Geçmiş ve Gelecek Arasında Erzurum Tasviri
Alvarlı Efe’nin Erzurum’a dair şiirleri, geçmişin ihtişamı ile geleceğin ümidi arasında bir köprü kurar. Efe, mazideki Erzurum’u yüceltirken bugünün Erzurum’una ve gelecek nesillere de mesajlar iletir. Bu bakımdan “Erzurum Destanı,” hem tarihî bir ağıt hem de geleceğe dair bir duadır.
Geçmiş Erzurum, şiirde idealize edilerek anlatılır. Yukarıda değinildiği gibi “var idi” kalıplarıyla anılan geçmiş zaman, Erzurum’un eskiden ne denli erdemli insanlara sahip olduğunu gösterir. Alvarlı Efe, bir bakıma ecdadın mirasını hayırla yâd etmektedir. Erzurum’un eskiden kahramanlık destanları yazdığını kendi ailesinin ve çevresinin hatıralarından da bilir; nitekim babası ve kendisi, 1916-1918 arasındaki işgal yıllarında Erzurum’un müdafaasında bulunmuşlardır. Bu tarihî tecrübeler, şiirdeki “kahraman ecdad” anlatımına gerçek bir zemin teşkil eder. Bununla birlikte Efe, geçmişin güzelliklerini sayıp dökerken bugünün Erzurumlularına örtük bir sorumluluk yükler: Ata yadigârı bu faziletleri korumak ve sürdürmek. Geçmiş Erzurum’un “edepli, hayâlı, yiğit” oluşu, aslında gelecek Erzurum’un da öyle olması yönünde bir temennidir.
Alvarlı Efe, geçmiş ile gelecek arasındaki devamlılığı sağlayacak umut tohumlarını şiirine serpiştirmiştir. Özellikle “Göl yerinde elbet sular bulunur / Yine vardır deyü ümid olunur” dizeleri, Efe’nin ümitsizliğe kapılmadığını gösterir. Bu benzetme, bugün kısmen kaybolduğu düşünülen değerlerin aslında toplumun bağrında hâlâ mevcut olduğuna ve yeniden canlanabileceğine dair inancı yansıtır. Efe Hazretleri, Erzurum’un manevi cevherinin tükenmediğini, “yine suyun bulunabileceğini” ifade ederek, okurlarına ve dinleyicilerine gelecek için ümit aşılar. Onun şiirlerinde asla karamsarlık yoktur; tam tersine, daima bir dua ve tevekkül hali vardır.
Gerçekten de şiirin son bölümleri tamamen geleceğe yönelik dua ve niyazlardan oluşur. Alvarlı Efe bir istirad yaparak adeta minberden duaya durmuş bir imam gibi Erzurum ve Erzurumlular için dileklerde bulunur. “Rabb’im beldemize merhamet ede / Ahâlisi râh-i Mevlâ’ya gide / Enbiyâ evliyâ bir himmet ede” dizelerinde, Allah’tan Erzurum’a merhamet etmesini, halkını Allah yoluna sevk etmesini, peygamberler ve velîlerin himmetini Erzurum’un üzerinden eksik etmemesini diler. Bu dizeler, Efe’nin Erzurum’un geleceğini tamamen ilahi takdire emanet ettiğini ve manevi büyüklerin duasına sığındığını gösterir. Alvarlı Efe, bir sufi olarak bilir ki bir beldenin muhafazası ve ihyası ancak Allah’ın yardımıyla ve velîlerin irşat himmetiyle mümkündür; bu nedenle en samimi hissiyatıyla şehrini Allah’a emanet etmektedir (“Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum” nakaratı bu hissiyatın özetidir). Nitekim onun her kıtayı bu cümleyle bitirmesi, Erzurum’u ilahi korumaya teslim etmek anlamı taşır ve okuyanlara da bu duaya “amin” deme görevi yükler.
Efe’nin gelecek tasavvurunda, Erzurum’un manevi yönden daha da parlaması arzusu belirgindir. “Doğa (Duâ) kalbimize nûr-i hidâyet / Sâbık ola sâbit ola saâdet / Ol zaman bulunur bâkî selâmet” dizelerinde, Allah’tan gönüllere hidayet nurunun doğmasını, saadetin daim olmasını niyaz eder. Bu gerçekleştiğinde ebedi selametin bulunacağını söyler ki burada aslında ideal gelecek tarif edilmektedir: Hidayet nuruyla aydınlanmış kalpler, sabit bir saadet hali ve neticede sürekli bir huzur. Yine “İnsaf merhametle kalbimiz dola / Gittiğimiz tarîk şeriat ola / Kalbimiz envâr-ı ma’rifet bula” dizeleri de benzer şekilde geleceğe yöneliktir. Efe, yüreklerin insaf ve merhametle dolmasını, gidilen yolun şeriat (doğru yol) olmasını, kalplerin marifet nurları bulmasını diler. Bu, toplumun ahlaken ve manen mükemmelleşmesi temennisidir. Alvarlı Efe, bu dizelerde aslında ideal Müslüman toplum duası etmektedir.
Şiirin en dikkat çekici gelecek vurgularından biri, Erzurum’daki manevi geleneklerin sürmesine dair inancıdır. Mesela bir dizede “Binbir hatim nûr-ı arşı doldurmuş / Belâ musîbeti yerden kaldırmış / Düşmanları kahreylemiş öldürmüş” denilir. Burada atıf yapılan “Binbir Hatim”, Erzurum’da asırlardır devam eden bir duâ geleneğidir. Her yıl özellikle kış aylarında Kur’an-ı Kerim’in 1001 defa hatmedilmesiyle yapılan bu toplu dua, belaların defi niyetiyle gerçekleştirilir ve Erzurum’un manevi kültüründe müstesna bir yere sahiptir. Alvarlı Efe, binbir hatmin nurunun Arş’ı doldurup belaları def ettiğini, düşmanları kahredip yok ettiğini söyleyerek, bu geleneğin kudsiyetine olan inancı gösterir. Bu örnek, geçmişten devralınan manevi mirasın gelecekte de Erzurum’u koruyacağı mesajını taşır. Yani Efe, geçmişin dualarını geleceğin teminatı olarak görür. Binbir hatim geleneğinin bugün de sürmesi, Erzurum’un manevi devamlılığının bir sembolüdür; şiirde bunun altı özellikle çizilmiştir. (Devam edecek)