Bir neslin, bir geleceğin inşası elbette ki kolay değildir. Bunu yaparken en ince detayına kadar düşünmek, gidilen yolu ilmek ilmek işlemek gerekir.
Bir şeyler öğrenmek için ilk önce bir şeyler öğretecek insanlara ihtiyaç duyulur. Hayatımıza yön vermek, bir bakımdan da şekillendirmek için bize yol gösterici insanların önderlik yapmasını isteriz. Yeri geldiğinde başımızın okşanmasını, şefkat ve sevgi görmek isteriz yürüdüğümüz yolun çetin şartlarında. Geleceğimizi şekillendirirken tecrübelerden yararlanmak ve daha güzel bir hayat şartlarına sahip olmak için ise çok çalışmamız gerektiğini bir an olsun aklımızdan çıkarmayız. Karanlığımızı aydınlatacak, bizi doğru yola yönlendirecek insanlara da vefa borcumuzu ödemek, bana göre dünyadaki en mesut olunacak durumların başında gelir. Evet, siz değerli öğretmenlerim; bize ışık olan, sönmeyen bir yıldız gibi parlayan ve yorulmadan bize bir şeyler kazandırmaya çalışan insanlar, iyi ki varsınız.
Öğretmenlik sadece bir meslek olarak ele alınıp bir köşeye atılacak halde olmamalı. Öğretmenlik meslek alanında eşi benzeri bulunmayan, en zor yükü omuzlarında taşıyan ve her zaman geleceğin emanetçilerine bir şeyler öğretmek için bir arayış içerisinde olan bir meslektir. Tabii, geleceğin doktorlarını, polislerini, avukatlarını, mühendislerini ve askerlerini yetiştirmek düşünülenin aksine çok zor ve zahmet gerektiren bir iştir. Bir ülkenin geleceğini inşa etmek, o geleceği bir amaç uğrunda yetiştirmek her insanın yapabileceği bir iş kesinlikle değildir. Bu işi yapacak olanlar tabii ki de vatansever öğretmenlerimizdir.
Her öğretmen ayrı bir çiçektir benim için. Amaçları aynı olabilir. Bu ülkeye, yaşadıkları topluma yararlı olmaktan başka bir emelleri yoktur. Her öğretmen ayrı ayrı bir kitaptır. O kitapları okuduğunuzda hepsinden farklı ve özel bir anlam çıkarırsınız hayat hakkında. Ama çıkarılan anlamlar emin olun ki sizin faydanıza yöneliktir. Gelin görün ki bizleri çok üzen çiçeklerimizin yani öğretmenlerimizin solması.
Yaşadığımız coğrafyada, Anadolu’da hain terör örgütlerinin varlığı canımızı çok sıkıyor. Bize yol gösteren insanlar gözümüzün önünde bizden, bu hayattan koparılabiliyor. Yolumuz yarım kalmıyor ama, onlarsız bir tarafımız her zaman eksik, her zaman hüzün dolu. Bilmem tanır mısınız Necmettin Yılmaz’ı, Şenay Aybüke Yalçın’ı, Neşe Alten’i... Ve sayamadığım birçok isim. Bu isimlerin hepsi hain terör saldırılarına kurban giden biricik öğretmenlerimiz. Hepsinin amacı bir şeyler öğretmekti öğrencilerine. Eve gittiklerinde öğrencilerini düşünür onlara faydalı olabilmek için durmadan çalışırlardı. Gözlerindeki o ışıkları ile öğrencilerini, yavrularını aydınlatmak isterlerdi. Attıkları her adımın bir örnek teşkil edeceğini bildikleri için her zaman ayaklarını zemine sağlam basmışlardı. Bir elif gibi “dimdik” tabirini bu insanlar için gönül rahatlığıyla kullanabiliriz. Bilgisizliğe karşı açtıkları savaş, hain insanlar tarafından yarım bırakılmış, gönlümüze derin izler, yaralar bırakıp bizleri kendi varlıklarından yoksun bırakmış olabilirler. Ama emin olun ki bizleri izliyorlardır. Gururlu bakışlarla öğrencilerini o gittikleri yerden de izliyorlardır. Bunun bilincinde hareket etmek, Öğretmenlerimize yakışır bir şekilde hareket etmek de bize zor gelmesin. Onların ruhunu hoş tutmak için açtıkları yolu tamamlamak ve ışıklarına ulaşmak için durmadan bu uğurda çalışmamız gerekir.
Bir de Öğretmen olma hayali ile yolan çıkan lakin o hayallerini kanlı eller tarafından kaybeden insanların olduğu bir ülke. Bilmem hiç duydunuz mu Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ismini. Eğer ki yaşasaydı bir öğretmen, bir yol gösterici, parlayan bir yıldız olacaktı bizim için. Öğrencileri olacaktı. Onlara bir şeyler öğretmenin aşkı ile yanıp tutuşacaktı. Ülkesine katkı sağlamak için durmadan çalışacaktı. Eğer ki yaşasaydı... Mademki o yüzü gibi amelleri de güzel olan o insan yaşayamadı, o zaman onu yaşatmak, onun amacını gerçekleştirmek bize düşen bir görevdir. Ruhunu güzel bir şekilde anmak sadece sözlerle değil, yapılan davranışlar ile de olur.
Bu saydığım her güzel insanı sakın ve sakın unutmayın. Her zaman onların isimlerini, hedeflerini yaşatmaya çalışın. Eminim ki onlar da bunu isterdi. Umarım gittikleri yerden bizleri görüyorlardır ve duyuyorlardır. İçiniz rahat olsun öğretmenlerim, sizin fikirlerinizde aydınlandık ve sizin yaptığınız gibi aydınlatmaya devam edeceğiz. Ruhunuz şad olsun güzel yürekli insanlar. İyi ki varsınız...
Başta Başöğretmenim Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanın mübarek topraklarını cehalet düşmanından temizlemek için yola çıkmış ve bu uğurda kanlarını bayrağa katmış şehit öğretmenlerimizin ve görevini layıkıyla ifa eden tüm öğretmenlerimin gününü en içten dileklerimle kutlarım. İyi ki varsınız fedakâr insanlar, iyi ki...
Sözlerimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenler hakkındaki sözü ile bitirmek istiyorum.
“Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir.” Yazı için kıymetli öğrencim Nazım Can Çakmak’a tüm öğretmenler adına teşekkür ederim.