Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar neredeyse sulh hukuk mahkemelerinde görülen yargılamaların büyük çoğunluğunu oluşturur hale geldi. Artan kira bedelleri, kira ilişkisinin taraflarını maalesef ki karşı karşıya getirdi. Yüksek enflasyonun vurduğu alanlardan biri emlak sektörü. Kiralamak için yeni yer bulmak neredeyse imkansız.. Kiralamak için bulunan ve ortalamanın neredeyse altında olan mülklerde bile kira bedelleri cep yakıyor. Barınma, zaruuri bir ihtiyaç iken lüks bir ihttiyaç mı artık diye düşünmeden edemiyor insan. Davaların büyük bir çocğunluğunu eski kiracılarla kiraya veren ev sahipleri arasındaki uyuşmazlıklar oluşturuyor. Çünkü mevcut kiralara konulan %25'lik kira artış sınırı kiraya verenleri çok zor duruma soktu. Kiracı açısından elbetteki düşünmek gerekiyor, ama hakkaniyet ev sahibi açısından da bakmayı gerektiryor. Sadece kira geliri ile geçimini idame eden vatandaşlarımız varken bu artış bedelleri ile geçinmek mümkün değil tabiki. Bu nedenle kiraya verenler, ya ihtiyaç sebebi ile dava açmak için mahkeme yollarını aşındırmaya başladı. Şu an kira davalarındaki yoğunluktan özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük illerde neredeyse sekiz, dokuz ay sonrasına ilk duruşma tarihi veriliyor. İşte yargıda kira davalarındaki artışın sistemi tıkama noktasına geldiğini gören kanun koyucu düğmeye basarak kira davaları için dava şartı arabuluculuk şartını getirdi. Bun göre kira ilişkisinden kaynaklanan bir dava açılmadan önce zorunlu olarak arabuluculuğa başvurmak gerekecek. Uyuşmazlığın arabuluculuk aşamasında çözülmemesi ihtimalinde ancak taraflar dava açabilecek. Peki hangi uyuşmazlıklar bu kapsamda diye baktığımızda ise, ''Kira tespit davaları, kira uyarlama davaları ve kiralananın tahliyesi davalarının yanı sıra ihtiyaçtan tahliye, borç ödememe sebebiyle tahliye, yeni malik ihtiyacı sebebiyle tahliye, 10 yıllık sürenin dolması sebebiyle tahliye, arsa süresinin dolması sebebiyle tahliye, arazi kirası sebebiyle tahliye, kiracının verdiği hasar ve depozitonun geri alınması konularındaki anlaşmazlıklar'' da arabuluculuğa başvurunun zorunlu hale geldiğini görüyoruz. Kira bedeliin belirlenmesine yönelik uyuşmazlıklarda arabuluculuk aşamasının bir nevi başarılı olacağı kanaatindeyim. Taraflar bir şekilde üç aşağı beş yukarı bedel üzerinde anlaşıyorlar. Ancak aynı başarının özellikle tahliye davalarında pek mümkün olacağını zannetmiyorum. Bu talepler yine davaların büyük bir çoğunluğunu oluşturacağa benziyor. Yine getirilen uygulama hukukumuzda kiralananın tahliyesinin bir diğer yolu ilamsız icraya ilişkin hükümleri kapsam dışında bırakıyor ki son derece yerinde bir uygulama olarak görüyorum. Çünkü bu yolda zaten süreç hızlı bir şekilde ilerliyor ve dava şartını buraya da uygulamak tam tersi süreci uzatabilirdi. Bu arada uygulamamnın hemen yürürlüğe girmeyeceğini, ve yürürlüğün yeni adli yıl ile birlikte başlayacağını da belirtmem gerekiyor.
Av.Arb.Selçuk YILDIZ