Meselenin kökü aslında 1970’lere dayanıyor. Marshall Planıyla dünyayı saran ABD’yi oluşturan büyük aileler (Siyonist Yahudi) dünyayı üretim ve tüketim açısından kontrolünü ele geçirirken, gelecekte neler olabileceğine dair çeşitli projeksiyonlar yaparak kontrolün nasıl sürdürülebilir olacağına dair akıl yürütmüşler.
Dünyayı, kendi ön gördükleri geleceğe hazırlayan aklı Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hasan Köni şöyle aktarıyor; “1972’de (ABD’de) alimler toplanmışlar, dünyanın jeolojik yapısı nereye gidiyor. Sonra çevre hukuku çıktı. Toprak su, hayvanlar falan filan. Kompütür analizi. Diyorki nüfuz artışı bu kadar olacak, kirlenme bu kadar olacak, ısınma şu şekilde olacak, eriyecek, korkunç yağmurlar şunlar bunlar. 92’de daha gelişmiş bilgisayarla yapmışlar. Aynı netice, diyor ki insan nüfusu aşırı çoğalma, yoğunluk, tüketim, kirlilik, madenler, benzin, petrol, altın şudur falan. Var olan kaynakları 5’le çarpmışlar. İnsan nüfuzu büyüyor, dünya (finiti) sonlu. O halde bu bir tükenmeye doğru mu gidecek. 2012’de yapmışlar, aynı netice.
Ve dünya nüfusu 2030’lardan sonra 5’er milyon 5’er milyon azalmaya başlayacak. Sosyal değişmelerin yanında teknolojik gelişmelere gelince, insan yapısında, sosyal yapısında değişmeler ortaya çıkıyor.”
İnsan üreten varlık olmaktan çıkacak!
Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün ise geleceğin bugünden görünmeye başladığını anımsatarak korkunç bir sonu işaret ediyor. Prof. Öğün, “Yeni dünya, yapay zeka, akıllı teknoloji ile insanlar yalnızlaşacak. Kirli, suç kokan çevreden uzak bir yaşam ve tek başına. New Green Deal, Çevreyi arındırıp bütün ilgi oraya yönlendirilirken, bir şey yok ediliyor; kamusal hayatımız. Üç kişi oturuyorlar kahve, kafede, birlikte gelmişler, konuşmaya ama herkesin elinde telefon, onunla ilgileniyorlar.
Teknoloji ilişkiyi ortadan kaldırıyor. Devamlılık ve sürdürülebilirlik teknoloji ile yok ediliyor. Televizyonlara bakın, sabah, kadın programları! Haber programları, iğrenç iğrenç şeylerle dolu. Kirlenmiş bir kamusal hayat kötüdür, öyleyse kamusaldan uzaklaşın.
“Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki azizim, kötülük kol geziyor. Bu dünyada yaşanmaz” a bizi ikna ediyorlar. İnsanları kamusal hayattan soğutmak. Çevre kirliliği, o onu öldürüyor, o onu öldürüyor. Kamusal hayat mafya mıdır? En kötü şeyleri öyle yığıyor. Sonunda insana tek seçenek kalacak, al kardeşim ürünü. O ürünle ilişki kurabilirsin, doğayı da temizledik, yok edilmiş bir kamusal hayat. Devamlılık fikrinin söndürülmesi, cinsiyetsizleştirme!
İnsan üretimi yapan varlık olmaktan çıkacak. Tam tersine üretilen ürünün yönettiği insan haline gelecek. Bugüne kadar insan üretti ve tüketti. Üretim tüketim üzerinden bakabiliriz tarihe. Ama bugünden sonra insan bir şey üretmeyecek. Üretilmiş ürünler, insanı yönetecek. Bu korkunç bir dönüşüm. Onun için böyle teknolojizim yapanlar bir düşünsün. Cep telefonlarının patlaması mı gerekecek tehlikeyi görmek için.
Türkiye’nin rolü, değerlerimiz itibariyle de yüklenmesi gereken rol, söylem, kendini kaptırmamış bir söylem iktiza eder ki, kendine bir zemin bulsun.
Cinsiyetsizleştirme bir aklın ürünü. Kamala Haris veya Cortes, New Green Deel in hazırlayıcısı, sürdürülebilir kalkınma, akıllı teknoloji, sıfır atık onların söylemi. Bu düşünülmeli. Teknolojik gelişmenin içinden çıkıyor cinsiyetsizleştirme.
Bunları satın almada acele etmemeliyiz. Ahlakın gerisi dolmuyorsa, o ahlak ahlak yapmaktan öteye gitmez. Moda, trent kavramlara itiraz etmeliyiz. Ne demek; akıllı bilmem neler diye başlayan söylem.. bi dakka yahu aptalmıydık bugüne kadar. Sürdürülebilir kalkınma, bugüne kadar kalkınma yok muydu? Bunlar paketlenmiş laflar. Bu laflar LGBT, cinsiyetsizleştirmeyle eşleşmiş geliyor.”