Bakara Suresi, 45-46. Ayet-i Kerimelerde, “Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir” buyurulmaktadır.
Sığınma, bir tehlike karşısında daha kuvvetli, etkili, merhametli, bir şahsın veya kurumun himayesini talep etmek ya da daha korunaklı bir yere girmek, demektir. Mesela; yolculuk anında kar ve tipiye yakalanmış yolcu otobüsünün mola yerine ulaşması, yolcular için nimet olur. Belki böylece hayati tehlikeyi atlatmış olurlar. Aniden bastıran sağanaktan kurtulmak için sundurma altına girmek, kocasından şiddet gören hanımın devlet kurumlarına sığınması, Suriye örneğinde olduğu gibi, zalim yönetimin zulmünden ve kırımından kaçıp komşu ülkeye sığınmak, o mazlumların can, ırz ve mal emniyetlerini güvence altına alır.
Dünyevi meselelerde, insan, maddi ve manevi gücü ne olursa olsun, zuhur eden olumsuz ve zor şartlar karşısında, yardıma ihtiyaç duyar. Ahret hayatına taalluk eden konularda da insanın yardıma ihtiyacı vardır.
Özellikle ruhani ve iki ayaklı şeytanlar, insanı, Allah Teâlâ’ya karşı lakaytlığa iterler. Kendilerine kulak veren insanları ifsat ederek çeşitli günahları, hatta öldürmeye varan, suçları işlemelerine neden olurlar. Nefsine uyup içki ve sigara içen, zina eden, işlerini yürütürken faiz alıp veren, rüşvetle para ve mal elde eden, eşine, çocuklarına, konu komşusuna, memuruna, işçisine, çeşitli bahanelerle kötülük yapan veya kendisi kötülüğe maruz kalan, vs. her zaman söz konusudur. Her kabahatin hem dünyaya hem de Ahret’e bakan yönleri vardır. Bundan insan nasıl kurtulabilir, nasıl korunabilir?
İşte, namazın hikmetini kavrayan ve günde beş kez Allah Teâlâ’nın huzuruna çıkan insan, her gün karşılaşma ihtimali yüksek, çeşitli olumsuzluklar karşısında, fırtınalı deniz olan bu dünyada, sığınılacak yegane güvenli limanın Hak Teâlâ olduğunu bilip üzerine düşen vazifeyi yaptıktan sonra, o yüce varlığa sığınması, ondan yardım istemesi ve sabırla sonucu gözetmesi, dünya ve ahret hayatıyla ilgili, pek çok felaketi önler.
Sonuç: Modern toplumda, çeşitli menfi hadiseler karşısında fevri davranmak, nefse uymak, yaygın bir durum olarak artıyor. Namaz ve sabırla Allah Teâlâ’ya sığınma yöntemi, çocukluktan itibaren öğretilmediğinden, insanlar, karşılaştıkları zorluklar, nefsin menfi isteklerinin hücum etmesi karşısında namaz ve sabır sistemini devreye sokup selamete çıkamıyor; namaz ve sabır yöntemini uygulamak, onlara zor geliyor. Sonuçta, namaz ve sabırla Allah Teâlâ’nı koruması altına girmeyen insanların hayatı, fırtınalı denizde limansız kalmış bir gemi gibi, hadiselerin meydana getirdiği dalgalarda, alabora olmaktan veya kayalıklara bindirip parçalanmaktan, kurtulamıyor. Namazı ve sabrı olmayan pek çok kişi hem dünyasını hem de en korkuncu Ahret’ini kaybediyor!