Zamanın birinde Sultan yolun ortasına bir taş koyar, “Bakalım bu taş kimi rahatsız edecek ve kaldıracak” der.
Biraz zaman geçer vezir huzura çıkar, “Padişahım bizim bir taş kaldırma takımı kurmamız lazım, sokaklarda taş var” der, Sultan susar...
Sonra huzura Şeyhülislam gelir, “ Padişahım yol ortasına taş koymuşlar, buna ceza kesmemiz lazım” der…
Ardından bir şair gelir, taş üzerine şiir yazmış. Padişah yine susar…
Bir köylü ağır ağır sırtındaki küfesi ile ilerlerken birden yol ortasındaki taşı görür. Küfesini yere bırakır, zar zor, çeke ite taşı yerinden oynanıp sürükleyerek kenara alır.
Arkasına dönen köylü bir de ne görsün, taşın altında bir kese ve içi altın dolu…
Birde not, “ Bu taşı günlerdir kimse kaldırmadı. Elini taşın altına koyan, bu altınlar ananın ak sütü gibi sana helaldir”
İşte siyasilerin sık sık kullandığı elini taşın altına koymak bu hikayeden gelir...
***
Şimdi yıllardır Türk Hava Yollarının çifte standardına maruz kalan, uçuk fiyatlarla seyahat eden, sefer azlığı nedeniyle gidenin gelemediği gelenin gidemediği şu Erzurum’da taşın altına elini koyacak biri aranıyor!
Türk Hava Yolları, “ Uçaklar dolmuyor, business satamıyorum” dediği Erzurum’u taş görmeyenler, en iyisi ceza keselim demiş. Yıllardır bu taşı görmeyenler bu şehri oyalamışta oyalamış...
Bunun tek bir yol var. Ya yolu değiştireceğiz, ya da yoldaki o taşı kaldıracağız. Eğer o taşa şair gibi şiir yazarsak bunu türkü haline getirir, bize de daha çok türkü dinletirler.