Hiç iyileşmeyeceğini bildiğim bir yaranın kapanmasını bekleyen çocuk saflığındayım bugün.
İçimdeki çıbanın cerahatten kuruduğunu, azıcık kabuk bağladığını sanmamla üzerindeki kalın tortuyu koparmam bir oluyor.
Yaramın ağrısını yüreğimin acısı bastırıyor. Bir türlü acıması gereken yerin sızısıyla sarsılıp, elimi oradan çekmem gerektiğini anlayamıyorum.
Yüreğim hayatın bütün sızılarını mıknatıs gibi kendine çekmekle meşgul.
Yorgunum… Hayat bütün saflarıyla bana karşı saldırıya geçmiş gibi…
Mücadeleden acizim… zaten ben kim oluyorum ki, direnebilecek gücü toplayıp saldırıya geçebileyim.
Öfke bulutları geçiyor aklımın her köşesinden… karşıma çıkan, usumu çürütmek için durmadan çabalayan herkese ve her şeye karşı, önlenilemez bir kinle sarsılıyor her zerrem!
Nasıl bir enaniyet duygusuyla hayatı sahiplendiğimi anlıyorum.
Öfkem, başkalarının edip eylediği kötülüklerin karşılığı değil…
Celalimin, kendimi dünyanın gerçek sahibi sayışımdan olduğunu anlıyorum!
Utanıyorum.
Gözlerimi buğulandıran yaşlardan bir lahza kurtarıp, Yunus’a çeviriyorum. O benimle hiç ilgilenmeden yüreğimi diken sözlerini sıralıyor.
Biz kimseye kin tutmayız
Ağyar dahi dosttur bize
Kanda ıssızlık var ise
Mahalle vü şardır bize
Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize
Vatan bize cennetdürür
Yoldaşımız Kak'dürür
Hak'tan yana yönelicek
Başka yollar dardır bize
Dünya bir avrattır karı
Yoldan iltir niceleri
Sürün gitsin öyleleri
Onu sevmek ardır bize
Dünya haramdır haslara
Helal olmuş nekeslere
Biz dünyayı dost tutmayız
Ol dünya murdardır bize
Yunus eydür Allah deriz
Allah ile kapılmışız
Dergâhına yüz tutuban
Hemen bir ikrardır bize
Yunus bitirince sözlerini, kin duymanın ne işe yaramaz bir bencillik olduğuna emin oluyorum.
Acım sonsuz…
Kendi becerebildiklerimden umarım hiç yok.
Ayıyorum ki, Ol dünya murdar olmadıktan sonra ancak benliğim zayii edecek kendini.
Beni yakıp küle çevirecek her şeye hâkim olabilirim zannım.
Ve hiçbir işe yaramayan kof bir kütük gibi terk edeceğim âlemi.