2024 Euro maçlarını izlerken hakemlerimizin ve VAR sistemimizin yıllardır bizlere nasıl zulüm yaptığına tanıklık yapmaktayız.
Hakemlerin seçilmiş olarak geldiğini elbette onların hakemliğinin bizim ligimizdeki hakemlerden iyi olmasının gayet normal olduğunu düşünebiliriz. Fakat VAR’daki hakemlerin performansı için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Türki futbolunun en büyük sorunu VAR’dan kaynaklanmaktadır.
Kötü niyetli bir üniversite hocası veya lisede görev yapan bir öğretmen, bir öğrencinin kâğıdını okurken o kişinin kâğıdında bir hata bulup o kişiyi o dersten bırakma imkânına sahiptir. Burada hocanın ahlakı devreye girmektedir.
Türkiye’deki VAR da aynı şekilde hareket ederek maçlardaki karambollere yoğunlaşmakta ve oradaki karambolden hareketle istediği takımı ödüllendirmekte, istediği takımı cezalandırmaktadır. Benzer pozisyonlar, başka maçlarda başka şekilde değerlendirilmekte ve bu durum da insanların zihinlerini bulandırmaktadır.
VAR sistemi kötü niyetli insanlar için çok büyük alanlar açmıştır. Euro maçlarını izlediğimiz zaman bu durumu daha net bir şekilde görebilmekteyiz.
Ömer Seyfettin’in Yüksek Ökçeler adlı hikâyesi tam da bizim VAR sistemimizi anlatmaktadır:
Ömer Seyfettin, Yüksek Ökçeler adlı hikâyesinde işi gücü temizlik olan, evin çalışanlarına temizliği öğreten, namusuna dikkat eden, yabancı erkeklerle konuşmayan, her seferinde de çalışanlarına namuslu olmalarını öğütleyen Hatice Hanım adlı bir karakterden bahsetmektedir.
Hatice Hanım, boyu kısa olduğu için yüksek ökçeli ayakkabılar giymekte bu ayakkabılarla köşkün mermerlerinde tangır tungur yürüyerek köşkteki çalışanları teftiş etmekte, çalışanlarının doğruluk ve edeplerinden memnuniyetini her daim dile getirmektedir.
Bir zaman sonra başının dönmesinden ve ayaklarının şişmesinden şikâyet eden Hatice Hanım’a doktor, yüksek ökçeli ayakkabı yerine düztaban terlik giymesi gerektiğini belirtir. Düztaban terlik giydikten sonra Hatice Hanım köşkte çalışanların huyunun değiştiğini, o kadar düzgün insanların hırsızlık yapmaya başladığını ve eskisi gibi çalışmak için ortalıkta görülmediklerini fark ederek çalışanlarının bir anda bu kadar ani değişime uğramalarına anlam veremez olur.
Hatice Hanım bir sabah uyandığında aşağıda çalışan hizmetçileri uygunsuz bir şekilde yakalar, inanamaz, gözlerini kapatıp konuşmaları dinlemeye başlar. Çalışanlar, Hatice Hanım’ın düztaban terlik giymesi nedeni ile yürürken tangır tungur sesler çıkarmadığından, bu nedenle eskisi gibi rahat hareket edemediklerinden, hırsızlık yapmaktan ve uygunsuz vaziyette yakalanmaktan korktuklarından şikâyet ettiklerini dinler. Hatice Hanım o anki öfke ile çalışanlarının hepsini konağından kovar…
Futbolda da VAR sisteminin uygulanmaya başlanması, yüksek ökçeler hikâyesinde olduğu gibi bazılarının ani yakalanmasına, gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Gazeteci Tahir Kum, Türkiye Futbol Federasyonunun 613 kişinin masraflarını karşılayarak bunları Euro 2024 finallerine götürdüğünü, bunların çoğunun 18 Temmuz’da TFF seçimlerinde oy kullanacak delegeler olduğunu yazmaktadır. Bu sayı, Avrupa ülkelerinin davetli sayısının yüz katından daha fazladır. Bu bilgi tam teyit edilmemiştir, eğer bu sayının yarısı bile doğru olsa, ekonomik kriz içindeki bizim insanımız, Arda’nın, Mert’in, Kerem’in gollerine sınırsızca sevinelim ama aynı zamanda bu zihniyete sahip yöneticilerimiz olduğu için kahretmemiz lazımdır. Sevincimiz bir hafta, bu zihniyetle yaşamamız yıllarımızı alacaktır. O zaman Şeyh Galip’i tekrar yâd etmemiz gerekecektir: Kan ağlasın bu dide-i dürbârım ağlasın/Ansın benim o yâr-ı vefâdârım ağlasın/ Çeşm ü dehân ü ârız u ruhsârım ağlasın/ Baştanbaşa bu cism-i siyâhkârım ağlasın/Ağyârım ağlasın bana hem yârım ağlasın…