6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması (KVK) amacıyla kullanıcı verilerini işleyen ve tutan tüm işletmeler için Kişisel Verilerin Korunması Kanunu geçtiğimiz yıllarda yürürlüğe girmişti. Kanun sayesinde mağazacılık, akaryakıt, ulaşım, iletişim, internet ve banka gibi doğrudan müşteri bilgisi tutan firmalar, kullanıcılarının onayı olmadan SMS gönderemiyorlar. Onay almadan mesaj gönderenlere 5 bin lira ile 100 bin lira arasında idari para cezası uygulandığı gibi tekrarı halinde bu ceza 1 milyon liraya kadar çıkabiliyor...
Mesajlarda bu uygulama varken aramalarda tüketicileri canından bezdiren rahatsızlık devam ediyor. Özellikle internet ve GSM aboneliği için tacize varan aramalarla tüketiciler rahatsız ediliyor. İlginç olan ise bu kişilere ya da abonelik alanlara ya da gruplara dolandırıcı diyemiyoruz! Çünkü mevcut kayıtlar üzerinden aboneliği veya taahhüdü değiştirme, yeniden başlatma yetkileri var(!)
Bakanlığın resmi internet sitesi ve e-Devlet Kapısı aracılığıyla ulaşılan Ticari Elektronik İleti Şikayet Sistemi üzerinden internet ve GSM firmaları şikayet edilebiliyor. Ancak bu arayanların resmi ismi olmadığı için herhangi bir işlem yapılamıyor. İleti Yönetim Sistemi (İYS) üzerinden kayıt, veri girdisi ve talep göndermelerin yapılamadığı ve bu uygulamanın gereksiz olduğuna dair pek çok görüş ve şikayet de aldık. Numara engelleme noktasında ise vatandaş işini gücünü bırakıp günde bir kaç kez arayan numaraları engellemek için vakit harcamak zorunda kalıyor ki zaten her defasında aramalar farklı numaralardan oluyor.
Bu nedenle gerek Ticaret Bakanlığı, gerek Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, gerekse adli makamlar bu soruna bir çözüm bularak tüketicileri zulümden kurtarmak için çalışma yapmaları elzemdir.
İptal Edilen Konut Kredisi Sigortası
Okuyucularım bilirler, 2023 yılı içerisinde yazdığım bir yazıda konut kredisi sigortasının zorunlu olmadığını ya da istenilen sigorta şirketinden yapılabileceğini belirtmiştim. Bu köşede her yazdığım, tüm tüketicilerin anlık karşılaşabileceği sorunlar ya da konular olduğundan dolayı hak arama bilinci noktasında önemlidir. Ki bir kaç ay sonra herkesi uyardığım sorunla ben karşılaştım!
Geçen yıl konut kredisi kullanmıştım. Bu yıl şubat ayında kredinin ilk yılının tamamlanması nedeniyle zorunlu deprem sigortası DASK 1.650 liraya yenilendi. İkinci gün 7.024 liraya zorunlu olmayan konut sigortası yapıldı. Üçüncü gün ise 960 liraya hayat sigortası... Üç gün içerisinde 10 bin liraya yakın sigorta kesintilerinin fazla olduğunu, zorunlu olmayan konut sigortası ücretinin fahiş oranda yansıtıldığını, gerek müşteri hizmetleri, gerekse banka yetkilileri ile paylaşsam da bir sonuç alamadım.
Sonrasında sigortanın kesildiği şirkete detaylarını açıklayarak “aydınlanma metnini okumadım, anlamadım. Açık rızam ve onayım olmadan, hür irademle beyan vermedim. Bu nedenle zorunlu olmayan konut poliçesinin iptalini ve tarafımdan kesilen 7024,23 liranın geri ödenmesini talep etmekteyim,” şeklinde kanun maddelerini belirterek dilekçe yazdım. Bir gün sonra hesabımdan kesilen 7024 lira iade edildi. Görüştüğüm bankacılar dahi sigortanın iptal edilmesini hayretle karşıladılar ve “bu ilk olabilir” diyenler oldu. İptal edilmeseydi, Tüketici Hakem Heyeti müracaatı başlangıcı ile hukuki olarak tüm yollara başvuracaktım.
Konut sigortası noktasında zaten istekli olmayan vatandaşlara birde yüklü miktarlarda 3 ayrı ödeme çıkarılırsa birileri itiraz edecektir ki benim itirazım sonucu ücret iade edildi. Ancak makul bir fiyatla konut sigortası yapılsaydı o zaman bu kadar yüksek perdeden itiraz etmezdim ve mecburi olmasa da gerekli olduğunu düşündüğüm için sigortayı yaptırırdım.
Vatandaşları İcra Dairelerinin Kapısına İtiyorsunuz!
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda, “kredi kartlarında düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda birkaç fikrimiz var, çalışmalarımız sürüyor.” Şeklinde açıklama yapmıştı.
Emekli ve işçilerin kredi kartı ile günü kurtardığı bir dönemde gerek taksit sınırlaması, gerek nakit çekim, gerekse limit düşürme gibi uygulamalar vatandaşları korumak için değil, icra dairelerinin kucağına atma amaçlı uygulamalardır. Şu an tüketicilerin pek çoğu bazı zaruri ihtiyaçları için ‘mecburi olarak’ kredi kartına başvuruyorlar.
Fahiş artışlardan dolayı haftaya detaylıca değineceğim Ramazan ayında tüketicileri çok zor bir 30 gün bekliyor. 1 Nisan’dan sonra ekonominin seyrini kimse bilmiyor. Ekonomistlerin “acı reçete 1 Nisan’dan sonra” açıklamasına “yalan, iftira” diyende yoktur. Bayramı, öğrencisi, kurbanı derken vatandaşlar kredi kartına istemeyerek de olsa müracaat edebiliyor.
Bu nedenle kredi kartına sınırlama getirmek vatandaşların faydasından ziyade zararına bir girişim olacaktır. Kredi kartını gereksiz harcayarak geleceğini, hane içi bütçesini düşünmeyenlere de artık yapacak bir şey yoktur. Özellikle böyle kritik bir dönemde adımlarını dikkatli atmayanlar için tüm kullanıcıları cezalandırmak hakkaniyetli olmadığı gibi sosyal devlet anlayışına terstir. Bizimde destek verdiğimiz sıkılaştırma politikasını ağırlaştırayım derken vatandaşları geçinemeyecek hale getirmeyin!