Tatarların kim oldukları ve hangi kökten geldikleri hala araştırılmakla beraber Tatar kelimesi tarih boyunca farklı topluluklar için kullanılmıştır. Mesela İslam dünyasında Moğollar kastedilirken Tatar kelimesi kullanılmış ve hatta Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın halkından bahsedilirken de bu halka Tatar diye hitap edilmiştir. Türk toplumunda ise Kıpçak Türkleri için Tatar denilmiştir. Daha da farklı şekilde Ruslar, Müslüman Türkleri anlatırken Tatar kelimesini kullanmış ve bu kez işin içine din de girmiştir. En eski şekliyle de ilk Türklerde “diğer insanlar” anlamına gelecek şekilde kullanılmıştır. Bu kullanımlar çoğaltılabilir.
Tatarların kim olduklarına yani hangi kökten geldiklerine bakacak olursak sadece Türk olduklarını yahut sadece Moğol olduklarını savunanlar vardır. Bir başka kesim ise Tatarların, Türk Moğol karışımı bir topluluk olduğunu söyler. Yani ataları Moğol idaresinde yaşamış ve zamanla Moğolları da Türkleştirmiş olan Türklerdir. Ancak tüm bunların arasında en çok kabul gören fikir Tatarların Kıpçak Türklerinin bir boyu olmasıdır.
Dünya üzerinde yaşadıkları yerler; Rusya, Ukrayna, Çin, Kazakistan, Romanya ve Türkiye gibi ülkelerdir. Büyük bir bölümü ise Karadeniz’in kuzeyinde, Kırım bölgesinde yaşamaktadır. Dinleri İslam, genellikle konuştukları dil ise Rusça’dır. Tatarca dilinin olmasına rağmen büyük bir kesimin Rusça konuşmasının sebebi Rusya’nın güneyinde yaşamaları ve bir süre Rus hakimiyetinde kalmalarıdır. Fakat Rusça’nın haricinde Tatarca konuşan kesimde bulunmaktadır. Günümüzde Rusya içinde yer alan Tataristan Cumhuriyeti ve Kırım Özerk Cumhuriyeti halkları ise kendilerini Tatar olarak tanımlamaktadır. Tatarlar kendi aralarında Kırım, İdil, Sibirya, Ak ve Kara Tatarlar olarak beşe ayrılırlar.
Tatarların bulundukları asıl bölgelerden diğer ülkelere yayılmaları ise savaşlar ve sürgünlerle başlamıştır. Örneğin 1475’te Osmanlı Devleti’ ne bağlanan Kırım Hanlığı 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı himayesinden çıkmıştır. İlerleyen dönemlerde bölgeyi Ruslar’ın işgal etmesi üzerine yerel halk göç etmek zorunda kalmıştır. Göç ettikleri başlıca yerler ise diğer Osmanlı topraklarında ki ülkelerin bazılarıdır. 1944 yılına gelindiğinde ise 250 bine yakın Kırım Tatarı 3 gün içinde hayvanların taşındığı vagonlarda Orta Asya’ya sürgün edilmiştir. Sürgün edilen birçok insan yolculuk sırasında veya gittikleri yerlerde hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu süreçte Tatarların göç ettikleri yerlerden biri de o dönem Osmanlı toprağı olan Anadolu’dur. Günümüz Türkiye’sinde Tatarların bulunduğu şehirlerin başında Eskişehir gelmekte ve şehir nüfusunun yaklaşık dörtte birini tatarlar oluşturmaktadır.
Tatar kültürüne bakacak olursak; günümüzde yaşayan ve Kırım’dan göç etmiş Tatarlar ne yazık ki kültürlerine sahip çıkamadıklarını, zamanla asimile olduklarını söylemekteler. Anlattıklarına göre de Anadolu’daki kültür ve dil yapısıyla Kırım’daki birbirinden farklıdır. Bu sebeple de göç ettikleri yerlerde o bölgeye ve bölge halkına ayak uydurabilmek için kendi kültür özelliklerini yavaş yavaş kaybetmişlerdir. Tatarca dili geçmişte göç eden Tatarlar tarafından daha çok konuşulurken günümüzde Tatarca konuşan ve bilen kişi sayısı azalmıştır.
Toparlayacak olursak Tatarlar Kıpçak Türklerinden kabul edilen bir Türk boyudur ve daha çok Kırım bölgesinde yaşamışlardır. Bazı sebeplerden dolayı ana yurtlarından göç etmiş veya sürgün edilmişlerdir. Bu da farklı ülkelere yayılmalarına, yayılırken de dil ve kültür özelliklerinin zarar görmesine sebep olmuştur. Günümüzde ise birçok ülkede yaşamlarını sürdürmektedirler. Yazı için Zehra Beğüm Nehire teşekkür ederim.