Bir aracın değer kaybı aracın kaza yapmadan önceki değeri ile kaza yaptıktan sonraki değeridir. Yani bir kaza yaptınız, aracınızda iki parça değişen ve iki parça boya oluştu. Bu değişimlerden dolayı aracın güncel fiyatı 1 milyon lira ise kazadan sonra 800 bin liraya kadar düşebiliyor. İşte bu oluşan fark aracın değer kaybı oluyor. Bir değer kaybı da tramerde görünen hasar kaydıdır. Ki pek çok alıcı araç alırken bu hasar kaydına dikkat ediyor.
Geçen yıl karşı tarafın yüzde 100 kusurlu olduğu bir kazaya karıştım. Aracımı kazaya neden olan aracın sigortası ile yaptırdığım sırada, daha aracımın tamirat işleri bitmeden her gün bir danışmanlık ve hukuk bürosundan “aracınızın değer kaybını alıyoruz, sadece bir vekalet vermeniz yeterli,” şeklinde aramalarla muhatap olmak zorunda kaldım. Asıl konuya geçmeden önce buraya kadar yaşananlara dair iki önemli hususa dikkat çekmek istiyorum. Birincisi hukuk büroları araçlar kaza yapar yapmaz, sürücülere nasıl bu kadar rahat ulaşabiliyorlar, telefon numaralarını nereden, nasıl alabiliyorlar. Böyle bir imkan varsa, bu imkan neden sunuluyor. İkincisi dolandırıcılık olaylarına açık ve savunmasız bir şekilde aranan vatandaşları hukuk büroları yerine dolandırıcılar çok rahat kandırabilirler. Çünkü vatandaş aramanın kimden geldiğini ayırt edemez (ki) “isminiz bir dolandırıcı şebekesinde geçiyor” diye aramalara karşı milyonlarca lira kaptıranlar oldu. Bu konu ile ilgili ilerleyen günlerde pek çok vatandaş sorun yaşayabilir. Kamunun bu konuda mutlaka bir düzenleme yapması gerekir.
Gelelim asıl konumuza. Güvenilir bir arkadaşım vasıtası ile aracımın değer kaybını almak için bir hukuk bürosuna vekalet verdim. Aslında asıl araştırmak ve öğrenmek istediğim işleyiş ve hukuk büroları karşısında vatandaşın ne derece çıkarı olduğu yönündeydi. Aracımın hasar kaydı 20 bin liraydı ve hukuk bürosuna vekalet verdikten 9 ay sonra maddi zararın tazmini nedeniyle hesabıma 8 bin 300 lira gibi bir ücret yattı. Tabi 9 aylık süre içerisinde yoğun aramalarıma ve en son tahditli konuşmam neticesinde para yatırıldı. Konu hakkında avukatlık bürosunun karşı taraftan kaç para aldığını, kendine aldığı komisyonu, davanın hangi zaman içerisinde sonuçlandığını öğrenemedim.
Kazaya karışmış araçlara ilişkin meydana gelen maddi zararların tazminine yönelik vatandaşları hukuk bürolarının pençesinde aylarca bekletmek ya da tazminatın büyük bölümünü onlara vermek yerine araçların modeline, değerine, kilometresine ve hasarına göre bir fiyat belirleyip bu yönde ilerletmek en mantıklı ve doğru olan işleyiş ancak araştırmalarım neticesinde her sigorta şirketi kafalarına göre bir yöntem ile değer kaybını hesaplıyor. Bundan dolayı da kazaya karışan vatandaşlar en doğru hakkımı bu şekilde alabilirim diyerek hukuk bürolarına müracaat ediyor. Bunun sonucunda da hukuk bürolarının aldığı ve kaza yapana yansıtılmadığı yüksek tazminatlar bizlerin yıllık ödediği zorunlu sigorta ücretlerine yansıyor. Yani düzensiz çark bir şekilde kaza yapana da yapmayana da olumsuz bir şekilde yansıyor.
Yapılması gereken öncelikle vatandaşların genelinde oluşan sigorta şirketlerinin vatandaşa düşük ücret verdiği şeklinde oluşan algıya bir son vermektir. Sonrasında herkese açık bir şekilde değer kaybı hesaplama mekanizması kurulmalıdır. Kazaya karışanlar bu siteye girdiklerinde ve aracın tüm özelliklerini yazdıklarında değer kaybını öğrenebilecekleri sistem ile hukuk bürolarına gidilse dahi ne kadar tazminat alınabileceği hakkında bilgi sahibi olunur.
Vatandaşlara da tavsiyem; benim hukuk bürosuna müracaat etmemin nedeni hem işleyişi öğrenmek, hem de bu durumu sizlere aktarmak içindi ve süreci sizlere aktardım. Ki tanıdık avukat vasıtası ile yönlendirilmeme rağmen sorunlar yaşadım. Sizler önce sigorta şirketine müracaat etmelisiniz. Sizleri “biz tüm haklarınızı daha fazlasıyla alırız” diye arayanlara itibar etmeden kesinlikle tanımadığınız kişi, avukat ya da hukuk bürolarına vekalet vermeyiniz. Sigorta şirketlerinin az bir tazminat vereceğini düşünüyorsanız veya o kadar vaktiniz yok ise o zaman tanıdık bir avukat ile süreci başlatabilirsiniz.