1939-1945 yılları arasında meydana gelen II. Dünya Savaşından sonra iki kutuplu bir yapıya bürünmüştür. Batı bloğunun liderliğini Amerika Birleşik Devletleri, doğu bloğunun liderliğini ise Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ele geçirmiştir. Türkiye’nin batı bloğunda yer aldığı ve kendisini koruma politikası izlediği söylenebilir. Özellikle SSCB tarafından yapılan baskılar ve talep edilenler göz önünde tutulduğunda Türkiye’nin ABD yanlısı bir politikaya yönelmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu gün sizlere SSCB liderliğindeki doğu bloğu ülkeleriyle, bloğun lideri konumunda SSCB arasında olan ilişkilerden söz etmek istiyorum.
SSCB- ÇİN İLİŞKİLERİ
Uzun yıllar işgalci güçlere karşı mücadele veren Çin, 1949 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra da iç mücadelelerin içinde kendini bulmuştur. İç mücadeleyi Amerika’nın destekledi milliyetçiler değil, SSCB’nin desteklediği komünistler kazanmıştır. Mao Zedong etrafında kümelenen komünistler ülkeye egemen olduktan sonra Rusya ile ilişkilerini artırmıştı. SSCB ile Çin ilişkilerinin artmasından en fazla rahatsızlık duyan ülke dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri olmuştur. Çin ile Rusya’nın aralarındaki ilişkinin daha da artmasına neden olan gelişme ise 1950-1953 yılları arasında meydana gelen ve Türkiye’nin de ilk yurt dışı asker gönderdiği Kore Savaşıdır. Rus-Çin yakınlaşmasına karşın Avrupa devletlerin Amerika’nın tedbirleri şöyle sıralanabilir. Çin, Birleşmiş Milletler Teşkilatından çıkarılarak yerine Tayvan alınmış ve Amerika tarafından Çine ticari ambargo uygulanmıştır. Rusya ile Çin arasındaki bahar havası 1960’a kadar devam etmiş ve bu tarihten itibaren ise ilişkiler bozulmaya başlamıştır. Nedenleri ise şunlardır:
- İki ülkenin liderlik hevesi,
- Doğu Türkistan ve Moğolistan sınır bölgeleri sorunu,
- Batılı devletlerle olan ilişkilerde yumuşama, Nüfuz mücadelesi,
- SSCB’nin yapacağı yardımın miktarı ve zamanıdır.
SSCB-YUGOSLAVYA İLİŞKİLERİ
Ülkelerinin düşman işgalinden kurtarılmasında Rusya’nın yardımı olmayan Yugoslavya, savaştan sonra da SSCB’nin baskısı altında kalmayı istememiştir. Yugoslavya lideri Tito’nun ülkesinin tam bağımsız ve lider ülke olması yönündeki çabaları Rusya’yı tedirgin etmiştir. Yugoslavya’nın Balkanlarda lider ülke olma çalışmaları iki ülke arasındaki ilişkileri bozulma nedenlerinin en önemlisidir
İki cambaz bir ipte oynamaz misali Rusya’nın da etki alanı Balkanlar olunca iki ülke karşı karşıya gelmiş ve Rusya’nın direktifleri ile Yugoslavya 1948 yılında Cominform’dan çıkarılmıştır. Bozulan ilişkiler 1955 yılından itibaren düzelmeye başlasa da Yugoslavya Asya ve Afrika ülkelerinin öncülüğünü yapacak bir dış politika izlemeye başlamıştır.
Soru: Doğu bloğundaki bir ülkenin yaşadığı bu sorunlar batılı devletlerce nasıl karşılanmıştır? Cevap: Amerika bu fırsatı değerlendirerek Yugoslavya’ya askeri ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur. Yugoslavya bu arada Balkan Paktına da üye olmuştur.
SSCB-MACARİSTAN İLİŞKİLERİ
Lenin den sonra SSCB için önemli liderlerden biri olan Stalin’in ölümü doğu bloğundaki ayaklanmaların artmasına neden olmuştur. Ayaklanan bu ülkelerden biri de Macaristan olmuştur. 1953 yılında başlayan ayaklanmalar 1956 yılında şiddetlenmiştir. SSCB isyanların artması üzerine Budapeşte’yi işgal etmiş ve isyana karışanları cezalandırmıştır. Macaristan’a atanan NAGİ bütün bu olaylar karşısında batılı devletlerden Birleşmiş Milletler aracılığıyla yardım istemiştir. Macar milli ayaklanmasında SSCB’yi destekleyen ülkeler Bulgaristan, Arnavutluk, Çekoslovakya’dır.
SSCB-ÇEKOSLOVAKYA İLİŞKİLERİ
İnsanların fikirleri özgürce söyleyebildiği ve farklı düşüncelerin olduğu Çekoslovakya’da da 1953 yılından itibaren hareketlenmeler olmuştur. 1967 yılında ülkede Aleksander Dubcek liderliğinde insan hürriyetini esas alan İnsancıl komünizm hareketi başlamıştır. Çekoslovakya da halk hareketlerinin nedenleri ağır ekonomik bunalımlar olmuştur. İnsancıl komünizm hareketi başarılı olmuş mudur? Çekoslovakya da ki bu insancıl komünizm hareketi başarısız olmuş ve Rusya 1968 yılında ülkeyi işgal etmiştir.