(Dünkü yazının devamı)
(...) Troyalı Türklerin öcünü ilk alan General Turkus, ikinci kez öç alan İstanbul'un fethiyle Fatih, üçüncü ve dördüncü kez öç alan Çanakkale ve sonrasında da Dumlupınar savaşlarıyla Atatürk olmuştur.
Hüseyin Kütük, Saklı Tarih’teki dosyasını Azerbaycanlı büyük lider Ebulfez Elçibey’in ‘Türk, düşmanlarını asla unutmaz; çünkü sen Türk olduğunu unutsan bile düşman senin Türk olduğunu unutmaz!’ sözüyle sonlandırıyordu.
Gerçek şu ki tarih, intikam duygusu ekseninde oluşmuyor. O duyguyla sadece kaosa bulanıyor. Sonuçta hayat bir kan davası değil ve mantığı işletemezsek her intikam, bir başka intikamı doğuruyor.
Buna da kısır döngü diyoruz.
★★
Dün, bugün, yarın...
Birkaç saat değil, birkaç gün de değil; aslında biz hep 18 Mart civarındayız…
‘Çanakkale geçilmez!’ sözünü boğaz kıyılarına kanlarıyla yazmış vatan evlatlarının günüdür 18 Mart...
Gazeteci Saygı Öztürk’ün 18 Mart 2016’da yayımladığı araştırmaya göre; Genelkurmay Başkanlığı'nın 1997'de yayımladığı ‘Birinci Dünya Harbi'nde Türk Harbi - 5. Cilt Çanakkale Cephesi Harekatı Birinci, İkinci ve Üçüncü Kitapların Özetlenmiş Tarihi (Haziran 1914 – 9 Ocak 1916)’ kitabının 244’üncü sayfasında işte o vatan evlatlarıyla ilgili şu sayısal veriler yer alır:
“Personel kuvvası (gücü) ve bu kuvvanın zayiatı:
“Boğazda İngiliz-Fransız donanmalarının (Birleşik Filo) ilk ciddi taarruzunun başlamasından (19 Şubat 1915) Marmara'ya geçmek için Boğaz'ın zorlanmasına yönelik 18 Mart 1915 Muharebesi'ne kadar harekata katılan Türk birliklerinin genel kuvvesi kıtalara göre toplam 3 bin 31'i muharip yani savaşçı, 2 bin 251'i yardımcı olmak üzere 5 bin 287 subay ile 158 bin 363'ü muharip, 97 bin 365'i yardımcı olmak üzere 255 bin 728 er bulunuyordu. (…)
Zayiat: Çanakkale'de her iki tarafın da kaybının oldukça büyük olduğu bir gerçektir. Ancak, Türk tarafı zayiatının genellikle bu muharebelerde verilen şehit sayısıyla daima karıştırıldığı görülmektedir. Nitekim, Çanakkale'de elde edilen büyük zaferin her yıldönümünde, çeşitli platformlarda düzenlenmekte olan törenlerde yapılan konuşmalarda, ‘Çanakkale Muharebelerinde 250 binden fazla şehit verildiği' dile getirilmektedir.”
Genel Kurmay tarafından belgelenmiş gerçek bu!
250 binden fazla vatan evladı…
O zamanki imparatorluk topraklarının dört bucağından…
Erzurum’dan, Trabzon’dan, Aydın’dan, Ankara’dan, Mersin’den, Samsun’dan, Zonguldak’tan, Musul’dan, Kerkük’ten, Erbil’den, hatta Memalik-i Osmanlı’nın dışından, Bakü’den, Nahçıvan’dan da gelmişlerdi…
Doksan dokuz memleketten desek yeridir…
Ve onların dehâ komutanları…
Birkaç yıl sonra buradan edikdikleri deneyimle Kurtuluş Savaşı’mızı örgütleyecek; cesaretleri, fedâkârlıkları, askeri becerileri sınırsız olan serdengeçtiler: Mustafa Kemaller, Kazım Karabekirler, İsmet İnönüler, Fevzi Çakmaklar, Mehmet Vehipler, Mahmut Esatlar, Mustafa Hilmiler, Cemil Conklar, Remzi Alçıtepeler, Hüseyin Avniler ve daha niceleri…
Her memeketten, her rütbeden...
Bu toprakları bize vatan yapanlar…
Çoğu, mezar taşı bile olmayan nice isimsiz birer kahraman...
109’uncu yılında zaferimiz kutlu, şehitlerimizin ve sonradan ebediyete göçmüş gazilerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun!