Alvarlı Efe, Erzurum için ettiği dualarda sadece manevi konulara değil, dünyevî musibetlere karşı da temennide bulunur. “Rabbim hıfzeyleye düşman şerrinden / Gazab göstermeye berr ü bahrinden / Husûsa ki Erzurum’un şerrinden” dizelerinde Allah’tan Erzurum’u düşman şerrinden ve karada denizde gelebilecek gazaplardan korumasını diler. Bu, oldukça kapsamlı bir duadır; zira hem beşerî düşman tehlikesine hem de deprem, sel gibi doğal afetlere işaret eden “berr ü bahr” tabiri kullanılmıştır. “Hususa ki Erzurum’un şerrinden” ifadesi ise metinde anlamca biraz karışık görünse de muhtemelen “bilhassa Erzurum üzerine gelecek şerlerden” şeklinde anlaşılmalıdır. Efe böylece şehrinin gelecekte her türlü felaketten emin olmasını niyaz etmektedir. Bu tutum, onun Erzurum’a dair ne kadar müşfik ve koruyucu bir yüreğe sahip olduğunu gösterir. Alvarlı Efe, bir veli olarak manevî himayesini duaya dönüştürmüş ve gelecek nesillere bu duaların manevi kalkanını miras bırakmıştır.
Şiirin en sonunda yer alan “Kalblerine dolsun feyz-i Rabbâni / Ahâlisi bulsun rahm-ı Rahmâni / Lütfi Erzurum’dan gördün ihsânı / Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum” mısraları, Alvarlı Efe’nin kendi adını (Lütfi) zikrederek bitirdiği için bir mahlas beyti olarak değerlendirilebilir. Bu beyitte Efe, Erzurum’un halkı için Allah’tan ilahi feyzin kalplere dolmasını, Rahmân’ın merhametine nail olmalarını dilerken; kendi nefsine dönüp “Lütfi, Erzurum’dan gördün ihsanı” diyerek, Erzurum’un kendisine yaptığı iyilikleri kabul ve itiraf eder. Bu oldukça anlamlı bir bitiştir: Alvarlı Efe, hayatı boyunca Erzurum halkından saygı ve sevgi görmüş, zor zamanlarında onlarla omuz omuza olmuş ve irşad faaliyetlerinde onların desteğini almıştır. Son nefesine kadar da Erzurum’da hizmet edip orada defnedilmiştir. Dolayısıyla şiirin sonunda, adeta şükran duygusuyla “Erzurum’dan gördüğün ihsanı unutma ey Lütfi” diyerek hem kendine hem okura ders verir. Bu söz, Erzurum’a duyduğu minnetin bir ifadesidir. Erzurum’u Allah’a emanet ederek biten şiir, bu minnet ve duanın ebedileşmesi anlamına gelir.
Alvarlı Efe’nin Erzurum’a dair çizdiği bu tablo, geçmişin değerlerini yüceltip geleceğe aktarma idealini taşır. Kendi ifadesiyle, o Erzurum’un her hâliyle ilgilenmiş, güzelliklerini görmüş, felaketlerini yaşamış; şiirlerinde coşkun hislerini terennüm ederken gelecek nesillere öğütler bırakmıştır. İyiye şahit olup övmüş, kötüye şahit olunca üzülüp uyarmıştır. Bu yönüyle onun Erzurum şiirleri, bir yandan tarihi bir kayıt diğer yandan irşad aracı niteliğindedir. Geçmişten ilham alan Efe, geleceğe ışık tutan bir manevi rehberlik ortaya koymuştur.
Alvarlı Efe Hazretleri’nin Erzurum temalı şiirleri, özelde Erzurum’a genelde ise İslam toplumuna dair yüksek ideallerle yüklüdür. O, Erzurum’u “İslam’ın kilidi, imanın kalesi” olarak tanımlarken sadece bir şehri değil, bir değeri savunmaktadır. Bu ifade, Erzurum’un maddi-manevi anlamda İslam ümmetini koruyan stratejik bir mevki olduğunu belirtir. Gerçekten de tarih boyunca sayısız düşman saldırısını defeden Erzurum, Efe’nin gönlünde İslam âleminin kilidi payesini almıştır.
Sonuç: Alvarlı Efe’nin şiirlerinde Erzurum halkı, ideal Müslüman toplumun bir nüvesi gibidir. Efe’nin naklettiği erdemler listesi – cesaret, hayâ, edep, çalışkanlık, cömertlik, ilim, irfan, takva, hürmet – İslam ahlakının en kıymetli hasletleridir. Ddaş da aslında bu sıfatlara haiz kimselere denilmelidir. Onun Erzurumluyu överken çizdiği profil, aslında İslam’ın insandan beklediği özelliklerdir. Bu yönüyle Alvarlı Efe, Erzurum üzerinden Müslüman Türk toplumunun ahlaki standardını tarif etmektedir. Şiirinin her dizesine sinen maneviyat vurgusu, dinin sosyal hayatta tezahür eden yönlerini ön plana çıkarır. Efe Hazretleri, vaaz kürsüsünde dile getirdiği öğütleri şiir diliyle mısralara dökmüştür. Sözgelimi, vaazlarında kürsüleri süsleyen vaizlerin canları pahasına Allah’ın emirlerini söylemekten çekinmediklerini belirtir; bu tasvir aslında kendi şahsiyetini de yansıtır, zira Alvarlı Efe de doğruları söylemekten imtina etmeyen bir hak aşığıdır.
Alvarlı Efe’nin Erzurum’a bakışı sadece övgüde kalmaz; aynı zamanda bir sorumluluk bilinci taşır. O, Erzurum’un geçmiş mirasını anarken, gelecek nesillere de mesajlar verir. Şiirlerinde sıkça yinelenen dua cümleleri, Erzurumluların aynı yolda devam etmesi içindir. “Gittiğimiz tarîk şeriat ola, kalbimiz envâr-ı marifet bula” diyerek, kendisi dâhil tüm hemşehrilerine istikamet diler. Bu dilek, İslam’ın rehberliğinden ayrılmama nasihatidir. Yine binbir hatim gibi gelenekleri anarak, ortak duaların ve manevi dayanışmanın şehri nasıl koruduğunu hatırlatır. Böylece topluma, birlik beraberlik içinde duaya sarılma telkini yapar.
Alvarlı Efe’nin Erzurum şiirleri edebî birer metin olmanın ötesinde, sosyo-manevi birer belge niteliğindedir. Bu şiirlerde bir yandan 20. yüzyılın başlarında Erzurum’un toplumsal hayatı ve değerleri kayıt altına alınmış, diğer yandan İslamî idealler nesilden nesile aktarılmak üzere duaya ve söze dökülmüştür. Alvarlı Efe’nin “Erzurum Destanı” isimli eseri, halk arasında dilden dile dolaşmış, musiki eşliğinde okunagelmiş ve geniş kitlelerce benimsenmiştir. Bu da Efe’nin vermek istediği mesajların topluma mal olduğunu, Erzurum’un İslam’ın kilidi olduğu fikrinin ve Erzurum insanının faziletleri anlatısının kolektif bilinçte yer ettiğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Alvarlı Efe Hazretleri, Erzurum’u ve Erzurumlu’yu idealize ederken aslında bir manevî manifestoya imza atmıştır. Bu manifesto, Allah’a bağlı, ahlaklı, şuurlu bir toplum çağrısıdır. Erzurum, onun nazarında bu çağrının sembol şehridir. Her kıtasını “Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum” diyerek bitirmesi de, en nihayetinde bütün ümidini ve emanetini Allah’a bırakmasının ifadesidir. Efe, sevdiği şehri Allah’a emanet ederken, o şehrin manevi anahtarını da Allah’a teslim eder. İslam’ın kilidi Erzurum, böylece ebediyen Mevlâ’nın eminatı olur.
Alvarlı Efe Hazretleri’nin bu şiirlerinde çizdiği İslamî ve manevi ideal, günümüzde de yol gösterici niteliktedir. Onun dizelerinde ifadesini bulan kale gibi iman, salih amel, birlik ve dua mesajı, sadece Erzurum için değil tüm İslam coğrafyası için geçerlidir. Efe’nin ruhaniyeti ve duaları, dizelerinde yaşamaya devam etmektedir. Erzurum halkının gönlünde taht kurmuş bu mısralar, nesiller boyu dillerde dolaşacak ve “Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum” niyazı karşılık buldukça, Erzurum İslam’ın kilidi olma vasfını sürdürecektir. (Son)