İlkokul yıllarımda insanların hayaliydi görüntülü telefonlar. Henüz posta kartları gönderdiğimiz dönemlerdeyiz. Jetonlu telefonlar var hala. Bir gün gelecek aradığımız kişiyi karşımızda göreceğiz diye hayaller kurdururdu öğretmenimiz. Aklım almazdı hayali bile güç gelirdi. Büyük tüplü televizyon ekranlarında hayal ederim uzaklardaki yakınlarımı.. Büyük ekranlardan cebimize indi o hayaller. Evet bir zamanlar hayaldi şimdi gerçek oldu. Teknoloji akıl almaz bir hızda gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Robotlar ile bir küçük girizgah yaptılar hayatımızda. Evde sessiz sedasız çalışırken, odanın birinden gelen sesle irkildiğim, eşimin yoldayken telefonuyla eve komut gönderip o gelmeden evi süpürmeye başlayan robotumuz artık hayatın her alanında olacak gibi görünüyor. Jetgillerdeki uzay çağına yavaş yavaş yaklaşıyor gibiyiz. Ve bu geçiş döneminin bir parçası olan yapay zeka bize daha neler gösterecek hayretle izliyoruz. Yıllar önce kaybettiğimiz Müslüm Gürses sesiyle en son çıkan bir şarkıyı dinlemek. Hiç yabancı dil bilmeyen birini yabancı dilde konuşturmak ilk başta sempatik gelse de aslında biraz da ürkütücü.. Hayatın her alanında var olan hukukun bu alanda var olmaya başlaması gerekiyor. Gerekli düzenlemelerin yapılmaması halinde başı boş, karmaşadan ibaret, her isteyenin her istediğini yapacağı bir mecraya dönüşeceği bir yer olması kaçınılmazdır. Konuyla ilgili Avrupa Parlementosu’nu hazırlamış olduğu çalışmalarda “elektronik kişilik” statüsünü gündeme getirmektedir. Hukukta var olan gerçek kişilik, tüzel kişilikten sonra yapay zeka varlıklar için elektronik kişilik de yolda görünüyor. Aslında verdiğim birkaç örnekte bile yapay zeka kavramı, insanlara özgü bazı özelliklerin yapay zekaya aktarıldığını görüyoruz. Bir nevi insanı ve onun yeteneklerini taklit edebilen bir teknoloji ile karşı karşıyayız. Okuyucularımda yapay zekayı ilk etapta bir robot olarak hayal etse de, yapay zeka aslında o robotun içinde yer alan bilgisayardır. Zaten bu teknoloji bilgisayar biliminin bir alt dalı olarak görülüyor. Şu anda hukuk dünyasında en fazla tartışılan görüş elektronik te olsa yapay zekaya bir kişilik tanınıp tanınmayacağı noktasında yoğunlaşmaktadır. Bazı görüşler kişilik verilmesine karşı çıksa da benim de savunduğum görüş yapay zekanın kişiliğinin kabul edilmesi yönündedir. Geldiğimiz noktada yapay zeka diye nitelendirdiğimiz şey, insanların sahip olduğu bir takım özelliklere sahip olduğuna göre, sırf yapay zeka diye hukuki statü dışında bırakmamak gereklidir. Yapay zeka da hukuken kişi olarak kabul edilmelidir. Burada amaç şu olabilir ki, yapay zeka varlıklara kişilik tanımak ve aynı zamanda da hukuki sorumluluk vermek, bilinçli bilgisayar teknolojilerinin yer aldığı yerlerde ekonominin gelişmesine ciddi katkı sağlayacaktır. Böylece birkaç paragraf üstte ürkütücü olarak nitelendirdiğim bu gelişmeler kaygı verici de olmaktan çıkacaktır. Bilime, fenne, tıbba ve hatta ekonomiye katkı sağlayacak daha ciddi adımlar atmak da mümkün olabilecektir. Sonuç olarak elektronik kişilik de olsa kişilik tanınan yapay zeka, haklara sahip olma ve borç altına girebilme durumu itibariyle toplum huzur ve güvenini pozitif yönde arttıracaktır.