Tarihin fırtınalı çağlarında, doğunun serhat şehri Erzurum’dan doğan pek çok kahraman gibi, Rüştü Paşa da ismini siperlere, haritalara ve hatıralara yazdırmış bir asker, bir kumandan, bir devlet adamıdır. 1872 yılında Erzurum’da dünyaya gelen Rüştü Paşa, Ömer Bey’in oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı. Henüz 18 yaşındayken, askerliğe gönül vererek 1 Haziran 1890 tarihinde Topçu Harp Okulu’na kaydoldu. 1893’te mezun olduğunda artık bir üsteğmendi ve yolunun büyük kısmı cephelerde geçecekti.
Osmanlı ordusunda başladığı askerî görevleri, her biri vatan savunmasının ayrı bir cephesinde sürdü. Önce 4. Ordu emrine girdi, ardından 24’üncü Seyyar Topçu Alayı Yaverliği, bölük ve tabur komutanlıkları derken yıllar içinde binbaşılığa, yarbaylığa ve nihayet 1920’de tümgeneralliğe kadar yükseldi. Bu yükseliş, sadece rütbe kazanımı değil, milletin yükünü sırtlanmak anlamına geliyordu.
1912-1913 Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı… Rüştü Paşa, bu üç büyük savaşta da görev alarak adını askerî tarihimizin önemli simaları arasına yazdırdı. Özellikle 1915’te Kafkas Cephesi’nde 28. Tümen Komutanı olarak görev yapması, onun Doğu’da vatanın en çetin şartlarda savunulmasında rol almasını sağlamıştır. Erzurumlu bir paşanın Kafkas Cephesi’nde, memleketine bu denli yakın bir hatta savaşması elbette tarihî bir tevafuktur.
Komuta ettiği 9. ve 3. Kafkas Tümenleri, ardından 15. Kolordu’daki görevi ve Trabzon Vali Vekilliği gibi sivil-askerî sorumlulukları, onun sadece bir asker değil, aynı zamanda iyi bir idareci olduğunu da ortaya koyar. Savaş yıllarında kazandığı tecrübeyi, Cumhuriyet döneminde de milletin hizmetine sunmaktan geri durmamıştır. 6 Ağustos 1923 tarihinde Erzurum Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girerek, silah arkadaşlığı yaptığı milleti artık siyaset sahnesinde temsil etmeye başlamıştır.
Rüştü Paşa'nın hizmetleri yalnızca görevleriyle değil, kendisine takdim edilen nişan ve madalyalarla da belgelenmiştir. Beşinci ve Üçüncü Dereceden Mecidî Nişanları, Harp Madalyası, Muharebe Liyakat ve İmtiyaz Madalyaları, Alman İkinci Sınıf Demir Salip Nişanı ve nihayetinde TBMM tarafından verilen Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası… Tüm bu ödüller, onun cephelerde gösterdiği cesaretin ve hizmetin birer nişanesidir.
13 Temmuz 1926 tarihinde İzmir suikastı ile ilgili bir yargılama neticesinde idam edildi. Bu son, onun hayatındaki en tartışmalı ve hüzünlü sayfa olarak yerini aldı. Ancak bu yazının maksadı o süreci tartışmak değil, bir ömrün ardında bıraktığı izleri anlamaktır.
Rüştü Paşa'nın hikâyesi, top seslerinin, devletlerin yıkılıp kurulduğu, sancılı yılların içinden geçen bir askerin hikâyesidir. Erzurum gibi çetin bir coğrafyada doğup, imparatorluk ordusunda yetişip, Cumhuriyet’e hizmet etmiş olması onun hayatını anlamak için bize yeterli bir çerçeve sunar.
Bugün adını çok az kişinin bildiği bu kumandan, aslında Anadolu’nun en zorlu yıllarında, milletin yükünü omuzlamış; bazen siperin içinde, bazen meclis kürsüsünde, bazen de vilayet konağında milletine hizmet etmiş bir Anadolu çocuğudur.
Hemşerimiz Rüştü Paşanın ismi;Dumlupınar İlkokulu ve Gazi İlkokuluna komşu olan Rüştü Paşa İlkokulu ile yaşatılmış; daha sonra Erzurumlu şehitimiz Kadir Kılcı ismini alarak bir kaç yıl öncesinde maalesef ömrünü tamamlayarak bu okulumuzda yıkılmıştır.Bilgi dolu yazınız için teşekkür ediyorum değerli hocam..
Saygıdeğer müdürüm bilgiler için teşekkür ederim. Selam ve dua ile