Geçen yıl bu köşede yazdım. “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bünyesinde TOKİ gibi bir enstrüman var ancak TOKİ, artan fiyatlarda ki lokomotifin bir parçasını oluşturur hale geldi. Şu an ki fiyatların biraz gerisinde kalsa piyasalar toparlanacaktır. Ancak TOKİ yeni projelerinde gerek peşinat, gerekse ödemeler noktasında oluşan enflasyonist ortama fazlasıyla ayak uyduruyor.” O günlerde bu yazıyı yazarken ev sahibi olacakların yaşayacakları sıkıntıların ayak seslerini duyuyordum. Ne yalan söyleyeyim, son güncellemeler yayınlanınca bu kadar olacağını beklemiyordum.
Dar gelirliler için sosyal konut inşa eden TOKİ’nin güncel fiyatları hepimizi şaşkına çevirdi. Metrekare oranına bakınca fiyatların piyasa ile aşağı yukarı aynı olduğu ve 15 yıl boyunca memur maaş artış oranına göre belirlenen zam oranıyla da daha pahalı hale geldiğini söyleyebiliriz. Hal böyleyken konut fiyatlarında düşüş beklemek de hayal oldu.
İşte TOKİ’nin internet sitesinde yer alan güncel fiyatların özeti. Yakutiye Soğukçermik bölgesinde net 90 metrekare, 3 artı 1, ikinci bodrum kat, yani eksi 2’de bulunan bodrum katın dahi satış fiyatı 1 milyon 73 bin, aylık ödemesi 5.386 lira. Zemin kat 1 milyon 335 bin, aylık ödemesi 6.678 lira. Üst katlar ise 1 milyon 560 bin liraya kadar çıkıyor. Aylık ödemesi 7.800 lira. 2 artı 1 evlerde ise net 72 metrekare, eksi 2 bodrum kat 860 bin lira olarak kayıtlara geçmiş. Aylık ödemesi ise 4.309 lira. Üst katların 1 milyon 269 bin liraya kadar çıktığı ve aylık ödemelerinin 6.349 lira olduğu TOKİ’nin kendi internet sitesinde yer alıyor. Erzurum’da ki tüm bölgeler ortalama aynı fiyatlara sahip.
Geçen yıl sonlarında Gezköy TOKİ kuraları çekilen hak sahipleri toplamda 378 bin ila 450 bin lira arası ödeme yapacaklar. Geçen hafta çekilen kuralarda ise 3 katı fazla ödeme yapılacak. Düşünsenize binalarınız yan yana, komşusunuz. Kura çekiminde 1 yıldan az süre geçmiş diye üç katı fazladan ücret ödüyorsunuz.
TOKİ hak sahipleri bu konuda aşırı tepkililer. Hak sahiplerinin pek çoğunun emekli ve asgari ücretli olduğundan dolayı “7.500 lira ile ödemeleri nasıl yapacağız” diye haklı olarak soruyorlar! Bu nedenle Erzurum siyasilerinden fiyat güncellemelerinin tekrar gözden geçirilmesi noktasında talepleri var.
Doların 35 Lira Olmasını Bekleyen İhracatçı!
Son günlerde dövizin artmasının ihracatçılara avantaj sağladığına dair bazı yorum ve söylemleri okuyor, duyuyoruz. Yani TL’nin tarihi değer kaybetmesi, her yeni güne zamlarla uyanmamız, gelir dağılımı makasının kapanamayacak şekilde açılması, yoksulun daha fazla yoksullaşması, yurt dışına ürün satan şirketlere rekabet imkanı sağlıyormuş.
Bunun yanında Japonya ve Çin gibi gelişmiş ülkelerde de aynı ekonomik politikaların yürütüldüğü ve başarılı olunduğu gibi aklımızla alay edercesine açıklamalar yapılıyor(!) Evet, aklımızla alay ediliyor. Çünkü bu tür açıklamaları yapanlar, sıradan birileri değil, kendine ekonomist, iktisatçı, para piyasaları uzmanı diye adlandıran kişiler.
Dolar 8 liralarda iken ihracatçı 10 lira olmasını istiyor, 10 lira iken 15, 15 lira iken 20... Şimdi dolar 30 liralara dayandı ve 35 lira ile İhracatçı rahatlar gibi açıklamalar iyi niyetli değildir!
Bu açıklamaları yapanlar, ülkemizde pek çok ürünün ihracı için ortalama satış fiyatının yarısı kadar ithalata ihtiyaç olduğunu çok iyi biliyorlar. TL’nin dolar karşısında tarihi değer kaybına dertlenmek ya da çözüm aramak yerine bu gerekçelerle kılıf bulmak ahlaki olmadığı gibi etik de değildir. Geride bırakılan ve önemsenmeyen 85 milyonluk bir nüfusu ve o ülkenin geleceğini yok saymanın izahı yoktur!
Bazılarının gereksiz söylemlerine inat döviz kuru baskıyla, müdahale ile belirli bir seviyenin altında tutulmaya çalışılıyor. Çünkü dövizin her yükselişi yeni zamlarla halkın sırtına vurulan yük olarak geri dönüyor. Emtia artışlarına endeksli enflasyon, maaşlara zam olarak karşılıklı oranda yükselse dahi gelir dağılımında ki farkı kapatmıyor. Bakın çok basit bir örnek vermek gerekirse, 2021 yılında 150 bin lira olan bir ev şu an 1 milyon 500 bin lira. Alım gücümüze fazladan bir sıfır eklendi. O günlerde asgari ücret net 2 bin 825 liraydı. Bir sıfır eklendiğinde asgari ücretin bugün 28 bin 825 lira olması gerekirken bu rakamın yarısı dahi verilmiyor. Emekliler keza öyle.
Tabi ki her vatandaş gibi bizlerde ihracatın artmasını ve ülkenin ihtiyacı olan döviz talebinin karşılanmasını isteriz. Ancak niteliksiz ihracat yapayım derken o ürünleri üreten halkı yoksullaştırmak ticaret değil, kendi menfaatini düşünmektir. İç arz ve talebi dengelemeden dışarıya açılmak bir ülkeyi geliştirmez, aksine yoksullaştırır. Aslında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zeytinyağının aşırı pahalı olmasından dolayı ihracatını yasaklaması yukarıda yazdıklarımın net özetidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan tesadüfen zeytinyağı fiyatlarını gördü. Umarız yakın zamanda bir manava girme imkanını bulur da sebze ve meyve fiyatlarının ne halde olduğunu görür.
Son olarak uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türk bankalarının görünümünü negatiften durağana yükseltti. Alanında uzman ekonomi yönetiminin tam bağımsız hareket edemediği halde kısa zamanda önemli işler başarmasının sonucudur bu yükseliş. Devamı ülkenin yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi ve ülke ekonomisinin yeniden tırmanışa geçmesidir. Şu an için halkın bütçesine bir yansıması olmasa da, bu gelişmelerin tamamının mutlu sonla biteceğine inanıyorum.