Sessizliğini yine bir kitapla bozdu!
Daha çok Erzurum’un yakın tarihi ile ilgili kitaplarıyla tanınırlılığı bir hayli fazla olan, sayısız kitaba imza atan ETÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Prof.Dr.Murat Küçükuğurlu’dan bir yeni kitap daha.. Türk Tarih Kurumu tarafından bastırılan ‘Erzurum Tarihi’ adlı kitap ile sessizliğini bozup, yeniden sahneye çıkan Prof.Dr.Murat Küçükuğurlu, bu yeni kitabında, kuruluşundan günümüze kadar uzanan süreçte Erzurum’un başından geçenleri kaleme aldı.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr. Yüksel Özgen’in de sunuş yazısına yer verilen ve Cumhuriyetin 100’ncü yılı armağanı olarak hazırlanan kitap için tamamen Türk tarih ve kültürüne hizmet maksadı taşındığı ifade edildi. 4 bölümden oluşan, 93 harbinin yanısıra, Erzurum’un askeri ve siyasi hayatı, mahalleleri gibi konulara yer verilen eser de Prof. Dr. Küçükuğurlu’nun okunmaya değer bir başka kitabı olarak dikkat çekiyor. Kitapta Ortaçağda Erzurum, Osmanlı devleti döneminde Erzurum, değişim ve modernleşme, milli mücadele ve Cumhuriyet dönemleri kapsamlı bölümleri, tarihe ilgi duyan okuyucuya gel gel ediyor.
--
Dutçukent diye bir kardeşi oldu
Yıldızkent’in gözü aydın!
Hergeçen gün yeni bir apartmanın dikildiği Dutçu, artık çöp bölgesi olmaktan çıktı, yeni bir yerleşim merkezi olarak vücut buldu. Çöp ve harfiyatların döküldüğü alan, inşaatçıların gözdesi olmaya devam ediyor.
‘’Düne kadar Erzurum’un çöp, hafriyat, cüruf gibi benzeri katı atıklarının döküldüğü alandı fotoğrafta gördüğünüz alan. Aslında Dutçu’ydu, şimdiki adı Yıldızkent! Şehrin tamamına yakının çöpleri belediye marifetiyle buraya taşınır, burada imha edilirdi. Sahadayken birkaç defa da Belediye ekipleriyle gitmişliğim olan bir bölgeydi burası. Gittiğimde burası çöp, hafriyat ve cüruftan geçilmezdi. Adeta kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerdi. Ama şimdi öyle mi? Yanıbaşında dikilen apartmanlar herşeyi anlatıyor aslında. Her yerde olduğu gibi Erzurum’da da artan konut yapımı artık bu boş alanı da tehdit etmeye başladı. Çöp, hafriyat döktüğümüz alanda apartmanlar dikiliyor, daha da dikilecek. Her ne kadar halen daha fotoğrafa görüldüğü gibi çöpler var olsa dahi bu inşaatçılar için hiç sorun değil! Sanıyorum çok değil, hergeçen gün büyüyen Yıldızkent’te bu boş alan da yakın bir tarihte sitelerden oluşacak ve çöplük tarihin çöplüğüne dahil olacak. Çöpümüz bile tarihten silinecek, buna şimdi üzüleyim mi, sevineyim mi, bilemedim’’
***
Ben bu yazıyı 15 Mayıs 2024 tarihinde yazmıştım. Yani yaklaşık 1 yıl önceydi yazdığımda. Bir yıl önce yazdıklarımın aynen arkasındayım. Çöp bölgesi tamamen inşaatçıların gözde merkezlerinden olmaya devam etti. Hergün sayılarının bir hayli arttığı apartmanlar sayesinde de artık Yıldızkent de Yıldızkent olmaktan çıktı, başka bir merkez haline gelindi. Ben bu dağılımdan dolayı yeni yerleşim alanına Dutçukent diyorum. İkamet edenlerin gözü aydın. Yıldızkent’in adeta yanına bir kardeş geldi. Geçen yılki yazımda fotoğrafını da verdiğim harfiyat ve çöplerin de konutların yanıbaşında yeraldığı karede ki boş alanlar, bir yıl içerisinde yine konutlar ile doldu, taştı. Palandöken Belediye Başkanı Muhammet Sunar’ın da iş yükünü artıran bu gelişme sayesinde hem hizmet ağı genişledi hem de nüfusu arttı, stresi fazlalaştı. Bugün sadece Yıldızkent’de ikamet eden vatandaşların toplamı kadar nüfusu bu kadar olan illerin olduğu gerçeğinden hareket edersek, ne dediğimiz daha net anlaşılacaktır.
---
Tilkili kafe!
Özellikle Palandöken dağında tilkiler günlük hayatın bir parçası oldu. Otel ve kafe bölgelerinde sadece geceleri değil, gündüzleri de boy gösterir olan aç yavru tilkiler, yemek kokusu aldığı otel ve kafelere dadanır oldu. Geçtiğimiz gün Büyükşehir Belediyesi’nin uhdesinde bulunan Snowdora Otel’in Sultan Sekisi kafesine girdiğini gözlemlediğimiz yavru tilki, bir süre yemek aradı. Müşterilerin de olduğu bir esnada içeri giren tilki, görenleri şaşkınlığa uğratırken, sakin şekilde de çıktığı dikkatlerden kaçmadı. Yavru tilkinin gündüz gözü kafeye dalmasını o esnada orada bulunan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı ile EJDER AŞ Genel Müdürü Selim Bağrıyanık da gördü.
--
Dünyalar Terzioğlu’nun oldu
Erzurum’un tanınmış avukatlarından Faruk Terzioğlu, ünvan aldığı ve cüppe giydiği töreninde genç akademisyen kızını yalnız bırakmadı. Bir süreden beridir Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İletişim Fakültesinde öğretim elemanı olarak çalışan kızı Elif Terzioğlu’nun doçentlik ünvanı alması ve kep giyme töreni için Hatay’a giden Terzioğlu, kürsüde cüppesini giyen kızının başarısından dolayı gururlandı, gözyaşlarına hakim olamadı. Doçent olan ve cüppe giyen kızı ile tören sonrası fotoğraf çektiren ve sosyal medyasından paylaşım yapan Terzioğlu, ‘Mutlu olması için bir kızı olmalı babanın. Mustafa Kemal Üniversitesi’nde doçentlik atama ve başarılı akademisyen ödül töreninde birinci olan kızımla birlikteyiz, mutluluğumu anlatamam’’ dedi.
--
Bir kaldı Bakanlık!
O şimdi Genel Müdür Yardımcısı
Nasip, kısmet işidir o işler. Bir köy ilkokulu öğretmeni olarak başladığı memuriyet hayatında 25 yılda en yüksek makamlara gelmek herkeslere nasip olmaz. Geçmişinde okul idareciliği de bulunan Salih Kaygusuz işte o nasibi olan, Erzurum’da ki şanslı kişilerden birisi. Son 25 yıl içerisinde öyle makamlara geldi ki, imrenmemek, kıskanmamak da mümkün değil. Kredi Yurtlar Kurumu Müdürü ve Yeşilay başkanı olarak tanıdığım sevgili Salih Kaygusuz Müdürüm, KYK’dan sonra Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğuna oturmuş, yükselişine devam etmişti. Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden sonra kararname ile Antalya gibi bir büyük vilayette de Milli Eğitim’in başına geçmişti. 2 yıllık görevi sonrasında Antalya’dan ayrılarak Maarif Bakanlığının Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne atanan Kaygusuz Müdür, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Yardımcısı olarak atandı. Artık memuriyetine başkentte Genel Müdür Yardımcısı olarak devam edecek olan sevgili müdürüme bu yeni görevinde başarı dileklerimi iletiyorum.
--
Teşekkür ederiz, kalsın!
Taş parkeye hayır!
Zaman zaman Belediyeler, genelde de yıkılmaya yüz tutmuş, kentsel dönüşüme uğrayan eski mahallelerde bulunan yaya ve kaldırımların parke taşlarını heba olmasın diye başka yerlerde kullanıyor. Bu özellikle de Yakutiye ve Palandöken’de çok yaygın. Elbette bu çok önceleri yaya yolları ve kaldırımlara döşenen parke taşların çöp olması doğru değil, bunların bir şekilde geri dönüşüme uğraması iyi bir şey. Ne var ki, ilk başlarda genelde de belediye yönetimlerinin son derece iyi niyetle toplattığı, başka yerde değerlendirmek için kullandırttığı bu parke taşlar çok da işe yaramıyor. Sebebi de hep kötü işçilik! O kadar kötü işçilik var ki, döşenen eski taşlar berbat, gelişigüzel şekilde döşeniyor, çok geçmiyor, yol ayağa kalkıyor. Öylesine döşeniyor bu taşlar. Laf olsun torba dolsun diye döşeniyor, görüyoruz işte. Kestirme örnek, Yakutiye’de ki Halk Oyunları’nın önündeki yol ile Palandöken’de Kuğulu parkın arkasındaki caddeler! Ya bu iş yapılırken ciddi yapılsın, ya da gerek yok, sağolun, kalsın, yapmayın daha. Bu benim son kararımdır!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Ne istediğini bilen insanların acelesi yoktur! (Leadri)
DUVARIN DİLİ: Bir geleceğimiz vardı, o da gelmedi!