Maalesef kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet haberleri gündemin ilk sıralarında yer almaya devam ediyor. Verilere göre 2010 yılından bugüne kadar ülkemizde kadın cinayetleri her yıl artış göstermiş. Alınan tüm önlemler, gözü dönmüş kişilerin insanları hayattan koparmasına mani olamıyor!
Eğitimli eğitimsiz, dar gelirli, her gruptan kadının bir şekilde tanıştığı şiddet, toplum olarak kulak tıkayamayacağımız bir sosyal yara haline geldi...
Yazıma başlamadan önce resmi istatistik verilerine göz attım. Buradan tekrarlamak istemiyorum ama rakamlar dehşet verici!
Son kurban Erzurum’dan!
Önceki gün Yakutiye ilçesinde sabah saatlerinde yaşanan olayda, cezaevinden izinli çıkan Salih A., Nermin T.’yi sokak ortasında tabancayla vurarak öldürdü. Aardından aynı silahla göğsüne ateş ederek kendi yaşamına son verdi.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede 'sıfır tolerans' ilkesiyle hareket eden siyasiler, bu konuda çeşitli adımlar atsa da can kayıplarının önüne geçilemiyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin onayı ile hazırlanan “kadınlara ve çocuklara yönelik ağır suçlarda indirimlerin kaldırılmasını ve cezaların artırılmasını öngören kanun teklifi” Meclis’e sunuldu. İnşallah bu teklif daha fazla can kaybının yaşanmasının önüne geçer...
Bu sorun yalnızca caydırıcı kanunlar çerçevesinde çözülür mü? Yaptırımların ağırlaştırılması, kadın cinayetlerinin önüne geçer mi?
***
Diyanet-Sen'in ‘Kadına Şiddet Raporu’nda dikkate alınması gereken öneriler sunulmuş. İşte o öneriler:
- “Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni politikaları ile kız çocukları eğitimle ülkeye kazandırılmalı, meslek sahibi olmaları yönünde pozitif teşvik uygulanmalı.
- İlköğretimin ikinci kademesinde aile ve kadının ailedeki değeri ve vazgeçilmezliği hakkında dersler olmalı veya en azından bu noktada bütün okullarda MEB tarafından zorunlu olarak sınıflarda toplumun çekirdeğinin aile, onun mimarının da kadın olduğu anlatılmalı…
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadın merkezli politikalarını artırarak özellikle kamuoyunda bilinç meydana getirmeli.
- Çalışma hayatındaki kadının koşulları iyileştirilmeli.
- Diyanet İşleri Başkanlığımız toplumumuzu tehdit altına alan bu sosyal yara ile mücadele konusunda imamlara yeterli bilgiyi vermeli. İl ve ilçe müftülükleri bünyesinde oluşturulacak birimlerde uzman kişiler imamlara bu konuda yeterli bilgileri aktarmalı. İmamlar ise bunu bulundukları bölgelerdeki camilerde ailelere kadının değeri hakkında telkinlerde bulunmalı.
- Aile içi sorunlardan kaynaklanan boşanmaları önlemek için ise yine Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yer alan imamlar aktif rol almalı. Emniyet, Sosyal Uzman’ın yanı sıra oluşturulan ekiplerde Din Görevlileri (imamlara) da görev verilmeli.
- Toplumumuzda son yıllarda artan bu kaosla beraber manevi eğitimin önemi bir kez daha ortaya çıkmakta. Manevi eğitimin güçlü bir şekilde verildiği İmam Hatip Liseleri’nde Peygamber Efendimizin (SAV) örnek hayatında öğretildiği gibi, kadına verilen kıymet bu vesile ile yeniden hatırlanmalı ve O’nun bu güzel sünneti esas alınmalıdır.
- Ailede özellikle anneler çocuk yetiştirirken daha dikkatli olmalı. Unutmamalılar ki, gelecek kuşakların erkeklerini bugünün genç anneleri yetiştirecektir. Bu bakımdan en büyük görev annelere düşmektedir. Çocuklarını milli manevi değerler üzerine, ahlaki prensiplerle yetiştirdikleri takdirde bu tür meselelerin kendiliğinden çözüleceği gözlenecektir.
- Bugün için Milli Eğitim Bakanlığı okullarda, İl ve ilçe belediyeleri ise, her fırsat ve platformda aile seminerleri düzenleyerek günümüz ailelerini bilinçlendirici kampanyalara ağırlık vermelidir.”
Karısını öldüren birini idam etsinler o zaman hiçbiri cesaret edemez