Hafta içi Erzurum’da görev yapan bir öğretmenden telefon geldi. Hocanın sesi titriyordu ve anladığım kadarıyla çok korkmuştu.
Biraz rahatladıktan sonra başladı anlatmaya:
Her şey bir aramayla başladı. Tanımadığım 0536’lı yabancı numara üst üste aradı. Dördüncü aramadan sonra cevap verdim, vermez olaydım. Arayan kişi, sert bir tonla “ben cumhuriyet savcısıyım, üzerinize kayıtlı 16 tane yasa dışı hat var ve bu hatlar üzerinden bahis, kumar şebekesi yurt dışına para aktarıyor,” dedi. Benim böyle işlerle işim olmaz deyip telefonu cumhuriyet savcısıyım diyen kişinin yüzüne kapattım ve engelledim. Sonra farklı bir numaradan arayarak, ev adresimi, kimliklerimizin fotokopisini, (WhatsApp üzerinden bana gönderdiler) hangi banka ile çalıştığımı, çocuklarıma varana kadar her şeyimi bildiklerini ve bu olayın ciddi olduğunu söyleyince biraz tedirgin olmama rağmen yine telefonu yüzüne kapattım ve engelledim. Sonra çocuklarım beni aradı, “anne polis amcalar seni soruyor,” deyince apar topar eve gittim, beni arayan kişiler çocuklarımla konuşuyordu. Telefonu alınca “eşin savcılıkta yanımızda dediler ama tam o esnada eşimin ismimi söylemesiyle sesini duydum ve arayan kişi “durumun ciddiyetini şimdi anladın mı” diye sordu. Benim telefonumla polisi aramak isterken “eşinin ifadesi alınmadan kimse ile görüşme çok gizli operasyon” dediler. Eşim tekrar ismimi söylediği esnada 2 tane çok profesyonel hazırlanmış, içeriğinde ismimizin geçtiği savcılık yazısı gönderdiler. Artık duygusal kaygı, endişe ve korku ile beyin fonksiyonlarım görevini tam yapmamaya başlamıştı ki çocuklarım, eşim, kimlikler, adresim, telefonlar gibi tüm bilgilerime bunlar bu kadar kolay ulaşamazlar diyerek söylenenleri dinlemeye başladım.
İki gün önce annemin evini satmıştık ve o paradan banka hesabımda 1 milyon 160 bin lira vardı. Paranın ne kadar olduğu, hangi bankada bulunduğu gibi bilgilerin de tamamına sahiptiler. Hesapta bulunan paranın tehlikede olduğunu ve bu parayı güvene almak için maliyenin hesabına göndermemi istediler. O an hiç sağlıklı düşünemiyordum ve gönderdikleri hesaba 500 bin lira gönderdim. Başka banka hesabımda ek hesabım dahil 346 bin lira olduğunu ve o parayı da göndermem gerektiğini söylediler. Tam o parayı 100-100-100-46 gönderirken müşteri temsilcisi beni aradı. (ben o esnada çocukların telefonundan görüşüyorum) Müşteri temsilcisi, “üçüncü 100 lirayı gönderiyorsunuz ve bu durum şüpheli gibi görünüyor, kendi isteğinizle gönderdiğinize emin misiniz?” diye sordu. Çocuğumun telefonuyla görüştüğüm kişi “arkadaşıma gönderiyorum de” deyince müşteri hizmetleri personeli karşı tarafın sesini duymuş olacak ki “siz dolandırılıyorsunuz, sakın para göndermeyin,” dedi. Ve göndereceğim hem 346 bin liraya, hem de hesaplarıma bloke koydu. O akşam karakola, sabah savcılığa suç duyurusunda bulundum ve gerek para gönderdiğim banka, gerekse dolandırıcılar hakkında hukuki mücadelemi başlatacağım. Karakola şikayet için gittiğimde 80 yaşlarında yaşlı bir amcanın da aynı dolandırıcılık şikayetiyle karakola müracaat ettiğini fark ettim.
Evet, hocamızın yaşadıkları özetle böyle. Tabi burada sorgulanması, irdelenmesi, sorulması gereken o kadar çok konu var ki! Öncelikle çocuklarının bilgilerine kadar anlatan birilerinin dolandırıcı mı ya da savcı mı olduğunu kimse bilemez. Yani hocamızın düştüğü bu kötü duruma herkes düşebilir, istediklerini harfiyen yapabilir. Kimse ben kanmam demesin, çünkü ben kanmam diyenlerin tamamına yakını bu tuzaklara düşüyor ki hocamızda olaydan önce ki söylemlerinde böyle bir tuzağa asla düşmem diyormuş. Sizlerin ya da çevrenizdekilerin tamamı çocukların ismi geçtiğinde eli kolu bağlanır, dili lal olur. Geçmiş yıllarda bu dolandırıcıların eşi savcı olan hakimi dolandırdıklarını unutmayalım.
İkincisi dolandırıcılar bu bilgi ve belgelere nasıl ulaşmış ya da nasıl elde etmişler. Çünkü hocanın anlattıkları basit bir dolandırıcı hadisesi gibi değil, organize suç örgütü gibi görünüyor ki o kadar bilgi ve belgeyi çoğu yakınların bilmesi dahi zordur. Ki hesapta 1 milyon 160 bin lira net paranın olduğunu dahi biliyorlar. Günlük havale limiti 500 bin lira olduğu için bu kadar para gönderilmiş, yoksa o esnada paranın tamamı gönderilebilirdi.
Üçüncüsü bankanın birinde hesaba sorgusuz sualsiz para atılıyor ve şüpheli işlem olarak değerlendirilmiyor (ki) hocamız 500 bin lirayı gönderdikten bir kaç dakika sonra bankayı arıyor ve dolandırıldığını söylüyor ama banka 3 iş günü içerisinde size döneceğiz cevabını veriyor. Dönüşte ise olumsuz cevap veriliyor. İkinci banka yani 346 bin liranın bulunduğu banka ise hemen harekete geçerek gönderilen paraya bloke koyuyor. Aynı tedbiri tüm bankalar uygulasa belki de hocamızın 500 bin lirası dolandırıcıların eline geçmeyecekti.
Dolandırıcılara karşı tanınmayan ve şüphelenilen kişilerden gelen aramalarda konuşmayı fazla uzatmayıp kapattıktan sonra hemen 112’yi aramak gerekiyor. Hocamız ilk aramadan ve engelledikten sonra hemen 112’yi arasaydı bu üzücü hadise ile karşılaşmayabilirdi. Çünkü konuşma ne kadar uzarsa dolandırıcıların ikna etme olasılığı o kadar artıyor ve konuşma üzücü sonla bitiriliyor.