Bu hafta köşeme öğretmenlerimizi taşımak istedim, 24 Kasım’dan 24 Kasım’a hatırlanan, şiddet haberlerinin her geçen gün arttığı, şiddetin sınıflarına kadar girdiği öğretmenler..Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı’nın amacı itibarı günden güne azalan öğretmenlik mesleğini daha cazip hale getirmek mi, öğretmenlerin mesleki statüsünü ve itibarını yükseltmek mi, yoksa mesleki gelişimlerini amaçlayarak ekonomik ve sosyal haklarını iyileştirmek mi? Yoksa bunların hepsi mi? Belki de daha fazlasına ihtiyacı var öğretmenlerimizin. Geleceğimizi yetiştiren öğretmenlerimizin toplumsal itibarını artırmak, mesleklerinin prestijini yükseltmeye yönelik üzenlemeler yapılması neredeyse şart artık. Öğretmenlerimiz toplumda daha saygın bir konumda olmayı fazlasıyla hak ediyor. Bunun içinde aslında ilk başta ele alınması gereken konuların başında geliyor öğretmen maaşları.. Maaşların ve tazminatlarının iyileştirilmesi, ekonomik olarak daha iyi bir yaşam standardı sağlanması ve öğretmenlerin maddi anlamda daha güvende olmaları gerekiyor. Tasarı ile ilgili örneğin, başarı teşvikleri ve ek ödemelerin hangi kriterlere göre verileceği ve bu teşviklerin adil bir şekilde dağıtılıp dağıtılmayacağı konusunda açıklık olmadığı kanaatindeyim. Kayırmaca, ve adamcılıktan çok çektiğimiz aşikar. Liyakat ile ilgili tartışmalar bu kadar ayyuka çıkmışken, kriteler daha açık ve objektif olarak belirlenmelidir. Yine bence detaylıca düşünülmesi, bin düşünülüp bir adım atılması gereken konu kariyer basamakları ile ilgili yapılması gereken düzenlemenin yaratacağı huzursuzluk.. Öngörülen kariyer basamaklarının öğretmenler arasında gereksiz bir rekabet ortamı yaratacağı neredeyse muhakkak. İş birliği içerisinde çalışacak öğretmenlerimiz arasında, işbirliğini zayıflatacak ve iş barışını olumsuz etkileyecektir. Eşit işe eşit ücret ilkesini derin bir şekilde ihlal edecektir. Öğretmenler birbirleriyle rekabet etmek değil birlikte çalışmak istiyor. Uzman ve başöğretmen unvanlarının verilmesi sürecinde yeterlilik ve adalet nasıl sağlanacak? Bu unvanların verilmesinde objektif kriterler uygulanabilecek mi? Yoksa seçim meydanlarında kaldırılacağı ısrarla söylenen mülakat, daha da ağır bir şekilde uzman öğretmen ve başöğğretmenlik için de mi getirilecek? Bir diğer tartışma konusu ise öğretmenlerin mesleki gelişimini desteklemek için kurulması planlanan Milli Eğitim Akademisi.. Öğretmenler üniversiteden mezun olup KPSS'den gerekli puanı aldıktan sonra öğretmen adayı olarak 4 dönemlik bir programın ardından başarılı olmaları halinde öğretmenlik mesleğine atanacaklar. Süreç aynen bu cümle kadar uzun..Ve bu dönem de düşük ücretlerle ve güvencesiz bir biçimde geçecek.. Öğretmenleri nitelikli ve donanımlı hale gelmesini sağlamayı,öğretmenlik mesleğini cazip hale getirmeyi, eğitimde kalitenin yükselmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor, tabi su kadar stresli süreci yönetebilirlerse..Ve benim en fazla eleştirdiğim konu ise bu tasarı kimlerin fikri alınarak hazırlandı? Öğretmenlerin, sendikaların ve diğer paydaşların görüşleri yeterince dikkate alındı mı? Daha katılımcı bir süreç izlenmesi gerektiği ve bunun yapılmadığı kanaatindeyim. Ve cümlelerimi bu kadar stresli süreçler yetmezmiş gibi bir de şiddet ile uğraşmak zorunda kalan öğretmenlerimiz için caydırıcı cezaların gelmesini unut ettiğimi belirterek, ve Öğretmene Şiddete Hayır!diyerek bitirmek istiyorum.