ŞAPKA KANUNU (25 KASIM 1925)
Osmanlı Devletinde değişik ulusların yaşamasından dolayı çeşitli başlıklar kullanılmakta idi. Bu durum özellikle fes kullananların farklı görülmesi yüzünden toplumsal ayrıcalık haline gelmiştir. Mustafa Kemal yeni bir düzenleme getirerek herkesin tek tip başlık giymesini zorunlu hale getirmiştir. Mustafa Kemal: “Milletimizin başında cehalet ve gericiliğin, ilerleme ve medeniyet düşmanlığının simgesi olarak algılanan fesi atarak onun yerine tüm çağdaş dünyanın kullandığı şapkayı giymek ve böylece Türk milletinin çağdaş toplumsal hayattan, düşünce itibariyle de hiçbir farkı olmadığını göstermek bir zorunluluktu.” Sözü şapka inkılâbını özetlemiştir. Sınavda karşımıza çıkan konulardan biri olan şapka kanunu çağdaşlaşmayla alakalıdır. Toplumun çağdaş bir görünüme kavuşması için paşamız büyük mücadele yapmıştır. Bu konuda ilk şapka giyende Mustafa Kemal olmuştur. Şapka ilk defa Kastamonu da giyilmiştir.
TEKKE - ZAVİYE ve TÜRBELERİN KAPATILMASI (3O KASIM 1925)
Osmanlı Devleti döneminde sosyal hayatın vazgeçilmez kurumlarından biri olan tekke ve zaviyeler belli bir dönem sonra bu hüviyetlerinden ayrılarak eşitsizliklerin yaşandığı kurumlar olmuşlardır. Hatta tekkeye gidenle gitmeyen ayrı tutulmuştu. Halk, din istismarcıları tarafından kullanılmaya başlanmış türbeler maddi kazanç sağlanan yerler haline dönüştürülmüştür. Çağdaşlaşma yolunda ilerleyen Türkiye bu durumu ortadan kaldırmak amacıyla 1925 yılında harekete geçmiştir. Mustafa Kemal: “Efendiler ve ey ulus, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, tarikat öğrencileri ve kapılanmışlar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyruk ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir.” diyerek yapılacak inkılâbı özetlemiştir. Yapılan yenilik laiklik ilkesiyle doğrudan alakalı olup halkçılık ve İnkılâpçılıkla da ilgilidir. Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması ile birlikte laiklik yolunda adım olarak şeyhlik, dervişlik, falcılık, üfürükçülük, muskacılığında yasaklandığı görülmektedir.
AŞAR VERGİSİNİN KALDIRILMASI (17 ŞUBAT 1925)
Müslümanlardan alınan ürün verginin yüksek olması çiftçileri tarlalarını bırakacak seviyeye getirmişti. Halk arasında çiftçi olanla olmayan arasında fark oluşmuş âdete tarımla uğraşanlar cezalandırılmış idi. Mustafa Kemal çiftçinin üzerindeki yükü görmüş Aşar vergisini kaldırma kararı almıştır. Aşar vergisinin kaldırılması ülkemizde ki ilk bütçe açığının da çıkmasına neden olmuştur. Aşar vergisinin kaldırılması halkçılık ve laiklikle alakalıdır.
MİLADİ TAKVİMİN KABUL EDİLMESİ
Türkler tarih boyunca birçok takvim kullanmışlardır. Osmanlı Devleti döneminde Hicri ve Rumi takvim kullanılmaya başlanmıştı. Batı ile ticari ilişkileri düzenlemek ve ülkede bütünlüğü sağlamak yolunda atılan adımlardan birisi de Miladi takvimin kabul edilmesidir. Miladi takvim, 26 Aralık 1925’de kabul edilip 1 Ocak 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkler, İslamiyet’in kabulünden önce On iki hayvanlı Türk takvimini kullanmıştır. Daha sonra sırasıyla Hicri takvimi, Celali takvimi, Rumi takvimi ve Miladi takvimi kullanmıştır.
ULUSLARARASI SAAT’İN KABULÜ (1 OCAK 1926)
Osmanlı Devletinde, güneşin doğuş ve batışına dayalı saat sistemi mevcut olup ülkede saat konusunda bir bütünlük sağlanamıyordu. Bu durum hem ülkede hem de dış dünyada uyumsuzluklara neden oluyordu. Batı ile ticari ilişkileri kolaylaştırmak amacıyla uluslararası saat sistemine geçilmiştir. Alaturka saat sisteminden alafranga saat sistemine adım atılmıştır. Yapılan yenilik hareketi doğrudan İnkılâpçılıkla alakalıdır.
MEDENİ KANUNUN KABULÜ
Medeni kanunun kabulü ile kadın ile erkek arasında eşitsizlikler giderilmiş, halkçılık doğrultusunda önemli adımlar atılmıştır.
ULUSLARARASI RAKAMLARIN KABULÜ
Osmanlı Devletinde kullanılan rakamlar Arap rakamları olup batı ile ilişkilerde zorluklar çıkarmakta idi. 20 Mayıs 1928 yılında Romen rakamları kabul edilerek batılılaşma yolunda önemli bir adım daha atılmıştır.
ULUSLARARASI UZUNLUK VE AĞIRLIK ÖLÇÜLERİNİN KABULÜ
Uzunluk ölçüleri ülkede farklı olarak kullanılmakta ve eşitsizliklere neden olmaktaydı. Özellikle Batı ile gerçekleştirilen ticari ilişkilerde sorunlar yaşanıyor, ticari ilişkiler zayıflıyordu. 1 Nisan 1931 yılında kabul edilen uzunluk ve ağırlık ölçüleri ile bu sorunda çözüme kavuşmuştur. Endaze - Kulaç - Karış - Arşın yerine Metre, Kile - Okka - Çeki yerine Kilogram kabul edilmiştir.
Sayın Yazar, Mi'raç Kandiliniz mübarek olsun. Selamlar saygılar.
Eğer bunlar olmasaydı , bugün camilerdeki beş vakit okunmayacak, millet köle olarak yaşayacaktı. Bugün bu ülke, Suriye , Irak, Afganistan, Suud, Libya vb. gibi uydu bir devlet olacaktı. Laik ve demokratik bu ülkeyi bize bırakanlar nur içinde yatsınlar. Âmin !.