Tarih yalnızca geçmişte olup bitenlerin anlatımı değil, aynı zamanda insanın kendini ve köklerini anlamaya çalıştığı bir aynadır. O aynayı bize berrak biçimde tutan isimlerden biri de Erzurumlu yazar ve köşe yazarı İrfan Gürkan Çelebi’dir. Yazdıklarıyla çocukların kalbine dokunan, gençlerin zihnine tarih bilincini kazandıran Çelebi; aynı zamanda Pusula Gazetesi’nde yayımlanan köşe yazılarıyla da topluma yön veren bir fikir insanıdır.
İrfan Gürkan Çelebi, tarihî şahsiyetleri birer “yaşayan karakter” hâline getirme konusunda benzersizdir. Onun kaleminde kahramanlık kuru bir zafer anlatısına dönüşmez; ahlak, inanç ve irfanla yoğrulmuş bir duruşun sembolüdür. Bu yaklaşımın en çarpıcı örnekleri, çocuk ve gençlik serilerinden olan “Kahramanım Mimar Sinan”, “Kahramanım Yunus Emre” ve “Kahramanım Barbaros Hayrettin Paşa” adlı eserleridir.
“Kahramanım Mimar Sinan”, yalnızca bir mimarın değil, bir medeniyetin taşla yazılmış hikâyesini anlatır. Sinan’ın sabrı, tevazusu ve inancı, genç okurlara birer karakter dersi olarak sunulur. Çelebi, taşın soğukluğunu kelimelerin sıcaklığıyla eritir.
“Kahramanım Yunus Emre” ise sevginin ve hikmetin dilini yeniden hatırlatır. Yunus’un sade ama derin sözleriyle insanı insana öğreten bir anlayış taşır.
“Kahramanım Barbaros Hayrettin Paşa” kitabında ise yazar, denizleri aşan bir kahramanın azmini ve imanını, macera tadında bir anlatımla işler. Genç okuyucu, tarih kitaplarında gördüğü isimleri birer kahraman değil, birer rol model olarak tanımaya başlar.
İrfan Gürkan Çelebi’nin üslubunda dikkat çeken yön, Erzurum irfanının izlerini taşımasıdır. Erzurum’un kadim medrese geleneği, söze yüklediği anlam ve hikmet duygusu, onun satır aralarında açıkça hissedilir. Her kitabında bilgi, öğütle birleşir; tarih, hikâyeyle can bulur.
Pusula Gazetesi’ndeki köşe yazılarında da aynı çizgiyi sürdürür. Çelebi, gündelik meseleleri ele alırken bile okurunu düşünmeye, sorgulamaya ve geçmişin tecrübeleriyle bugünü yorumlamaya davet eder. Kaleminin her vuruşunda bir öğretmenin sabrı, bir Erzurumlunun vakarını ve bir münevverin sorumluluğunu görmek mümkündür.
Bugün kitapçılarda onun imzasını taşıyan eserler, yalnızca çocuklara tarih öğretmek için değil; bir milletin hafızasını diri tutmak, geleceğe irfanla bakan bir nesil yetiştirmek için yazılmıştır. Çünkü İrfan Gürkan Çelebi, tarihi anlatmakla kalmaz; tarihin içindeki insanı anlamamızı sağlar.
Ve her satırında şu inanç duyulur:
“Kökünü bilen bir milletin yönü bellidir; geçmişini tanıyan bir genç, geleceğini kaybetmez.”