Kurban, yalnızca bir dini ritüeli yerine getirmek olmasa gerek...
Kurban Bayramı'nın özünü benimsemek, yalnızca et dağıtmak değil, çevremizdeki insanlara karşı sürekli bir duyarlılık içinde olmaktır. Bu ibadetinin özü Hakk’a yakın olmak, rıza-i ilahiye ulaşmaktır.
***
Hz. İbrahim’in (as.) Allah’ın emrine sorgusuz sualsiz boyun eğmesi ve oğlunu kurban etmeye razı olması...
Bu olay, Allah’a duyulan güven ve teslimiyetin sembolüdür.
Kurban Bayramı, insanın kendi benliğini ve bencilliğini kurban etmesi, ahlaki olgunluğa erişmeye çalışması için bir fırsattır.
***
Kurban kesmek, insanları Allah’a yaklaştırırken; bazı cahilce söylemlerin tam aksine insan psikolojisini de tedavi eder. Yoksa Allah’ın bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Bütün mesele Müslümanın ruhi, bedeni ve zihni bir disiplin altında yaşama ihtiyacıdır...
Bayram, insanlara tevazu içinde olmayı, sahip olduklarına şükretmeyi ve bu nimetleri başkalarıyla paylaşmayı öğretir. Bu da insanın dünya nimetlerine değil, Allah’ın rızasına odaklanmasını sağlar.
***
Kurban etinin üçe bölünerek; aileye, komşulara ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması; toplumsal dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma ruhunun somut bir göstergesidir.
Bayram ziyaretleri ise, küslerin barışması, aile bağlarının güçlenmesi, yaşlıların gönlünün alınması gibi geleneklerin yaşatılması için mükemmel bir fırsattır.
Bu yönüyle Kurban Bayramı, bireyin toplum içindeki yerini ve sorumluluğunu hatırlatır.
Müslüman coğrafyaların kan gölü içinde yüzdüğü günümüzde İslam Aleminin aklını başına alması temennisi ile Kurban Bayramınız mubarek olsun..