Çiftelerin önüne apar topar konulan ucube rampa bereket apar topar kaldırıldı
Bu bir şaka olmalı ama gülmedim!
Olsa olsa şaka olmalı bu, başka bir şey olması mümkün olamazdı zaten. Erzurum’un sembolü haline gelen tarihi Çifte Minareli Medrese’nin önüne yaptırılıp konulan engelli rampası, görülen tepki üzerine apar-topar kaldırıldı. Önceki gün Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluğundaki tarihi mekanın ön merdiveninin önüne, sırf talep ediliyor diye hiçbir değeri ve özelliği bulunmayan demirden oluşan engelli rampası konuldu. Maliyeti yaklaşık 100 bin lirayı bulan ve monte edilerek muhtemelen 2 gün boyunca bu tarihi mekanın önünde boy gösteren ucube rampa, artık gören duyarlı vatandaşların ve biraz da sosyal medyanın baskıları üzerine apar-topar kaldırıldı.
Tarihi hiçbir özelliği olmayan ve o güzelim kıymetli Selçuklu eserinin önünde bir garabet gibi kısa süreli olsa da duran engelli rampasının kaldırılması sevinçle karşılanırken, bir kez daha böylesi önemli mekanlarda restorasyon ve benzeri çalışmalar yapılırken mekanın ruhunun ve mimari özelliğinin de dikkate alınması gerektiği gerçeği su yüzüne çıktı. ‘’Bu bir hataydı, tekrarlanmaz daha’’ diyeceğim ama onu da diyemiyorum. Zira son zamanlarda sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyoruz, adeta ezberimiz oldu. Kıymetli baylar, değerli bayanlar. Restorasyon ciddi bir iştir ve bilimsel tarafı vardır. Tarih kokan bir kentte sıklıkla da gerçekleşen böylesi uygulamalar, yöneticilerin hassasiyet konusunda yetersiz olduklarını da anlatıyor aslında. Restorasyon ve uygulamalar sayesinde o yapının veya eserin kültürel ve tarihi değeri korunur ve gelecek kuşaklara aktarılır. Komik duruma düşmek için yapılmaz, kimse çarpmasa, Selçuklu’nun ruhu çarpar, lütfen bir daha olmasın. Bu şakaysa çok kötü bir şakaydı, kendi adıma ben nedense hiç gülmedim. Ve bu benim son kararımdır!
--
Özellikle MNG AVM’ye gelen İranlı turistler, Nusret ismini görünce içeri giriyor..
Kuyumcuya geliyor et soruyorlar!
Kuşkusuz çarpıcı olsun diye özellikle bu başlığı kullandım. Genelde yazılı basında öteden beri olur böyle şeyler. Sırf ilgi çeksin, okunsun diye de yapmadım, yazı konuma uyuyor, ‘cuk’ oturuyor diye de attım bu başlığı. Bahse konu mevzu, Nusret! Ama bu yazı konusu o bildiğiniz fenomen Şenyalı hemşehrimiz etçi Nusret değil sadece. O etçi kadar popüler olmuş bir kuyumcumuz da var, onun da adı Nusret. 2019 yılında vefat eden Erzurumlu Nusret Gedik’in adını alan kuyumcu Nusret, 80 yıllık bir kuruluş aslına. Şu an İstanbul da dahil 5 yerde şubesi var bu Nusret’in. Taşmağazalar’da olduğu gibi MNG Alışveriş Merkezi’nde de faaliyet gösteren Nusret Kuyumcusu’nun özelliği, etçi Nusret’e benzetilmesi, ya da etçi Nusret ile karıştırılması. Özellikle MNG AVM’nin müdavimi olan İranlı turistlerin et yemeği yemek için içeri girdikleri ama burasının kuyumcu olduğunda geri dönmek zorunda kaldıkları bir işyeri. Etçi Nusret’i çağrıştırıyor diye sadece İranlı turistler tarafından değil, bir çok yabancı misafirlerin de et lokantası gibi algıladığı kuyumcu dükkanı, zaman zaman böyle müşteriler ile de yoğunluk yaşıyor. Taşmağazalar ve MNG AVM Nusret Kuyumcusu’nun işletmecisi Furkan Gedik, etçi Nusret ile karıştırılmalarına şaşırmadıklarını söylerken, ‘’Esasında hemşehrimiz etçi Nusret’in işyeri Nusr-et. Bizimki Nusret. Zaten Nusret’in isim hakkı da bize ait. Ama etçi diye işyerimize gelenler de yok değil. Doğrusu bundan da rahatsız olduğumuz söylenmez’’ diyor..
--
CIFIT ÇARŞISI’nda yaptığım öneriyi kulak arkası etmeyen EJDER AŞ, işi ciddiye almış, yıl sonunda üretimi planlıyor..
Efsane gazoz gün sayıyor!
10 Ocak 2024 tarihinde CIFIT Çarşısı’nda yazdığım bir yazı ile ilgili sevindirici bir haberi dün aldım ki, bu sevincimi anlatamam. Özellikle 1980 yılı öncesinde Erzurum’da üretimi ve de satışı gerçekleşen ve Palandöken Gazoz adını taşıyan o gazozun yeniden yaşatılmasını, üretilmesini istemiştim, çağrıda bulunduğum EJDER AŞ’den cevap gelmiş, ‘’Yeniden yaşatırız’’ mesajını almıştım. Açıkçası fazla umutlu değildim, ‘başlarından savıyorlar’ diye algılamış, tamamen Palandöken dağına konsantre olduğunu bildiğim EJDER AŞ’nin, dağda onca iş dururken bu iş angarya bir iş olabilir diye düşüneceklerini düşünmüyor değildim. Bunu da yine bu köşede yazmıştım, ben hiç değilse kültürel bir mirasımızdır, Erzurumlu da bu tür mirasa sahip çıkar, okey verilir düşüncesindeydim. Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren EJDER AŞ’nin genç genel müdürü Selim Bağrıyanık’ı dün makamında ziyaret ettiğinde, bana ciddi yatırım olarak da gördükleri o gazoz ile ilgili bilgileri verirken adeta şok üstüne şok geçirdim. Hem de çok kısa bir sürede meseleyi ciddiye almış olmalarına şaşırdım, Palandöken Gazozun görsellerini sundu, logolarını belirlediklerini, hatta patentini de aldıklarını söyleyince adeta bayram ettim.
***
Gerekli fizibilite çalışmalarını yürüttüklerini gözlemlediğim, Konaklı’yı bile üretim yeri olarak belirlediklerini söyleyen Bağrıyanık, zaten beğeniyordum, gözümde bir kat daha büyüdü. Özellikle gazoz için suyun çok önemli olduğunu, bu suyun da Palandöken’den gelecek su ile gerçekleşeceğini söyleyen Bağrıyanık, yıl sonunda üretime geçmeyi de planladıklarını söyledi ki, ne diyeceğimi şaşırdım. Hayatımda hiç de içmediğim ama içenlerin öve öve bitiremediği efsane o gazozun yeniden yeni formatıyla üretilip satışa sunulacağı haberi çok kıymetli. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in de onayından geçen gazozun üretim maliyeti ve pazarlama konuları ile ilgili de bu iş için oluşturulmuş özel ekibin kafa yorduğunu da gözlemledim ki, şehrim adına sevindim. Kültürel mirasın yanısıra doğal kaynakların değerlendirilmesi ve turizm potansiyelinin de dikkate alınarak böyle bir yatırıma koyulan Büyükşehir Belediyesi’ni kutluyor, gazozun marka olması için de and içen genel müdüre, ekibine bin teşekkür. Erzurum’un suyu artık sadece su olarak değil, gazoz olarak da değerlendirilmiş olacak, ben bayram etmeyeceğim de kim edecek.
---
Snowdora Otel’de ki haftalık etkinliğe gençler hücum ediyor..
Şef sensin!
Snowdora Otel, son zamanlarda ilginç, ilginç olduğu kadar da sempatik bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Lezzet Durağı adı altındaki bir etkinlik sayesinde isteyen herkes, Cuma günleri akşam Otel’in mutfağına girip, önceden şeflerin belirlediği ve tarif ettikleri menüleri hazırlıyorlar. Ana etli yemeğin yanısıra, pratik sosların da öğretilip uygulamalı olarak yapıldığı etkinliğe gelenler, kendi yemeklerini kendileri yapıyor ve yiyor. Farklı yemeklerin tariflerinin yapıldığı ve pişirildiği Lezzet Durağı etkinliğinde meşhur Japon yemeği Sushi’nin de tarifi yapılıyor, şef adayları ona göre kendi tabaklarını kendileri hazırlıyor. Çoğu katılımcının başarılı olmaları dikkat çekiyor. Adeta bir şef de kendileri oluyor. Her hafta önceden randevu alan 10 kişi mutfağa giriyor ve bu katılımcılardan belli bir ücret alınıyor. Büyük rağbet gören etkinlik sayesinde sadece bayanlar değil, erkekler de yemek konusundaki hem yetenekleri geliştiriyor, hem de bir mesleğe adım atmış oluyorlar. Etkinliğe en çok da gençler akın ediyor. Otel yönetimi, sosyal medyadan ‘’ Birbirinden lezzetli soslar yapma ve yemek pişirme tekniklerini öğrenmek ve lezzetli tariflerle dolu bir gün geçirmek için hepinizi bekliyoruz’’ paylaşımları ile etkinlik haftalarının artmasını arzuluyor.
---
Dadaş mühendis kargalara savaş açtı!
Gökçeada’nın Şirinköy köyünde ikamet eden Erzurumlu ziraat mühendisi Muharrem Serttaş, sebze ve meyve üretimi yaparken, ilginç uygulamaları ile de dikkat çekiyor. Sebze bahçesine cihaz yerleştiren ve sese duyarlı bu cihazı sayesinde ürettiği sebzeleri korumayı sağlayan Muharrem Serttaş, tek olan ve bol ürün veren armut ağacını da tül bez ile ördü, kargalara karşı koruma altına aldı. ‘’Çiftçilik zor meslek’’ diyen Serttaş, sosyal medyasından duyurduğu bu ilginç koruma tekniği için ‘’ Ürünlerimizi tam yetiştirip olgunluğa erişinceye kadar korumak zorundayız ve bundan başka da çare bulamadım. Armutlarımızı kargalardan ancak böyle koruyabiliyoruz’’ dedi.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Yalanlarımız ortaya çıkmadıkça, hepimiz dürüst insanlarız! (Dostoyevski)
DUVARIN DİLİ: Suratım asık değil, modeli böyle!