Yarın adının ne olacağını bilemezsin.” Hz. Muhammet (s.a.v)
Koşuşturmalı bir gün daha bitti değil mi? Bir güneş daha söndü… ay bir daha baktı yüzüne… İçinde silinmeyecek yazıyla kayıtlara geçmiş anlarla dolu bir yirmi dört saat daha geçip gitti.
Gün geceye döndükçe sen hesaba oturuyorsundur kendinle. Bugün kaç zafer kazandığını saymak için bir elinin ince parmakları yetmiyordur belki de… Koca günde kaç şöleni hak edecek ne kadar çok başarı elde ettiğini içinden geçirdikçe yüreğin bir serçe gibi yerinden fırlayıp fırlayıp duruyorduk mutlaka.
Hep yüzüne bakıp aferin sana demelerini özlemle beklediklerin bir türlü paslanmış ağızlarından ‘büyük adamsın vesselam’ sözcüğünü çıkarmıyor olsalar da, sen cimrilik etme; içinden bağırarak nasıl iri bir adam olduğunu haykır kendine. Hatta öyle çok yükselt ki içindeki tiz çığlığı ciğerlerin arasında söz bir yankı vadisinde dolaşır gibi tekrarlayıp dursun kendini.
Bugün de hırsla giriştiğin işleri kökünden çıkarıp aldın. Senin doymak bilmez hırçınlığının kimlere ne ağır bedeller ödettiği ne umuruna olacak ki senin. Önemli olan, nihayetinde kazanmak olduktan sonra, sen kazanınca kimlerin sefil olduğundan sana ne!
Sen daha güneş yeni solmuşken karanlığın ardından çıkacak yeni güne bak. Orada kazanılacak daha çok savaşlar, kininle besleyeceğin bitip tükenmez kötülükler, öç almalar, sonsuz hesap sormalar var.
Sen mazi defterine kaydettiğin alacakları bir bir tahsil etmeye bak. Unut bütün bunların günü geldiğinde açılacak bir deftere zayii imkânsız bir dikkatle kaydedildiğini.
Kimin ezildiği, alın terinin nasıl buruşturulup bir kenara atıldığı, emzikten kesilmemiş yavruların gözyaşlarından tepecikler oluşturduğu seni neden ilgilendiriyor olsun ki? Yıkıp geçmek hırsınla dayan hepsinin üzerine, ne kadar kudretli olduğunu anlamak istemeyenler de görüp parmak ısırsınlar acımasızlığın karşısında.
Adın karşında açılmaya korkan dudakların gizlisinde varsın zalim olsun ne çıkar? Gözlerine bakıp korkudan pusanların derin sükûtlarından istediğin anlamı çıkarıp, gününü gün etmeye engel olacak değil ya o zavallıcıklar!
Adını şimdilik sen ne istersen öyle andırabilirsin!
Kibrinin karanlık çıkmazlarında bir yol bulamadıktan sonra kendine, zorla damağa değen paslanmış dillerden destansı bir hayatın kahramanı dedirtecek kadar bile ileri gidebilir, muzaffer kumandan edalarıyla küçük dünyanın izbe sokaklarında çalım satarak yürüyebilirsin.
İçindeki derin boşluğu doldurmak telaşıyla, bir kez daha bir kez daha alt edebileceklerini perişan edip, kendi küçük dünyanı yeni baştan inşa ettiğini sanarak biteceğinden habersiz olduğun dünyanı tekrar tekrar yıkabilirsin.
Unuttuğun bugün adının ne olduğunun kayıtlara geçmeyecek kadar önemsiz bir ayrıntıdan ibaret olduğudur. Önemli olan sonsuz bir âleme geçmek üzere bekletileceğin kapının ardından sana nasıl hitap edileceği. Şimdilik hiç umursamasandan da!
Yarın adının mevta olacağını aklının ucuna bile getirmiyorsun değil mi? Ölü, sadece başkaları için anlam ifade edebilecek bir tanım. Ölüm senden mesafelerce uzakta. Hiç yanına uğrayacakmış gibi de görünmedi gözüne şimdiye dek.
Hesap vermek meselesini hesap sormak ahmaklığına kurban verip unutalı ne kadar yıl geçtiğini bile unutmuş görünüyorsun.
Bugün adının ne olduğunu önemsemekten yarın seni ne diye anacaklarını düşünmeye hiç vaktin olmadı ki senin.
Zenginliğin, hırsın, kudretin, kibrin bugün adını çaresiz ağızlarda kudretliye çıkarıyor olabilir ancak günü geldiğinde yalancı azametinin içinden çıkılmaz bir hesaba dönüştüğünü gördüğünde, şaşalı hayatının sana nelere malolduğunu anladığında, yüzün yere düştüğünde yani, pişmanlığın beş para etmediğinde, geri dönüşsüz bir çöp yığınından farksız bir şey olduğunu anladığında tükettiğin koca ömrün, her şey boşmuş demeye bile mecalin olmayacak.
Kâinatın en azametli öğretmeni ‘yarın adının ne olacağını bilemezsin’ derken, dinlemeye bile gerek duymadığın o sözcüklerin harf harf seni nasıl yalım yalım yakacağını o kadar cesaretliysen kulak ardı et ve devam et, ateşten bir dünyanın içerisinde sultan olmak arzusuyla yanmaya.
İçin yalancı şöhretin daha büyüğüne erişmek arzusuyla alev aldıkça, gerçek bir ateşin kül ettiklerinin hakkını aramak için üzerinde sonsuzca gezineceğini aklından kovup atmak, günü geldiğinde karşılaşmaktan kurtarmayacak seni.
Şimdi adın ne olsa kaç yazar düşünsene, ölünce en sevdiklerin bile diri diyemeyecekler ardından.
Bu âlemi terk etmekten başka çıkarın kalmayınca, çok sevdiğin eşyaların da hiç vefa göstermeden hemen uzaklaşmış olacaklar yanından.
Ancak kırdığın bütün kalpler ardında olacak… yaptığın haksızlıklar hiç bırakmayacaklar peşini… Haklarını gasp ettiğin çaresizler Sahiplerinin eliyle hak ile yeksan etmek için yanı başında bekliyor olacaklar…
Acımadığın için acınıyor olmak ümidini de hepten kaybetmiş olacaksın, umudun en lazımlı olduğu gün senin onu ne dilemeye ne de satın almaya yetmeyecek kudretin.
Hâlâ kudretli olduğun hususunda kurumlanmaya, caka satıp yürek yıkmaya devam da ısrarlı mısın?
Bugün adının ne olduğu yarın adının nasıl anılacağıyla anlayamayacağın kadar çok ilişkili…
En nihayetinde adın rahmetli olacak… En ihtiyaçlı olduğun gün, Rahmete erişmiş olmak derdiyle yanmadınsa sonsuza kadar adın rahmetsiz kalacak.
O zaman sana yazık olacak...
Çoook yazık olacak!