Madem “Her şey Erzurum için” demeyeni dövüyorlar.
Neden dayak yiyecekmişim ki!
Derim çıkarım kenara, olur biter!
Her Şey Erzurum İçin!
Pek bi kafiyeli duruyor…
Adamın ağzını dolduruyor kelimeler…
Riski yok… zararı yok…
Sonradan adama hangi şey Erzurum için diye de sormuyorlar!
Ohh ne ala memleket.
Yüzünüz kızarmadığı müddetçe hiçbir yaptırımı yok anlayacağınız, aklına geldikçe gevezelik etmenin.
Üstelik düşeş gelirse omuzlarda taşınma ihtimaliniz bile var.
Gerçi o kadar elin sizi havaya kaldırırken bir tahribata sebebiyet vereceği muhakkak.
O kadarına da katlanacaksınız artık.
Her şey Erzurum için değil mi yahu?
Ufak tefek sıyrıkların ne önemi var.
Şimdi size mesaj çıkaracağınız, ayakları yere basan bir şey anlatmamı bekliyorsunuz değil mi?
Anlatırım. “Her şey Erzurum için”cilerin yediği herzeler değil bir yazı yıllarca anlatılsa bitmez.
Çok komik hikâye var çok!
Hiç utanmadan sıkılmadan verilmiş çok söz, edilmiş çok yemin, yerine getirilmesi mümkünsüz dünya kadar vaat var.
Hangi birini anlatayım size?
Birini anlatsam, öteki kıskanır.
Önem sıralamasında hepsi birinciliğe aday…
Elbette hiç biri yapılsın diye söylenmemiş.
En iyisi ben hafızalarınızı bulandırıp, birkaç tanesini ön plana çıkartmayayım.
Siz, kafanızda sıralayın Erzurum cengâverlerinin, bu şehir için atıp tuttuklarını.
Son söz de size olsun; bu kadar yüz vermeseniz, böyle pervasız memleket martavalları söyleyemezlerdi değil mi?
Temize çıkmayın öyle hemen.
Biliyorum, sabretmenizin, durup dinlemenizin, alkışla aya çatlatmanızın sebebi var.
Kiminizin iş bekleyen evladı… kiminizin tayini, terfii var.
Umut etmek iyidir beklemenize diyeceğim yok da, kaçınızın derdine merhem oldu bu sabır, düşünün bakalım bir hele!
Eski devirler geçti anlayacağınız!
Devlet baba değil artık…
Öyle olunca da eski şefkatli ellerin yerinde yeller esiyor şimdilerde!
Üzmeyin kendinizi, her şey olduğuna varır nihayetinde…
Şişirin ciğerleri, çatlayıncaya kadar haykırın…
Her şey Erzurum için!
Şimdi bırakabilirsiniz nefesleri… Ciğerler örselenmesin.
Sayın Yazar, her zaman bir yenilik, değişiklik olması lazım. İdareler, yönetimler hep aynı olmamalı. Halk diğerlerini de denemeli, bunun ne sakıncası var ki?.. Beğenmezse yenisini getirir. Demokratik, medeni, çağdaş ülkelerde,adamlar anayasası ile belirlemiş, en fazla iki dönem. Çünkü ilmen ispat edilmiştir ki devleti yönetenler, mekanik olarak yipranmaktadir, yıpranan beden ve akıl da faydalı olamamaktadır. Onun için , iki dönem sonra yenisi gelir ve taze kan getirir ki devlet ve vatandaş rahat etsin. Ama biat kültürüyle bağlı olan, ortaçağ zihniyetinde bu çağdaşlık yoktur.Onun için ülkeleri hep geridedir.İleri gidemezler yerlerinde sayarlar.O zengin ülkelerin kölesi olarak her zaman güdülmeye mahkumdurlar. Halkı perişan, devleti güçsüzdur. Sizin iktidardan yana bu yazınızda, ülkenin perişan durumu ortada. Üretim,istihdam,imalat yok, enflasyonda dünyanın 3. , faizde 5. durumunda.Halk inim inim inliyor.Seçim sonrası IMF' den gelecek hazır para tek umut olmuş.Siz yine yağlayın.Selamlar.