ÖĞRETMENİM
90’li yılların başı ve soğuk bir kış günüydü. Annem hasta ve ben yorgundum. Ödevlerimi yapamamış, öğretmenime ne cevap vereceğim diye te3dirgindim. Annem ise yatağında öksürüklere boğulmuş bir şekilde yatıyor ve benimle ilgilenemediği için üzgün olduğunu söylüyordu. Yanına gittim, su istemişti benden onu uzattım. Konuşmakta zorlanıyor ve yatağında çıkmak istemiyordu. Onun o halini ilk defa gördüğüm için şaşıyor ve üzülüyordum. Annem, canım benim okumam için nelere katlanıyor, hasta dahi olsa beni ihmal etmemeye çalışıyordu. Suyu içtiğinde uyuduğunu sandım ve usulca odadan dışarıya çıktım. Bu ruh haliyle nasıl okula gidecektim hem de ödevlerimi de yapmamıştım. Siyah önlüğümü, beyaz yakalığımı taktım ve kete ile çay yudumlayıp evden çıkmaya yöneldim. Tam kapıdan çıkacaktım ki arkamdan bir ses: “Kızım”
O ses annemin ince ve ruhumu okşayan tatlı sesi idi. Şaşırdım ve kendisine doğru döndüm. Annem yataktan kalkmış ve beni uğurlamak için kapıya kadar gelmişti. Biliyordum ki o an çok hasta idi ve yürümesini bırak yataktan kalkması bile mümkün değildi. Anne yüreği işte derler dayanamamış, okul yoluna düşecek evladını sevgisiyle teselli etmek için kalkmış ve ben okula gitmeden yanıma gelmişti. Annecim, güzel insan neden yatağından kalktın, neden bunu yapmak zorunda kaldın diye sordum:
“Kızım sen eğitim yuvasına gidiyorsun, ilim yapacaksın, birilerine yıllar sonra yol göstereceksin, bunların yanında benim seni yolcu etmemin ne önemi var. Sen azminle, gayretinle ve çalışkanlığınla bunu hak ediyorsun. Hastada olsam seni yalnız bırakamam. Öğretmenine selam söyle, annem hasta olduğu için ödevini yapamadığını ifade et ve özür dile. O senin benden daha çok değer vereceğin insan. O bir öğretmen. Öğretmen, peygamberlik mesleğini icra eden kutlu bir kişiliktir. Öğretmenini incitme, kırma ve sakın ha onu üzme. Bil ki onu üzmen beni daha fazla yaralar ve kalbimi kırar. Hayatının en anında hatırlayacağın rehberin öğretmenin olacaktır. Öğretmenini bir gün değil her gün hatırla. Bil ki öğretmenler gelecek nesilleri yetiştiren ve ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasında lokomotif güçlerdir.”
Annemi dinlerken öğretmenim aklıma geldi. Annemin söyledikleri eksiksiz olarak öğretmenimde vardı ve ben çok şanslı idim. Anneme koşarak sımsıkı ona sarıldım ve yanaklarında öptüm. Böyle güzel düşüncelere sahip bir anneye ve annemin söyledikleri birebir uyan öğretmene sahip olduğum için yüce yaratanıma şükrettim. Annemin elini öptüm ve beni sımsıcak yapan montumla okul yoluna düştüm. Okul bana şimdi daha anlamlı geliyordu. Yeni şeyler öğrenmek ve bunları annemle paylaşmak için sabırsızlanıyordum.
Arkadaşlarım okul bahçesinde sıraya girmiş, öğretmenim ise başlarında bekliyordu. Canım öğretmenim, tüm arkadaşlarımla bire bir ilgileniyor, kimimizin saçını düzeltiyor, kimimizin ise yakalığını, kimimizin ise ruh halini. Annemin söyledikleri aklıma geldi, bir an durdum, düşündüm, ağır ağır yürüdüm. Uzaktan bu halimi öğretmenim anlamış ve haberim olmadan yanıma gelmişti. Semra kızım diye bir ses duyunca irkildim:
-Efendim, öğretmenim.
-Bu ne dalgınlık hali yavrum, hayırdır? Diye sorunca ve birden kendimi bıraktım ve ağlamaya başladım. Öğretmenim o an durdu ve eğilerek benim seviyeme indim ve gözlerimden akan damlaları silmeye başladı. Ben ağlıyorum. Öğretmenim gözyaşlarımı siliyordu. Öğretmenim anlatmak ister misin derken içten ve samimi idi. O ses, o içten ilgi beni zaten tedavi etmiş ve tüm hüznüm bitmişti. Olur, öğretmenim dedim ve kısaca yaşadıklarımı anlattım. Beni sonuna kadar dinledi ve hüznüme oda ortak oldu. Annemle aramızda geçen konuşmaları anlattım. Bu sefer gözyaşları dökülen öğretmenim idi. Ne güzel insandın sen canım öğretmenim, derdimle dertlenmiş, hüznüme ortak olmuştun. O gün her şeyi unutmuş okulda en mutlu insan ben olmuştum.
Öğretmenim o gün bana bir şey söylemişti ve o gün bugün o söz benim kulağıma küpedir. “Hayat her zaman insanlara güzellikler sunmaz. Hayatı o umutsuz anlarda bile güzel kılan insanın yüreğidir ve o yüreğe ekilen sevgi tomurcuklarıdır.” Hikaye için ablam Semra Özdemir’e teşekkür ederim.