Üzerinden tamı tamına 146 yıl geçti...
Erzurumlular, yaşlısı-genci, kadını, kızı erkeği, çocuğu ile birlikte 9 Kasım 1877 günü Ahmet Muhtar Paşa önderliğinde akın akın ‘tabyalar’a yürüdü…
O gün amaç, tabyaları kan gölüne çeviren, uykudaki Mehmetçik’i ani baskınla şehit eden ve tabyaları işgal eden Ruslar’ı geldikleri yere göndermekti…
Bu gün amaç, o gün Erzurumlular’ın canları pahasına evlatlarına bıraktığı gurur abidesini sabah namazı ile ziyaret etmek, ecdadın ruhuna birer Fatiha göndermek ve anılarını yad etmek…
Son yıllarda nedendir bilmiyorum ama ‘tabyalar’a yürmeyi bir kenara bıraktık.
Halbuki ‘tabyalar’a sabah namazında yürümek bir geleneğin icrası ve şehitleri yattıkları coğrafyada anmanın göstergesiydi.
Olsun, bu yıl Fatihaları ve Kur’an ayetlerini biraz uzaktan göndereceğiz!...
Neyse ki Erzurum Büyükşehir Belediyesi bu yıl anma kararı aldı.
(9 Kasım’da Aziziye 1 Tabyasında buluşma mesajı geçti.)
***
1877 Yılının Kasım ayı…
Erzurum’u kollayan, savunan ve kentin güvencesi Aziziye ve Mecidiye tabyalarında sessizlik hakim…
Sükunet 8 Kasım gecesi yerine çığlığa bırakıyor…
Aziziye içindeki Ermeni askerlerle temasa geçen ve parolayı alan Ruslar, tabyaların kapılarını açtırıyor ve içeri süzülüyorlar…
Kendilerinin de Osmanlı askeri olduklarını, Çobanlı Tabyasından geldiklerini söyleyen Ruslar Aziziye’nin içine girmeyi başarıyor, durum anında fark edilince boğaz boğaza bir mücadele başlıyor.
Ruslar’ın asıl hedefi Ahmet Muhtar Paşa’yı esir etmektir…
Ancak Paşa bu günkü Ağır Bakım Atelyelerinin bulunduğu Firdevsoğlu Kışlasındadır ve kendisine Aziziye’nin baskına uğradığı, kaybın büyük olduğu haberi iletilir.
Sabah namazı ile Erzurum’un camilerinde Sala’lar verilir ve ;
“Ey Erzurumlular! Ey ahali! Moskof, Aziziye’yi bastı. Allah’ını seven, eli silâh tutan herkes, askerimizin yardımına koşsun! Vatanını seven yetişsin!” çağrısı yapılır. Bunu duyan Erzurumlular, ellerine geçirdikleri kılıç, silah, balta, bıçak, sopa…
Ne buldularsa onunla yürüdüler düşman üstüne yüceden yüceden…
Yüreklerinde bir katre dahi korku yoktu…
Biliyorlardı ki, Moskof Aziziye’yi ele geçirmekle mukaddes bildikleri bütün değerleri ayaklar altına almıştı.
Artık ha ölüm, ha yaşamak…
Yoktu bir farkı…
***
Bir yanda geceden beri yaralı bir halde savaşan tabya komutanı Bahri Bey, öte yanda henüz taze bir gelin Nene Hatun, daha çocuk yaşta babasını Osmanlı’nın uzak cephelerinde şehit vermiş 12’lik Yakup…
Hepsinin kafasında, yüreğinde tek bir hedef var…
Ruslar’ı püskürtmek…
Son çare Ruslar’ın işgal ettiği yerlere top atışı yapmaktır…
Tabyalar yıkılır ama Ruslar da püskürtülür...
Ruslar gün sonunda Vank Deresi istikametinde çekilirler ancak arkalarında kan gölü bırakarak…
En büyük kayıp 2 ve 3 nolu Aziziye Tabyalarında yaşanır…
Buradaki bir Tokat Müfrezesi tamamen şehâdet şerbetini içer…
9 Kasım günü 1300 askerimizle birlikte halktan yaklaşık 500 kişi şehit olur…
Ruslar’ın kaybı ise yaklaşık 2500 kişidir…
***
Aziziye ve Mecidiye tabyalarının bulunduğu alan binlerce şehidimizin kanları ile can verdiği topraktır…
Türk Tarihinde öylesi yerler vardır ki, tarihin altın sayfalarında ışıl ışıl parlar ve hatıraları gururla birlikte yürekleri burkar…
Bizim yöremizde Allahuekber ve Tabyalar işte böylesi kutsal mekanlardır.
Oralara adım atığınızda yalnız olmadığınızı hissedersiniz.
Bilir ve duyarsınız ki şehitler sizi gözlemektedir...
***
Son 3 ya da 4 yıldan bu yana Sabah Namazından sonra tabyalara yürümüyoruz, sadece anma toplantısı düzenliyoruz.
Kaldı ki 141 yıl sonra yaptığımız; bu şehrin kahramanlığını belgelemek ve geleneği sürdürmekti...
Aziziye Kahramanlığı bu şehrin destanıdır,
inşallah gelecek yıl kaldığı yerden yeniden başlatırız.
***
Coğrafyayı Vatan yapan Şehitlerimiz, Ruhunuz Şad olsun…
12 Kasım Pazartesi / Pusula