15 Temmuz Türkiye için önemli ve kritik günlerden biridir. Türkiye'nin kaderinin yeniden yazıldığı ve Türk milletinin vatanları uğruna ne derece kendilerinden vazgeçebileceklerini ispatladıkları emsalsiz bir tarihtir. Türk milleti tarih şeridi boyunca vatanseverlikleriyle çok kez gündeme gelmiş bir millettir. 15 Temmuz bunu bir kere daha bütün dünyaya hatırlatmıştır. 15 Temmuz'da büyük rol oynayan binlerce kahramanımız vardır. Bu kahramanlarımızın hepsinden bahsetmem ne yazık ki mümkün değil. O yüzden bu yazımda biraz empati kurmamızı sağlayacak bir kahramanımızın hikayesiyle o günü yeniden iliklerimize kadar hissedip 15 Temmuz kahramanlarımızı yeniden minnetle anmamızı amaçladım. Bu kahramanımız Mustafa Canbaz. Mustafa Canbaz basın mensubuydu. Türkiye'deki bütün ulu camilerin fotoğrafını çeken tek sanatçıydı ve en büyük hayali onları bir kitapta toplamaktı. Mustafa Canbaz evli ve bir çocuk babasıydı. Evde ailesiyle otururken darbe haberini almıştı ve yerinde bir dakika durmadan dışarı çıkmıştı. İstanbul'un Üsküdar ilçesine bağlı Çengelköy semtinin Çengelköy karakoluna gitmek için yola çıkmıştı. Fakat oraya ulaşamadan ateş açılınca bir duvarın dibine girip oğlu Alparslan’ı aradı. Alparslan o anları şöyle anlatıyor. Babam on, on beş dakika sonra bana telefon açtı. "Asker karakolu bastı, halka ateş ediyorlar" dedi. Ben tabii nasıl olur diye kavramaya çalışıyorum, o sırada arkadan silah sesleri geliyor. "Sen neredesin?" dedim. "Duvarın dibindeyim" dedi. "Ani hareketler yapma" dedim. Onu tanıyan bilir. Ani hareketler yapar, fevridir... Telefon kesildi bir müddet sonra. Bende tabi film koptu.
Bunun üzerine Alparslan babasını bulmak için sokağa çıkıyor fakat yaklaşık bir buçuk saatlik aramanın sonucunda annesi evde yalnız kaldığı için eve dönüyor. Bir süre sonra hastaneden babasının göğsünden iki kurşun aldığı ve yoğun bakımda olduğu haberini alıyorlar.
Sonraki gün de o yoğun bakımdan şehit olarak çıkıyor Mustafa Canbaz. Ve asıl nokta Mustafa Canbaz'ın Yunan ordusunda askerlik yapmayı reddettiği için Yunanistan vatandaşlığından çıkarılması ve şehit olduğunda kimliğinde bir vatanının olmamasıdır. Mustafa Canbaz ne kadar kimliğinde vatansız gözükse de damarlarındaki Türklüğü her zerresine kadar hisseden gerçek bir vatanseverdir. Mustafa Canbaz'ın vefatından bir ay sonra yani 15 Ağustos'ta kendisine Türk vatandaşlığı verilmiştir. Yazımı Dr. Şahin Ceylan'nın şu sozleriyle bitirmek istiyorum "Konumu itibarıyla, Dünya’nın en güzel yerinde olan Türkiye üzerinde emperyalist devletler tarafından oynanan oyun ve tertiplenen tezgahlar henüz bitmemiş ve bitmesi de mümkün görünmüyor. Kimisi Boğazlarımıza, kimisi topraklarımıza göz dikmiş. Onun için, Türk Milli Eğitim müfredatlarında, televizyon programlarında, gazete sayfalarında, yapılacak filmlerde, videolarda, v.s. yerlerde vatanın ne anlama geldiğini, vatan sevgisini ve vatan anlayışını sürekli olarak gündemde tutarak ve özellikle genç nesillerin beyinlerine nakşetmek durumundayız." Mustafa Canbaz gelecek nesillere örnek olan kahramanlarımızdan yalnızca bir tanesidir.
Yazı için Zeynep Reyyan'a teşekkür ederim.