Bu gün size Fatma Berra Aktoprak kızımızın kaleminden bir hikayeyi aktarmaya başlayacağız. Fatma, inşallah gelecekte adından sıkça söz ettirecek bir kalem gücüne sahip öğrencimizdir.
Kemal Soylu, ünlü mimar Kadir Soylunun tek varisi, sosyetenin en gözdesi, dışarıdaki insanların imrenerek baktığı bir adam… Oysa o kendini sokak dilencisinden daha aciz görüyordu. Yaşadığı hayat babasının herhangi bir projesinden farksızdı. Babasının dilediği hayatı yaşıyordu. Sanki hayatı o değil de babası yaşıyordu. Annesiyse babasına karşı gelemeyecek kadar hastaydı. Bu dünyada babasının planı dışında yaşadığı tek gerçeklik teknelerdi. Denizde turlamayı çok severdi. Onun için deniz bir hobiden öteydi bir tutku gibiydi. Henüz 17 yaşındaydı yakında 18 yaşına girecekti. Doğum gününde babasına dünyayı dolaşma isteğinden bahsetmeyi planlıyordu. Yıllardır o gün için yaşıyordu çünkü. Babasının öfkeden delireceğini biliyordu. Ancak doğum günü gecesi babasının fikrinin asla değişmeyeceğini çok acı bir şekilde öğrendi.
O gece babasız, evsiz ve beş parasız kalmıştı ama aynı zamanda da hayat ortağıyla tanıştığı geceydi. Babası oğlu için uygun gördüğü kızı sevmesini istiyordu. Her şeye hükmeden babası şimdi de bu hayatta ona ait olan tek şeye kalbine de hükmetmek istiyordu. İnsanların çoğu onu şımarık bir çocuk olarak görüyorlardı. Ama o kalbini çoktan aşkla mühürlemişti. Sevdasının zift karası gözleri onun yetimliğini bastıran tek şeydi. Bir temizlikçi koskoca Soylu ailesine gelin olarak gelebilir miydi? Mümkün değil babasının asla anlayamadığı kuralları artık umurunda bile değildi. Hatta bazen keşke daha önce babasının suratına 13 yıldır haykıramadığı ne varsa haykırsaydım diye düşünürdü. Şehnaz, hayatın tanımı bu kelimeydi. Hissettiği bu duyguyu aşk olarak geçiştirmek istemiyordu. Çünkü bu yaşına kadar babası hayatında duyguya yer bırakmamıştı. Şehnaz’a tüm benliğini verdiği gece ona:’’ bu hissettiğim duygunun tanımı yok ben ‘sen’ demeyi seçtim hissettiğim her şey sensin.’’ Demişti. Ona sonsuzluk gibi gelen denize açılmak sevgilisinin sonsuzluğunda boğulmak istiyordu. Şehnaz zengin, hayatını temizlik yaparak geçiren şu dünyadaki tek akrabası kardeşi Şehrazat olan küçük bir kız… Nereden bilebilirdi ki sosyetenin gözdesi Kemal Soylunun çakır gözlerine vurulacağını onu hayatının ta kendisi haline getireceğini. Onun deniz tutkusunu biliyordu ve en çok korktuğu şey de onu bırakmasıydı. Bazen bu korkusunu yenemez belli ederdi gerçi gözünün içine bakan sevgilisinden bir şey saklama konusunda pek başarılı sayılmazdı. Hep ondan başka hiçbir şeyi olmadığına onsuz yaşayamayacağına inandırırdı kendisini. Sanki böyle düşünürse çakır gözlü sevdiği onunla sonsuza kadar kalırdı. O gece ona kaçmayı teklif ettiğinden zerre tereddüt etmem diye düşünürken sadece 3 saniye düşündü o 3 saniyeye geri dönmek isteyeceğini nereden bilebilirdi. Kaderlerini bir fırtınanın göbeğinde noktalayacakları asla akıllarına gelmezdi. Arada sırada ailesini özlese de Kemal, bir daha asla eskisi gibi olamayacaklarını hatırlıyordu. Öyle keskin bir şekilde ayrılmışlardı ki bir daha oraya dönemeyeceğini iliklerine kadar hissediyordu. Bundan sonraki hayatını kendi kontrolünde yaşamak için ödenmesi gereken bedellerin en ağırını ödemişti. 5 yıl sonra Sudat şehrine oğulları Alaattin ile birlikte demirlemişlerdi genelde sadece özel ihtiyaçları için demirlerdi. Artık gerçekten 4 kişilik bir aile olmuşlardı. Şehnaz’a artık kocasının gülümsemesi sahte gelmiyordu. Sudat şehrinde bir süreliğine kalmaya karar verdiler. Kemal sabit kalmak istemiyordu ancak Şehnaz’ı da kırmak istemezdi. O şehirde Feryat ve Figan adındaki ikizlerle tanıştılar şehirdekiler onlara deli olduklarını söylemişlerdi. Şehnaz’a tek yakın gelen insanlar onlardı.