananlara sadece toplumsal cinsiyet üzerinden giderseniz konu bambaşka bir yere evrilir ve çözüm çabalarını boşa çıkarır. Adam akıllı bir şekilde sorunları dile getirerek ortak akılla bu furyadan kurtulmak gerekir.
Erzurum’da ev kiralarının ortalama 15 bin lira olduğu bir dönemde 12 bin 500 lira ile geçinmeye mecbur bırakılan emeklilerin sesi çıkmasa da sosyal bunalım içerisindeler. Bunun yanında aile içi şiddetin, geçimsizliğin, boşanmaların pek çoğu maddi sıkıntıdan kaynaklanıyor. Yine gündüz kuşağı programları korku, gerilim filmi gibi. Kim kimi öldürmüş, kimin eli kimin bir tarafında belli değil. Milyonluk araç ve milyonluk villalarda çekilen dizilerin gençleri zehirlemesi, yargıya olan güven kaybı, yasaların yetersizliği gibi sorunlara eğilmek yerine sadece bir konu üzerinden rant sağlamaya çalışmanın ne size nede ülkeye bir faydası olmaz. Bu çözümsüzlük Allah göstermesin bir gün sizin ve ailenizin de başına geldiğinde o zaman ben ne yaptım der, içinden çıkamayacak duruma düşersiniz.
Domuz Eti Yemeye Devam Edecektik!
Tarım ve Orman Bakanlığı, ürünlerinde uygunsuzluk tespit edilen Pasinlerde Altınbaşak Süt ve Süt Ürünleri firmasının, Karakoçlar Et ve Et Ürünleri Gıda İmalat İthalat İhracat Ltd. Şti’nin ve bir çok yerel, ulusal firmanın ismini kamuoyuna açıkladı. Ancak ülkemizde 200’e yakın şubesi olan ve köftelerinde domuz eti tespit edilen bir köftecinin ismi açıklanmadı. Bazılarının tahmin ettiği Köfteci Yusuf’un ismi kamuoyunun tepkisi, özellikle sosyal medyanın etkisi olmasa belki de açıklanmayacaktı. Neymiş mahkeme kararı aldırmış. Peki taklit ve tağşiş yapan tüm firmalar mahkeme kararı alsa yediğimiz ürünlerde kim hile yapmış nasıl öğreneceğiz? Bakanlık, “rutin ve anlık denetimler sonucu her türlü uygunsuzluk, teknik sürecin tamamlanmasının ardından yayımlanmaktadır. Bu idari işlemler Anayasamızın 125. Maddesi gereği yargı denetimine tabidir. Yargı kararları idarenin bütün unsurları bakımından bağlayıcıdır,” diyor. Diyelim ki yargı kararı günlerce devam etti. Köftede domuz eti olduğunu bildiğiniz halde yargı kararı var diye halkın zararlı ve haram olan bir gıdayı tüketmesine nasıl göz yumacaksınız? Ya da bir iki günde olsa nasıl göz yumdunuz!?
Zaten yediğimiz ürünlerde kime, hangi markete, markaya, ürüne güveneceğimizi şaşırdık. Geçen hafta olağan sınırın 6 kat üzerinde ‘aflatoksin’ tespit edilen kuru incir ihraç ürünleri Avrupa’dan ülkemize geri gönderilmiş. Kansere davetiye çıkaran ilaçlı incirler, ne oldu? İmha mı edildi, yoksa tekrar piyasaya mı sürüldü? Bu konuda kamuoyu yetkililerden açıklama bekliyor...
Sayın Yazar, AKP sayesinde milletimize domuz eti yedirme rekoru kırılmıştır . Belki bizlerde o köfte ve etlerle iftar açıp orucumuzu bozmuşuzdur. Bu ülkenin çivisi çıkmıştır. Hatta vurulan yabani domuzlar market ve lokantalara satıldığı da tespit edilmiştir. Hem de dindar bir iktidarın zamanında bunlar olmaktadır ne acı. Hata etlerine bu tagşişi yapan siket kendini öyle bir dini bütün savundu ki duyan vay be bunlar ne dindar insanlar miş diyeceği geliyor. Domuz eti ayetle haram kılındığı halde bu adamlar Allah'ın ayetlerini bile bile inkar edip karşı çıkıyorlar. Allah belalarını verecek elbette verecektir. Bir zamanlar kendisine yeten eti fazlasıyla üretip fazlasını satan bu ülke hele bak ne hale gelmiş. Halkına haram eti yediriyorlar, bundan da hiç kendilerine bir şey çıkacağını umursamıyorlar. Bu ülke böyle mi idare de edilecekti. Bunun vebalinden kaçamayacaklardır. Allah bu millete akıl ve izan versin de gereğini seçimde yapsın. Selamlar.