“Ey İnsan!
Kur’anı' sana bedbaht olasın diye indirmedik” Taha 1-2
İçin içini yiyor değil mi?
O iş nasıl olacak…
Bu okul nasıl bitecek…
Başımdaki sevdalı bulut bir kuru gürültünün mü yoksa muhteşem bir rahmetin mi haberini getirecek?
En başarılı olduğunda dahi içinde bir burukluk…
Çok sevdiklerinin yanında bile anlamsız bir çaresizlik bırakmıyor yakanı değil mi?
Sanki kalbin seninle birlikte atmıyor…
Aklınca sevindiklerin yüreğinin kederleri sanki…
Düşünüyorsun, mutsuz olman için kayda değer bir gerekçe de gelmiyor aklına.
İçinden çıkamadığın, kendine bile anlatamadığın kocaman bir noksanın var…
Ve sen eksik parçayı ne yapsan tamam edemiyorsun.
İsmini koyamadığın o sıkıntının mengenesinde kıvranmanın sebebini kendine bile açıklayamıyorsun.
Canından bezdirdikçe bezdiriyor hayat seni…
Oysa başarıların, kendince galibiyetlerin, etrafında itibar denilecek bir forsun var.
Tersini beklerken başkalarını diz çöktüren her başarın endişeni biraz daha artırıyor…
Seni daha fazla mutsuz ediyor!
O halde bugüne kadarki akıl hocalarını it elinin tersiyle… Belli ki başarılı değiller…
Kişisel gelişimcileri, hayatı kibirli bir yarışa dönüştürenleri, yenilmek istemiyorsan yeneceksin diye bastıranları çıkar hayatından!
Şimdi öz sesini dinle… Bil ki; kederli gönlüne buradan bir şifa sözü erişir..
Anla artık, bir türlü huzur bulmayan kalbin, seni daraltan ruhun, sesini sana duyurmak için çırpınıyor.
Kuralları sen koyduğun müddetçe kazandım sansan da bedbaht olmaya mahkumsun.
Çünkü sen kuralları konulmuş bir hayatın misafirisin.
Senin sandığın hayatının misafiri!
O halde seni mutlu edecek kuralları anlamak için herşeye yeniden başla…
Ikra’bismi rabbikellezî halak… Oku Yaradan Rabb’in adına…
Hayatı yeniden oku, anla, anlamlandır!
Bak o zaman içindeki buz dağı nasıl sıcacık bir bahar meltemine dönüşüyor…
Kalbindeki burukluk kainata yetecek bir mutlulukla nasıl yer değiştiriyor, gör o zaman.