Bugünlerde dikkatinizi çekti mi bilmiyorum demeyeceğim. Çünkü farkındayız. Neredeyse her konuda birileri önümüze geçmeye çalışıyor. Boykotlar, isyanlar, önemsediğimiz ya da nefret edeceğimiz şeylere hep onlar karar veriyor. Evdeki hallerimiz, kıyafetimiz, nelerden hoşlanacağımız dahil. Aklıma takılan bir soru var acaba biz bu işin neresindeyiz? Aktif tarafta mı, pasif tarafta mı? Bernim bakışım aşağıda. Peki siz ne dersiniz?
“Allah da bu alaycı tavırlarından dolayı onlara
hak ettikleri karşılığı verecek ve onları küstahlıkları ile
baş başa şaşkınca bocalamaya terk edecektir.”
Bakara sûresi / 15
Uzmanları var hayatın…
Her şeyi onlar biliyorlar!
Televizyona çıkıyorlar, radyodan sesleniyorlar, büyük salonların baştacı konuşmacıları onlar.
Bu muhteremler her konuda konuşmayı yalnızca kendilerine, saygı ve tereddüt duymadan inanmayı da hepimize pek de güzel yakıştırıyorlar!
Bir de mahallemizin her şeyi bilenleri var!
Onlara danışmadan yapılan iyiliği bile abes sayan can sıkıcılar...
Kendilerinin bilmediğini, yapamadığını, söyleyemediğini yedi düvel bir arada söylese burun kıvıran çok bilmişler onlar!
Neredeyse nefes aldığımız her yerde bu kadro boş değil artık...
Bir konuda olsun bilmediğini, beceremeyeceğini söylemek zul gelir onlara!
Öyle bir küstahlıkla kendilerini tarife alışmışlar ki, sanırsın…
Olimpos Dağı’nın sakinleriyken insanlığa ateşi getirmek için yollara düşmüşler.
Onları gördükçe, içinden zamansız bir bulantı geçer ve “böyle insanlar da var ha” dersin!
Bir başkası fısıltını duyar, “evet aynaya baksaydın bunca şaşırmazdın” deyiverir!
Siz, aynadaki şeklinize küstah bakışlarınızı değil, pak kalbinizi gösterin...
Siz, sınırlı hünerlerinizi sınırsız sanıp doğru yolunuzu ışıksız derinlere çevirmeyin.
Siz, gelin gururu tevazu karşılığı elden çıkarın...
Siz, elden çıkmadan, elden çıkacak ne varsa kalpten çıkarın!