İmam Şafiî Muhammed İbn İdris (rh) hazretleri henüz gençlik yıllarında halife Harun Reşid’in huzurunda, İmam-ı Azam (rh)ın talebesi ve aynı zamanda büyük fıkıh alimi Ebu Yusuf ve İmam Muhammed tarafından bazı fıkıh bilmeceleriyle imtihan edilir.
Şöyle sorarlar: Adamın biri bir koyun kesiyor. Sonra bir ihtiyaç için dışarı gidip dönüyor. Aile halkına diyor ki: “Bunu siz yiyin. Bu bana haram olmuştur.” Onlar da “Biz de öyleyiz, bunu yemek bize de haram oldu.” derler. Bu et neden haram olmuş?
Şafiî hazretleri buna şu cevabı verir: O adam putperest müşrik idi. Koyunu da putlar adına kesmişti. Dışarı çıkınca Allah’ın hidayetiyle Müslüman oldu. Dönünce ailesine dedi ki: “Allah bana Müslümanlığı nasip etti; bu durumda daha önce kestiğim bana haram oldu, onu siz yiyiniz.” Ev halkı bunu duyunca memnun kalmışlar ve kendileri de Müslüman olmuşlar. O koyun onlara da haram olmuş.
Şöyle bir soru daha sorarlar: Adamın biri içmek için bir bardak suyu alıyor. Suyun yarısını helal olarak içiyor, fakat bardakta kalan suyun kalanı haram oluyor. Neden?
Şafiî buna da şu cevabı veriyor: Adam temiz suyun yarısını içtikten sonra geri kalanın üzerine burnu kanamış. Kalan su kanla karıştığı için onu içmek haram olmuş.
Bir de şu çetin suali sorarlar: Adamın biri karısına içi dolu, ağzı bağlı ve mühürlü (bez) bir kese veriyor ve ona diyor ki: “Bu keseyi çözüp açarsan, mührünü sökersen yahut onu yırtarsan benden boş ol! Eğer keseyi boşaltmadan ağzı bağlı ve mühürlü olarak geri verirsen yine benden boşsun!” Boşanmamaya çare nedir?
Şafiî’nin çözümlü cevabı şöyle oluyor: Bu kese şeker veya tuzla doludur. Kadın onu eriyinceye kadar suda bırakır. Böylece keseyi boş olarak geri verir.
Sünnetle Yaşamak
İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine’deki (veya Mekke’deki) bahçelerden birine uğradı. Kabirlerinde azap gören iki insanın sesini duydu. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
“İkisi azap görüyorlar. (Kendilerince) büyük bir günah sebebiyle azap görmüyorlar. Oysaki bu büyük bir günahtır. Birisi idrarından sakınmazdı. Diğeri ise insanlar arasında laf getirip götürürdü (koğuculuk yapardı.)”
Sonra bir dal istedi. Dalı ikiye ayırarak her birinin kabrinin başına bir parçasını koydu.
Ona: “Ey Allah’ın Resulü bunu niçin yaptın?” diye soruldu.
O (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Umulur ki bu dallar kurumadıkça onların azabı hafifletilir.” [Buhârî 216]