Türkiye İstatistik Kurumu mayıs ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,37, yıllık ise yüzde 75,45 olarak açıkladı. Enflasyon, gerek yaz aylarından, gerekse baz etkisinden dolayı haziran ve takip eden aylarda negatif gelecektir. Tabi bu düşüş sadece yüzdelik rakamlara yansıyacağından fiyatlarda gerileme, ekonomik programa sadık kalınırsa ancak yıl sonundan itibaren başlayacaktır.
Yani en iyimser ihtimalle fiyatlarda gözle görülür gerileme için daha 8 ay gibi bir süre var. Bu 8 aylık süreçte emekli ve memur az ya da çok payına düşen zammı alırken asgari ücretliler için herhangi bir iyileştirmeye gidilmemesi, üvey evlat muamelesi yapılması kabul edilemez bir çifte standarttır. Hadi enflasyon düşüş eğilimine girdi ve gelecek aylarda düşüş devam edecek diyelim peki ya ilk 5 ayda gerçekleşen yüzde 22,72’lik kaybın telafisi ne olacak?!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tasarruf tedbirleri doğrultusunda asgari ücrete zam yapılmayacağını, asgari ücret zammının enflasyonu tetiklediğine dair açıklamalarda bulundu. Memura verilen zam ile yaptığı harcamalar enflasyonu tetiklemiyorken, 9 milyon emekli için aynı düzen sürdürülüyorken asgari ücretlilere yapılacak 3-5 liranın enflasyonu artıracağını düşünmek asgari ücretlilerin sahiplerinin olmadığını ortaya koyuyor. İşletmelerin maaş ödemesinde güçlük çekeceğini öne sürenler, tam takır olan Hazine’nin dahi memur ve emekliye zam yaptığını göz ardı ediyorlar. Bu arada emekliye verilecek her zam, yüzdesine bakılmadan hakları olduğunu belirtmek isterim. (ki) Onlara da hak ettikleri zam verilmiyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, “asgari ücrete ara zam için eski sarmala döneriz, 2-3 ay hep birlikte bir bedel ödeyerek bu sarmaldan kurtulmamız lazım” diye açıklamalarda bulunmuş. Tuzu kurulardan olan Gültepe, 2 yada 3 aydan bahsederken neyi kast ettiğini ben anlamadım. Yoksa ‘2-3 yıl’ yerine ‘2-3 ay mı’ dedi diye konuşmasını tekrar dinledim. Gerçekten de 2-3 ay demiş. Demek ki Gültepe, 2-3 ay içerisinde Enflasyonun tek rakama düşeceğini, hazinenin dövizle dolup taşacağını, kişi başına düşen gelirin 20 bin dolar olacağını düşünüyor.
Bunun yanında “hep birlikte bedel öderiz,” derken kendisinin nasıl bir bedel ödeyeceğini çok merak ediyorum(!) Çalışanlarına zaten zam yapmayarak gelirinden feragat etmiyor. Büyük ihtimal tatilinden, harcamalarından, çocuklarını gönderdiği özel okuldan da vazgeçmeyeceğine göre asgari ücretliler “bu neyin bedelidir” diye haklı olarak soruyorlar...
Türk-İş, 4 kişilik bir ailenin mayıs ayı açlık sınırının 18.969 lira, yoksulluk sınırının ise 61.789 lira olduğunu açıkladı. Açlık sınırında sadece gıda harcamaları, yoksulluk sınırında ise gıda, kira, elektrik, yakıt, ulaşım, su, eğitim, sağlık gibi tüm ihtiyaç giderleri dikkate alınıyor. Yani ara zam yapılmaz ise asgari ücretliler gıda harcamalarını dahi karşılayamaz hale gelecekler. Enflasyon artacak diye asgari ücretlileri yatağa aç yollayanlar, bu dünyada olmasa bile mahşerde bu vebalden kurtulamazlar. Birde ya hepimiz aynı gemideydik, ne oldu bu gemiye? Aynı gemideyiz ama kürek çeken asgari ücretli ile emekli, lüküs kamarada oturan ise sabır tavsiye edip ülkenin kaymağını yiyenler.
Son olarak memura 9 günlük bayram tatili verildi. Asgari ücretlilerin pek çoğu 2 gün tatil ya yapacak, ya da yapamayacak! Anlayacağınız sahipsiz asgari ücretliler boşuna sendikalara üye olarak başkanları lüks içinde yaşatıyorlar.
Sayın Yazar, gerçekleri hiçbir etki altında kalmadan çok güzel yazıyorsunuz. Teşekkür ederim. Ama sizin düşündüklerinizi birçok, hatta büyük bir kesim asgari ücretli düşünmedi, düşünmüyor. 2023 genel seçiminden sonra konuştuğum birçok asgari ücretli, kendilerini bu hale getirenlere yine " oyumu bunlara verdim 'dediler, bana. O zaman bunlara ne demek lazım. Beri tarafta akleden, sorgulayan,elestiren insanlara yazık olmuyor mu ?. Diğer tarafta, düşünmeyen, akletmeyen, aklını kiraya verenler, diğer kesimin hakkına saygı duymayıp onların vebaline girmiyorlar mı?. Akledenler neden bunlar yüzünden bu sıkıntıları çeksinler ki ?. Şahit olduğum akledenler, bunlara acımıyorlar ki. Hani " kendi düşen ağlamaz" sözü yine tecelli etti, diyorlar. Ama olan yine düşünenlere oluyor. Düşünmeyeler zaten, ekmek, makarna, bulgura talim ediyorlar, bundan da memnunlar, onlar için hayatın zaten bir anlamı yok ki. Ne zaman düşünen, akleden sorgulayan bir toplum olursak o zaman bu sıkıntılar biter. Selamlar.