Teknoloji müthiş bir şey, ancak iyi yönleri kadar kötü yönleri de çok fazla.
Sosyal medya denen bir alan var mesela. Denetimsiz, teyitsiz, sıfır sorumluluk hissedilen bir mecra…
Düşünün biri bir şey açıklıyor, tüm kitle bir anda onu doğru kabul edip zan da buluyor. Öylesine kötü ve acımasız bir alan ki bir anda kahraman, bir anda hain ilan edilebiliyorsunuz...
Bunun örneklerini geçmişte çok gördük. Ancak en yakın örneği Filistin halkına soykırım yapan İsrail’in telin edildiği İstanbul mitinginde yaşandı.
Elinde tevhit bayrağı ile mitingden dönen şahıs, bir gencin saldırısına uğradı ve tutuklandı. O gencin emniyette verdiği ifade ise yaptığı eylemden daha önemliydi.
Kendisini milliyetçi diye ifade eden genç, “ ben asker çocuğum, milli duygularla büyütüldüm. En son kupa maçında Arabistan’ın bize yaptığını hazmedemedim. Arap bayrağını görünce dayanamadım” diye kendini savundu.
Geleceğimiz olan gencin söylediği her bir kelimeye üzüldüm. Çünkü saldırdığı, karşı çıktığı o şey Arabistan bayrağı değil, gördüğü miting de Cumhuriyet mitingi değildi. Orada toplanan inşaların tek derdi zülüm gören başka insanlara destek olmaktı…
Ayrıca Filistin halkı Müslüman elbette orada tevhit bayrağı açılacaktı. Büyük bölümü Müslüman olan bir ülkede tevhit bayrağının anlamını bilmemek ne acı.
Kelime-i Tevhit bayrağı “La ilahe illallah, Muhammedün Resullullah" yazan bir bayraktır. Türkçesi “Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın resulüdür” anlamına gelir.
Üzerinde kelime-i tevhidin yazılı olduğu bayrak, hilâfet bayrağı değildir, zira söylediği gibi eski halifeler de, bu unvanı taşıyan Osmanlı hükümdarları da hilâfet makamını sembolize eden bir bayrak kullanmamışlardır. Bu konuda Tarihçi Murat Bardak’ın yazısını okumanızı tavsiye ederim
Bir bayrak üzerinden ülkeyi tartışmanın içine sokmak doğru değildir. Türkiye’nin yönetim şekli cumhuriyettir. Bu ülkeyi Türk, Kürt diye bölemeyenler şimdi farklı atraksiyonlar peşinde.
Sosyal medyadaki tüm bilgileri doğru kabul edenler ise bu art niyetlilerin çanağına su taşıyor.