“Yoksa insan, her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır?” (Necm 24)
Bu mümkün değil: İnsan sınırlı ve aciz bir varlık, her istediğini elde edemez, edemiyoruz. Bunun ortaya çıkardığı gerilim, yılgınlık, huzursuzluk sadece bir şekilde insanı üzmez. O da Allah’ın iradesine teslim olmaktır. Demek nasipte yokmuş, kader böyle cereyan etti, hakkımdan hayırlısı bu imiş, bu sığınma insanı insana kulluktan ve ıstıraptan kurtarır. İnsandan umudunu kesenler, ilah bildikleri tanrılarına yönelerek, temennilerinin gerçekleşmesini onlardan beklerler. Putlardan yahut yaratıklardan (inek, maymun, cin, şeytan, vs.) yardım ummak boş ve anlamsız bir kuruntudan ibarettir. İnsan kendisini yaratan Allah’a kulluk etmeli ve ne isteyecekse ondan istemelidir.
Surenin 25. Ayetinde ise Rabbimiz, “Ahiret de dünya da Allah’ındır,” buyurmaktadır.
Kur’an, insanın aklına varoluşla ilgili gelen sorulara kesin cevaplar verir. Bu ayette o cevaplardan biridir. Allah dünya ve ahiret hayatının sahibi ve hâkimidir. Allah, varlığı yaratan ve yönetendir. Haliyle varlığın çeşitliği ve özelikleri Allah’ın fiilidir; insan, hayvan, bitki, cisimler ve manevi varlıklar, bunları yaratan, yöneten ve hükmeden, O’dur. Müminler bu şuurdaki insanlardır. Onlar, imanları gereği, üzerlerine düşeni yapar ve Allah’ın iradesine teslim olurlar.
Surenin 26. Ayetinde de Rabbimiz bizi aydınlatmaya devam etmektedir: “Göklerde nice melek var ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah’ın izin vermesi dışında, bir işe yaramaz.”
Şefaat suçlu insanların bir beklentisidir. Bu ayet ve Kur’an’daki ilgili diğer ayetler, şefaat meselesini Allah’ın vereceği izne bağlamıştır. Peygamber, veli, melek, şefaat yetkileri yoktur. Eğer şefaat izni verilecekse bu izni dilediği ve razı olduğu kimseye Allah verecektir. Şefaate nail olmayı umarak kulluk görevini yapmamak yahut ihmal etmek, kişiyi cehenneme sürükleyebilir.
Mekke putperestlerinin yaptığı gibi, putlar yapıp onların melek olduğunu iddia ederek, bir de kadın isimleri verip onlara tapmak, onlardan hidayet ve kurtuluş beklemek, saygısızlık ve küfürdür. Kur’an bize şunu öğretmiştir: Melekler, Allah’ın yarattığı, cinsiyetsiz ve şefaat yetkisi olmayan varlıklardır. Hangi din, kültür, medeniyet Allah’tan başka ilahî bir güç merkezi olduğunu kabul ediyorsa o şahıs veya toplum sadece zannına uyuyor demektir. “Zan ise hakikat adına bir şey ifade etmez.” (Necm 28)
Sonuç: “Onun için sen bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere yüz verme.” (Necm 29) Resulullah (sas)’e verilen bu talimat inanlara da verilmiş bir talimattır. Allah’ı anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselere aldırış etmeyip onları kendi sapıklıklarıyla baş başa bırakarak kulluk görevine odaklanmak gerekmektedir.